ÇOCUĞUNUZUN SORUMLULUĞU SİZİN SORUNUNUZ OLMASIN
BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Günümüzde bütün yaş grupları ve okul kademelerinde Çocuğum Ödev Yapmıyor sorunları mevcut. Tüm bu konuyla ilgili sorularımızı Bahçeşehir Koleji Rehber Öğretmen/Psikolojik Danışman Bigem VAROL'a sorduk...
Evet, çocuğunuz düzenli planlı çalışmıyor, peki siz hayatınızı ne kadar düzenli ve planlı yaşıyorsunuz? Her gün yapılması gereken şeyleri eksiksiz, düzenli ve günün planına uygun bir şekilde yapıyor musunuz?
Çoğunuz bu soruya üzülerek ‘HAYIR!’ cevabı vereceksiniz
Bizler yetişkin olarak her şeyi yerli yerinde ve zamanında yapamıyorken şikâyetçi olduğumuz çocuklarımızın bu konu hakkında tek bir cevapları var, ‘Evet ciddiyetin farkında değiller! Evet, düzenli değiller! Evet, çalışmıyorlar çünkü onlar; ÇOCUK!
Hiçbir çocuk dünyaya gelirken yanında ‘davranış bozukluğu’ ile gelmez. Davranış ‘aile’de başlar. Davranış bozukluğu da.
Eğitim de bir ‘davranış’ türüdür. Eğitim alırken çocuğumuz ‘öğrenme davranışını’ sergiler.
Ne yazık ki, çocuğumuzun ‘eğitim’ davranışından şikâyet ettiğimiz her an bu durumun sorumlusu esasında bizleriz! Ve hala da şikâyetçi(!) oluyoruz. Şikâyetçi olmak yerine, çocuğumuzu yönlendirmeli, onlarla konuşarak ve onlara örnek ‘davranışlar’ sergileyerek bu ‘öğrenme davranışını’ düzeltebiliriz.
Her velinin olduğu gibi, çocuğun da belirli seviyelerde sergileyeceği ders çalışma alışkanlıkları farklılık göstermektedir. Ders çalışma alışkanlıkları da her seviyede farklı çözümlerle olmaktadır.
Ders çalışma alışkanlığı seviyelere göre farklılık gösterir. Bu yönde çözümlerde seviyeler doğrultusunda farklılaşır.
Sınıflarda Ders Çalıştırma Yöntem Ve Teknikleri
Öncelikle çocuğumuzla empati kurarak onunla birlikte hareket edelim. Bu yaş grubunda çocuklar doğal olarak ailesinden-bizden gördüğünü yapmaya meyillidir. Ders çalışmakta zorlanan ya da çalışmak istemeyen bir çocuğumuza ‘Derslerine çalışmalısın, tekrar yapmalısın!” deyip biz televizyon izlemeye devam edersek etkili bir sonuç elde edemeyiz.
Çocuğumuzun derslerine yardımcı olurken kesinlikle SOMUTLAŞTIRMA TEKNİĞİNİ kullanmalıyız. Birinci sınıf çocuğumuz yaş grubu itibariyle henüz soyut gelişim tamamlanmamış olduğu için ‘somutlaştırılmaya’ ihtiyaç duymaktadır. Şartlara ve davranış türüne göre, o an çalışma masamızda bulunan materyallerle –kalem, bilye, fasulye, oyun hamuru, silgi vs- somut bilgi hafızada yer edinmesine yardımcı olacaktır. Böylece somut bilgi hafızada daha fazla yer edinir.
Çocuğumuzun otokontrolünü geliştirmesini sağlamaya çalışalım.
Ona küçük hedefler koyarak (mesela 20 dakika yazma alıştırması yapması gibi) sorumluluk almasını sağlayalım. Böylece düzeni oturdukça bizim söylememize gerek duymadan, kendisi sorumluluk bilinciyle ders çalışma sürecini tamamlamayacaktır.
Çocuğumuzun ders çalışma sırasında motivasyonunu yüksek tutalım.
Ancak dikkat etmemiz gereken bir konu var: Çalışma sırasında önemli olan azimli olmasıdır, hırslı olması değil. Azimli çocuklar öğrenmeye, başarmaya odaklanırken hırslı çocuklar rekabete, arkadaşlarına üstünlük sağlamaya odaklanırlar. Bunun sonucunda ise çocuğumuzun başarısını kendisi değil, çevresinde yer alan diğer çocukların başarısı ya da başarısızlığı belirler.
Sabırlı olun. Çocuklarımız ilk okuma sırasında harf gruplarını yeni öğrendikleri için zorlanabilirler. Yapamamanın getirdiği stresle ders çalışmaya direnebilirler. Onlara karşı sabırlı olalım çünkü direnç her zaman yapmama değil yapamamanın da sonucunda oluşabilir.
ÇOCUĞUNUZ ÇALIŞMALAR SIRASINDA OKUMUYOR DEĞİL, OKUYAMIYOR OLABİLİR.
(Özellikle 1.sınıfta fark edilen disleksi, dikkat eksikliği gibi rahatsızlıkların farkında olalım)
Çocuklarımızı derse yöneltmek için ona televizyon ya da bilgisayarı sunmayalım. Çizgi film izlemek isteyen bir çocuğa “Hem çizgi filmini izle hem de ödevini yap.” yaklaşımı yanlıştır. O yaş grubundaki bir çocuğun, ilk kez tanıştığı bilgileri pekiştirirken tek bir odak noktası olmalıdır. Hem televizyon hem ödev dikkatinin bölünmesine, dolayısıyla kısa süreli öğrenmeye neden olacaktır.
Çocuğumuz 1. sınıfın ilk dönemindeyken tatil planlarını rafa kaldıralım. Okuma yazmayı öğrenme sürecinde tatil demek, çocuğumuzun tüm çalışma düzenini alt üst etmek demektir. İlk okuma döneminde düzenli çalışma ve mümkün olduğunca tekrar, harf gruplarının daha iyi kavranmasını sağlayacak ve okuma yazma öğrenme sürecine ivme kazandıracaktır.
Evde çocukların ders çalışmalarına destek olurken okulda öğretmenlerinden hangi düzende ve nasıl öğrendikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Mesela çocuklar uzun bir süredir 29 harfi sırayla öğrenmek yerine harf grupları ile alfabeyi öğreniyorlar. Sizin, A harfinden başlayarak alfabetik sırayla öğretmeye çalışmanız çocuğunuzun kafasının karışmasına neden olacaktır.
Çocuklar okulda harfleri ses şeklinde öğrenirler, hece olarak değil. Çocuğumuza ders çalıştırırken bunu ön planda tutalım. Örneğin okulda “zzzzz” sesi olarak öğrenen çocuğa evde öğretirken “ze” demeniz onda karışıklığa neden olacaktır.
AĞLAYINCA DAYANIN
Ağlayınca dayanın. Çocuğumuz ders çalışma sırasında zorlandığı zamanlarda direnç gösterecek, hatta zaman zaman ağlayacaktır. Kontrolümüzü kaybedip o an istediği gibi çalışma düzeninin dışına çıkarırsak bunu sürekli yapmaya başlayacaktır.
Orta Okul Dönemi Ders Çalıştırma Yöntem Ve Teknikleri
Öncelikle bu grubumuz 4.sınıftan 5.Sınıfa geçen bir oryantasyon sürecine dahil olan sınıf düzeyini, orta düzeyi ve sınav öğrencisi düzeylerini kapsar.
4.sınıftan 5.Sınıfa geçen öğrencimiz öncelikle farklı öğretmenlerle tanışma ve branşlaşmaya karşı direnç gösterecektir. Her öğretmenin tavrını ve davranışlarını gözlemleyip ona göre davranana kadar belirli bir süre oryantasyon süreci devam edecek ve bocalayacaktır.
Sınav grubu ergenlik dönemini zirvede yaşarken aileden uzak olma, arkadaş etkisi, kimlik arayışı, hormonsal dengesizlikler derken önceden getirdiği bir ders çalışma alışkanlığı yoksa bu süreçte sıkıntı yaşayacaktır.
SBS, OKS, TEOG Son Olarak Liseye Geçiş Sınavı olarak adlandırılan sınav sisteminin üniversite sınavından bir farkını da burada ön plana çıkarmak gerekiyor ki bu da sınavın ‘tek’ olması ve alternatifinin olmaması. Üniversite sınavı gibi öğrencinin bu yıl olmadı seneye daha fazla çalışarak hazırlanırım deme şansı yok. Bu sebepten iyi bir üniversitenin yolu iyi bir liseden geçer düşüncesiyle 8.sınıfta yapılan bu sınava biraz daha önem verilmesi ve daha hassas davranılması gerekiyor.
Genel olarak toparladığımızda;
Öncelikle program kontrolü konusunda aile’den çok öğretmen ön plana çıkmalıdır. Öğrencinin evde en çok bahsettiği, en çok sevdiği öğretmeninden yardım isterseniz hem ergenlik döneminde olan çocuğunuzla çatışmayacak hem de sürekli sorgulayan bir aile olma formatının dışına çıkacaksınızdır.
Çocuğumuza ödev ortamı hazırlayalım. Çocuğumuzun ödevlerini ne zaman yapacağı ne kadar süreceği ve nerede yapacağı belli olursa çocuğumuz ödevlerini yapmada üşengeç davranmaz. Bu nedenle çocuğumuzun yaşına ve ihtiyacına uygun bir çalışma programını okulun ilk günlerinden itibaren oluşturalım. Bunu yaparken dinlenme süreleri içerikleri masada oturma süresi ve kısa molalarla ilgili çocuğumuzun da fikrini alalım. Bu demek değil ki yemek yeme, lavaboya gitme gibi dakika dakika programı olsun. Kendinizin yapamayacağı şeyleri çocuklarımıza sunmayalım. Ev ödevi için her gün düzenli ‘’ödev saati’’ oluşturmasını sağlayalım. Bu yeterli olacaktır.
Çocuğumuza çalışabilmesi için uygun ortamı sağlamaya çalışalım.
Sürekli aynı yerde çalışması konsantrasyonu artıracağından, en uygun yeri birlikte belirleyelim. Ortamın sessiz ve düzenli olmasına dikkat edelim. Her çocuğumuzun çalışma stili farklıdır. Özellikle çalışmak istediği bir ortam ya da fikir varsa dinleyelim, birlikte onun daha iyi şartlara sahip olmasını sağlayalım.
Çocuğumuzun ödev yapma zamanında TV-PC vs. açık olmamasına dikkat edelim.
Eğer çocuğumuz ödevlerini özensiz sadece göstermelik yapıyorsa ödev için belirli bir süre belirlemek bu yanlış alışkanlıktan onu kurtarabilir.
Çocuğumuza ‘Ne çabuk bitirdin?’, ‘Hadi çabuk odana geç ödevlerini kontrol et!’ şeklinde sürekli uyarılarda bulunmak ödeve karşı soğukluk duymasına neden olur.
Eğer çocuğumuz ödevinin tümünü yapmakta zorlanıyorsa, o zaman ödevi küçük parçalara ayıralım. Örneğin, otuz problemi yapması yerine ‘’beş problemi çöz, bana getir bana göster’’ diyelim ve mutfağa ya da salona gidelim. Çocuğumuz beş problemi çözüp getirdiğinde, çabasından dolayı onu övelim. ‘Şimdi beş tane daha yap, sonra bana göster.’ diyerek bunu süreklilik haline getirelim.
Ödev için gerekli malzemeleri önceden çocuğumuzla birlikte temin edelim, ödevden önce masada hazır bulunmasını sağlayalım.
Çocuğumuz yaptığı ödevleri okula götürmede sık sık unutkanlık yaşıyorsa odasında "Ödev koyma köşesi" oluşturalım. Akşamdan ödevlerini oraya bırakma ve sabahtan oradan alma alışkanlığını zamanla kazanacaktır.
Zamanında tamamlanan ödevin ardından, birlikte yapmaktan hoşlandığımız ortak bir faaliyeti gerçekleştirelim. (satranç oynamak, film izlemek gibi)
Siz olmadan ödevlerini yapmıyorsa, ödevlerini nasıl yapacağı konusunda önce yol gösterin, kendi başına yapması için süre belirleyin.
Asla onun yerine ödevlerini siz yapmayın.
Çocuk ödevlerini kasıtlı olarak yapmıyorsa bu durumun nedeni ailenin çocuğu yeterince motive edememesi ve çocuktaki özgüven eksikliği olabilir. Çocuk, "Zaten ödevlerimi yapsam da ailemin istediği başarıyı yakalayamıyorum." şeklinde düşünüp ödevleriyle uğraşmayabilir.
Çocuğunuzun ev ödevini değerlendirmek sizin göreviniz değildir. Sadece bir hata gördüğünüzde uyarın. Fakat bu yüzden onunla mücadeleye girmeyin. Çocuğun okula düzeltilmemiş haliyle ödevi götürmesine izin verin. Öğretmen, çocuğun nerede sorun yaşadığını bilmek ister. Eğer siz çocuğu hep düzeltilmiş ödevle gönderirseniz, öğretmen çocuğu olduğundan daha farklı bir şekilde tanımış ve yanıltılmış olacaktır.
Ödev yapmadığında çocuğa hakaret, aşağılayıcı sözlerle ceza vermeyelim.
Anne-babanın çocuğa gülümsemesi, onun çabasını övmesi çocuk için en büyük ödüldür. Bu yüzden ödevleri maddi bir ödüle bağlamayalım.
Çocuklar en iyi oyunla öğrenirler. Ödevlerin içine biraz oyun katalım.
Ödevin ne yarar sağladığı her defasında çocuklara anlatılıp ödev yapmaya motive olmaları sağlanmalıdır.
Lise Dönemi Ders Çalıştırma Yöntem Ve Teknikleri
Lise Dönemi Ani ruh değişimlerinin olduğu, Öğrencinin yetişkin-çocuk olma arasında hem kendisiyle hem ailesiyle çatıştığı dönemdir. Melankoli olma, yalnız kalma isteğini ön planda yaşama, kimlik arama derken liste uzar, gider.
Bu sebepten lise dönemi ders çalışma konusunda hem rahat hem de en zor dönemdir. Ve lise dönemi sorunları çoğu zaman tek bir cümleye bakar ‘SENİ ANLIYORUM-SANA GÜVENİYORUM ‘
Genel itibariyle orta okul dönemi yöntemleri kullanılabilir. Birkaç madde ekleyerek bu döneme ait bir alt başlık oluşturulabilir.
ÇALIŞMA ODASI AYARLAYIN
Aynı yerde yapılan çalışma, kişiyi ortama alıştırır ve dikkatin dağılmasını önler. Eğer bir çalışma odası yoksa, evin bir odasının uygun bir köşesini çalışma köşesi olarak ayarlayabilirsiniz.
Çalışma masasının karşısında ki duvara, istediği üniversite veya bölümü kocaman bir kâğıda yazıp asmasını sağlayın. Bu sayede her gün onu görecek ve amacının ne olduğunu unutmamış olacaktır.
Program hazırlanmalı ve programdaki derslerin saatleri en rahat çalışabileceği saatler olmalıdır.
Birbirine yakın dersleri art arda çalışmamalıdır. Günde 3 Farklı dersten fazla ders çalışılmamalı ve sayısal-sözel ders ayrımına dikkat edilmelidir.
Gün boyunca dershanede, okulda görülen dersler evde konu tekrarı şeklinde pekiştirilmelidir.
Dersi ezberlemekten çok öğrenmesi konusunda destekçi olun.
Sınav sistemi içerisinde hazırlıklı olabilmesi adına en önemli konu deneme sınavları. Hafta da 1 kez Zaman Yönetimi sağlayarak deneme sınavı çözmesine destek olun.
Ders çalışırken telefon görüşmesi yapmasını, sosyal medya kullanmasını engelleyin. Çocuğa ‘Hayır’ demesini öğrenin. Bunu söylerken ‘Sana değil, isteğine hayır diyorum' mesajını hissettirin.
Soru çözmede pratiklik kazanması için Test Çözme alışkanlığı kazanması adına kontrol konusunda destekçi olarak desteğinizi hissetmesini sağlayın.
Not tutma alışkanlığı kazanmasına yardımcı olun renkli not kağıtları, renkli kalemler hediye ederek ders çalışma motivasyonu kazanmasına yardımcı olun.
Normal zekâya sahip olan herkes belleğini geliştirebilir. Üstelik, geliştirici metotlar tamamıyla, pratik zekaya dayanmaktadır. Bu sebepten bu metotları beraber deneyerek ders çalışmayı eğlenceli hale getirin.
Örneğin; Ebru'nun telefon numarası 41915 35'tir. Ahmet'in bu telefon numarasını asla unutmaması gerekiyordu. Ahmet şöyle bir bağlantı kurdu, oturduğum sitenin numarası 419. Burdur'un plakası 15, İzmir'in plakası 35. (Site numaram,Burdur,İzmir=Ebru Tel.)Herkesin zihninnde çağrışım yaparak yeni olaylarla bağlantı kurabileceği birçok başka olay vardır.Fakat unutmayın ki,çağrışımlarımız ne kadar basit olursa,belleğimizi o kadar az zorlamış oluruz..