DEMOKRASİ SINAVI
Ülkemiz bu hafta, tarihinde hiç olmadığı kadar ciddi bir badire atlattı
Ülkemiz bu hafta, tarihinde hiç olmadığı kadar ciddi bir badire atlattı. FETÖ terör örgütünün acımasız bir şekilde katliam da dahil olmak üzere her şeyi mubah görerek darbeye kalkışması, gerçekten de ülkemizi bir felaketin eşiğine getirdi. Ne var ki bu aziz millet duruma el koydu ve tüm dünyaya Türkiye’nin geçilmez olduğunu bir kez daha gösterdi.
Eskiler her şeyde bir hayır vardır derler ya işte aynen öyle ve bu işte de bir hayır olduğu ortaya çıktı. Milletimizin yıllarca iyi niyetle yaklaştığı bir yapının gerçek yüzü ortaya çıktı. Sadece gerçek yüzü ortaya çıkmadı. Bu yapının ne kadar acımasız, ne kadar gaddar olduğu, mensuplarının dışında kimseye hayat hakkı tanımadığı da ortaya çıktı. Tabi bu durum aynı zamanda bu ülkede yaşayan farklı düşünce ve anlayışta olan insanların bir bakıma birbirlerini hazmetme noktasında da hayırlı oldu. Zira yapılan mitingler, toplantılar, yürüyüşler birlik ve beraberlik içerisinde vatan sevgisi ortak paydasında insanımızın buluşmasını da sağladı.
Şu anda meydanlarda toplanan insanların homojen bir yapısı yok. Her kesimden, her anlayıştan, her meşrepten insanlar o meydanlarda demokrasiye ve vatanına sahip çıkmaya çalışıyor. Kimse parti, dernek, vakıf, STK derdinde değil. Hemen herkes vatanı için, milleti için, ülkesi için o meydanları dolduruyor. Yaşlılar, anneler, babalar çocuklarına yaşanabilir bir ülke bırakmak için ordalar. Çocuklar büyükleriyle mutlu bir hayat yaşamak için oradalar.
Bu tablo bir şeyi daha ortaya koydu. Herkesin ortak bir zeminde buluşması da mümkünmüş. Siyasi düşünce farklılıkları çok da önemli değilmiş. Gerçek bir demokrasi herkesin kabul ettiği bir yönetim biçimiymiş. Zira meydanlardaki kalabalıklar aynı zamanda demokrasi nöbetinde olduklarını hem pankartlarda hem de kendilerine uzatılan mikrofonlara ifade etmektedirler.
Bu durum bize şunu gösterdi ki insanımız siyasi farklılıklar noktasında ne kadar uzlaşmaz olursa olsun, konu demokrasi olunca milletimiz hemen bir araya gelmekte ve birlikte mücadele etmektedir. Zaten farklı düşünen kesimlerin birbirlerini anlamaları demokrasi zeminine bağlıdır. Eğer demokrasiyi geri plana atan yaklaşımlara destek verilirse ülkemiz için hayırlı bir gelecek kurgulamak oldukça zor olur. Ülkemiz demokrasilerinin yara aldığı dönemlerde ortaya çıkan kaotik durum, ülke insanı olarak, ekonomik ve sosyal boyutta en çok bizi etkilemiştir. Yakın tarihte cereyan eden ve dönemin cumhurbaşkanının rahmetli Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatması iddiasıyla oluşan temelinde 28 Şubat krizinin olduğu sürecin bize ekonomik olarak nasıl yansıdığını unutmuş değiliz. Böyle bir tecrübe yaşamışken yeniden bir ekonomik ve siyasi krizi yaşamak akıl karı olmasa gerek. Hele bunu bizzat darbeye destek vererek yapmak hiç akıl karı değildir.
Tabi bundan sonra siyasetçilerimiz, aydınlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve ilgili tüm kesimler; demokrasinin korunması noktasında her türlü menfaatin ve hırsın, aklın ve vicdanın önüne geçmesine engel olmalıdırlar. Bazen kendileri lehindeymiş gibi algıladıkları ortamların uzun vadede aleyhlerine sonuçlar doğurabileceğini unutmamalıdırlar. Tıpkı hukukun bir gün herkese lazım olabileceği gibi demokrasi de herkese lazım olabilir.
Ülkemizin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve huzur ortamı açısından hayli mesafe kat ettiğini, dostluğun ve kardeşliğin yeniden filizlendiğini aklı selim hiç kimsenin inkar etmesi düşünülemez. Dolayısıyla bu atmosferde bir Türkiye hem dünya, hem bölge hem de ülke içindeki dengeler açısından oldukça önemlidir. Ülkesini ve milletini sevdiğini iddia eden herkesin demokrasilerin sıkıntıya girdiği anlarda birlik ve beraberlik içerisinde olması gerekir. Hem ülkeyi idare eden hükümet hem de diğer yetkili organlar demokrasinin asıl teminatının millet olduğunu unutmamalıdır. Günü ve zamanı geldiğinde bugün olduğu gibi, bundan sonra da millet; demokrasisine sahip çıkacaktır.