ÇANAKKALE RÜYASI - IV -

Dünkü yazımızda bugün için Meçhul Asker anıtına gideceğimizi söylemiştim

ÇANAKKALE RÜYASI - IV -
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dünkü yazımızda bugün için Meçhul Asker anıtına gideceğimizi söylemiştim. İşte bugün o mübarek mekândayız.

            MEÇHUL ASKER Anıtına geldiğimizde tüylerimizin diken diken olduğunu gördük… Bu vatanın nasıl vatan olduğunu, topsuz tüfeksiz bir milletin yedi düvelle nasıl boğuştuğunu ve bu yedi düveli, bu devasa gücü mermisi olmayan çakar almaz tüfeklerle nasıl yendiğini öğrendik.

Bu milletin vatansız, bayraksız ve hürriyetsiz yaşayamayacağını daha iyi anladık. Başımızı gövdemizden ayırabilirler ama bizi bir karış toprağımızdan, arımızdan, onurumuzdan ayıramazlar dedik.

Bu mübarek yerde sadece o meçhul askerin başının gömülü olduğu, gövdesinin ise nerede olduğunun bilinmediği öğrendik.

Gövdesinin nerede olduğu merak bile etmedik. Çünkü o mübarek gövde Türk Milletinin gönlündedir, yüreğindedir.

İşte o Meçhul asker ve o meçhul askerler bedenlerini parçalattılar ama vatanı parçalatmadılar.

Kanlarıyla canlarıyla bu vatanı vatan yaptılar.

            Biz burada bu şehitlerimizin, 250 bin kınalı kuzularımızın, bunlara komutanlık eden tarihin yazdığı en büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün aziz ve mübarek ruhlarına Fatiha’lar gönderdik.

            Yüce Allah ruhlarını şad, mekânlarını cennet etsin… 

                                                     ***

            Biz bu gün burada KİLİTBAYIR ile SEBDÜLBAHİR arasında Çanakkale ruhunu yaşadık. Çünkü bu yöreler o çetin savaşın görgü tanıkları idi.

            Yaşlı bir amcamız üzerinde atladığımız bir tümseğin siper olduğu söylediğinde kan beynimize sıçradı… 

Buralarda abdestsiz gezilemeyeceği gerçeğini öğrendik. Çünkü her adımda bir şühedanın izini görmek mümkündü.

Şükürler olsun ki bizde abdestliydik…

Metrekaresine altı bin merminin düştüğü, havada mermilerin çarpışarak kaynaklaştığı yerler burasıydı. Mehmet Akif’in;

 “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

 Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!”

Dediği yerler bu yerler olsa gerek…

Özetleyecek olursak Çanakkale’nin her karış toprağında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve “Ben sizlere ölmeyi emrediyorum” dediği 250 bin Kınalı Kuzu’nun ayak izlerini görüyorduk.

                                                        ***

            Metin Güven Hoca anlatıyor!..

            “İlk Şehitler Anıtı’nda bulunan KANLI SIRT’’ta ki tabyaya düşman gemilerinden atılan bir top tabyanın bacasından içeri düşüyor. Burada 86 askerimiz şehit oluyor. Tabyanın gücü oldukça zayıflıyor işte o anda Ezineli Yahya Çavuş’un oluşturduğu 60 kişilik bir kuvvet filikalardan toprağa ayak basan düşman güçlerine büyük bir zayiatlar verdiriyor. “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” Sözü burada zuhur ediyor. Denizin kızıla boyandığı yerinde burası olduğunu söylüyor değerli hocamız. Düşmanın ALÇITEPE’YE kadar ilerlediğini ancak bir avuç Mehmetçiğin canı pahasına köye girişlerine izin vermediğini ifade ederek sözlerini noktalıyordu.

          ANZAK BURNU…

            ANZAK KOYU’NUN hemen karşısında ARIBURNU YARLARI mevcut. Bu yarları aşmak hele ki savaş esnasında mümkün olmasa gerek. İşte yirminci asrın dehası Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk burasının tutulması emrini veriyor. Anzakların buraya çıkışları ile başlayan o kanlı savaşta 1520 şehit verirken 4700 askerimizde ağır bir şekilde yaralanıyor. Buna rağmen Anzaklar bu tepeyi aşamıyorlar. Burada var olan bir mezarlık binlerce askerimizin ve on binlerce Anzak’lının yattığı yerdir.

            CONK BAYIRI:

            CONK BAYIRI’NIN bu kanlı savaşta öneminin çok büyük olduğu söylenir. Burası Atatürk’ümüzün bu millete Yüce Allah tarafından bağışlandığı bir yerdir. Burada bir mermi Atamızın göğsüne isabet etmiş ve Atamızın saatine çarparak hızını kaybetmiştir. Bu saatin kırıldığı gerçektir. Burada gözümüze GÖZETLEME MEVZİLERİ çarpıyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bizzat bu mevzileri düşmanı gözetlediği söylenir.

           Çanakkale’de bir yer gördük ki tarih adına utandık, insanlık adına utandık…

            ZIĞINDERE ŞEHİTLİĞİNDE 28 Haziran 1915 tarihinde savaş kurdigerarına göre savaş dışında tutulması gereken hastanelerimize İngilizlerin ve Fransızların bomba yağdırdıkları için bu hastanelerde on binlerce yaralı askerimiz şehit edilmiştir.

            Şehitliklerimiz gezmekle, görmekle bitmiyor. Bugün Çanakkale’nin şehir nüfusu 102 bindir. Oysa Çanakkale savaşında ki şehit sayımız 250 bindir. Bu günkü Çanakkale nüfusunun tam iki buçuk katı…

            Bu şehitliklerimizden biriside Teğmen Mustafa Efendi ile 200’ü aşkın Mehmetçiğimizin şahadet şerbetini içtiği ŞAHİNDERE ŞEHİTLİĞİ’DİR

            Devam edelim...

                                                        ***

            Bu bölgede toplanan kabirsiz şehitlerin kemiklerinin topluca gömüldüğü NURİ YAMUT ANITI’NA gittik.

            Yine hüzün doluyduk.

            İşte İstiklal Marşımızda;

“BASTIĞIN YERLERİ 'TOPRAK' DİYEREK GEÇME, TANI

 DÜŞÜN ALTINDAKİ BİNLERCE KEFENSİZ YATANI.”

Sözlerinin burası için yazıldığını anlamak için insanın kâhin olmasına gerek yok.

            Her şey izah edilebilir, her şey anlatılabilir. Ancak Çanakkale anlatılamaz. Çünkü Çanakkale bir manevi ruhtur.

Çanakkale bir destandır.

Çanakkale destanının mürekkebi 250 bir şehidin mübarek kanı ile oluşmuştur. Bu mürekkep hem destanımızı yazan mürekkep, hem de mübarek bayrağımızın rengi olmuştur. Çanakkale destanı işte bu temiz ve mübarek kanla yazılmıştır.

            Ey tarihlere sığmayan şanlı asker!...

Ey büyük deha, büyük kahraman, büyük asker, ey Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk senin “Ben size ölmeyi emrediyorum” dediğiniz gençler bu gün Cennet-i Ala’da Yüce Peygamberimizin komşularıdır.

**

Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

**

Ey bu ülkenin makûs talihini yenen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk

Yüce Peygamberimizin ağuşunu açarak beklediği sizlersiniz. Sizler cennet-i alada ve bu milletin gönlünde ilelebet yaşayacaksınız. Sizi ve şehitlerimizi unutmak mı?...

            Hâşâ bin kere hâşâ…

            Vatan size minnettardır.

                                                        ***

            Esen kalın sevgili okurlarım!..

Mutlu kalın ama HÜRRİYETLE kalın… Çünkü ata babalarımızın deyimi ve tarihlerin yazdığı gerçekler ile hürriyetsiz ve cumhuriyetsiz yaşanmıyor, yaşanılmıyor...

            Yarın ELVEDA ÇANAKKALE diyeceğiz, yarını bekleyiniz…