ÇOKLU BARO OLMAZ AMA…

ÇOKLU BARO OLMAZ AMA…
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Baroların eylemleri devam ediyor. Ve dikkat edilirse barolar, yapılmak istenen düzenlemeyi “çoklu baro” düzlemesine çekip yeni bir kaos ortamı oluşturmak istiyorlar.

Çoklu Baro, elbette doğru değil. Bu konuda ortaya konan bir çalışma da yok. Üye avukat sayısı 5 binin üzerinde olan üç il var. İstanbul, Ankara ve İzmir. İzmir zaten kendi bayrağını ve parasını basıyormuş, geriye iki şehir kaldı.

Olaya ironik bakmak bir kenara, baroların çoklu sisteme geçmesine bizler de karşıyız. Karşı oluşumuzun sebebi, üç büyük şehirde oluşacak rakip baroların birbirleri aleyhine yapacakları açıklama ve kavga.

Keşke bu açıklama ve kavgaların sebebi hukuki konular olsa. Keşke fikir ayrılıkları hukuksal sorunlar ve yargıdaki problemler olsa. Keşke kavgaları üyeleri olan avukatların özlük hakları, güvenlikleri ve hayat şartları olsa.

Baroları tartışmalı hale getiren neydi bir hatırlayalım. Barolar, tarihin her sürecinde hem siyasi erke, hem yasamaya hem de milletin yerleşik kanaat ve dini inançlarına olan hasmane yaklaşımları ve hiçbir şekilde hakları ve hadleri olmadıkları halde mukaddes değerlere olan kin, nefret, düşmanlık ve bu anlayışın açıklamalarla somut hale gelmiş beyanlarıydı.

En son ramazan ayında Diyanet İşleri Başkanının hutbede hatırlattığı bir ayet, baroları harekete geçirmiş ve ramazan gibi günde çok aşağılayıcı bir dil ve üslupla dini değerlere hakaret edilmişti.

Barolara olan tepki ve baro sisteminin yeniden gözden geçirilme kararı da bu açıklamadan sonra gündeme gelmişti. Barolar, baroculuklarını farklı alanlarda konuşturmaya devam etmemeli ve kendi sahalarına çekilmelidirler. Herhangi bir avukat kendi adına ya da mensubu bulunduğu bir STK adına her türlü açıklamayı yapabilir. Ancak birkaç fazla oyla seçilmiş bir baro, o baroya bağlı avukatlar adına açıklama yapma,  kendi görev ve sorumluluk alanı dışına çıkarak halkın vicdanında derin yaralar açacak açıklama yapamaz, yapmamalı.

Çoklu baro sistemi değil ama nisbi temsil sistemli bir baro düzenlemesi yapılması faydalı olacaktır. Bu yapıldığı takdirde baro yönetimleri her kafasına estiğinde gerekli gereksiz açıklama yapma imkânını da bulamayacaklardır.

Elbette bu “barolar susun” anlamına gelmez. Elbette ki ülkemiz ve halkımız için zararlı olacak konularda açıklama yapma yetkileri olacak ve bu haklarını sonuna kadar kullanacaklardır. Ancak görünen o ki yek avaz ve yek ahenk bir baroda bu mümkün olmadı, olamadı…