'ÇALMA KAPIMI ECEL'
Bu, bizim sevgili Otman, ecele böyle seslenen
Bu, bizim sevgili Otman, ecele böyle seslenen.
Otman’ın daha çok yapılacak işleri var.
Yazacak, üretecek ve de çoğaltacak.
Sonra sonra da anılan koca bir çınar olacak.
Bugüne kadar çok yazdı. Yayınladığı şiir kitaplarının sayısı 10’u buldu, Hâlâ da yazıyor. Bitmez, tükenmez bir enerji var onda. Yanında bir de durmadan çizen, kalem oynatan bir eşi.
Hani “Her başarılı erkeğin arkasında bir hanımı vardır” derler ya. Otman’ da öyle. Otman’ın arkası çok kuvvetli. Kendi gücünü, kendi enerjisini de buna katınca, bir o kadar daha kuvvetleniyor. “ Çalma Kapımı Ecel..” diyebilecek bir duruma geliyor. Bozdağlar kadar kendini güçlü görüyor. Eh, insanın arkası o değin güçlü olunca neler yazmaz ki.. Yürür Ferhat’lar gibi dağların, taşların üzerine. Duygular sel sel olup akar.. Duygular, bir yerde yürekleri de yakar. Bozdağ’dan, Harput’a, Harput’tan dönüp tekrar Bozdağ’a yılgar yılgar yürümek kolay mı? Kolay mı, Bizim ECE ’lerde ser verip sır vermemek. Şiir şiir kitaplara, güldestelere doğru yürümek. R. Mithat Yılmaz’ın dediği gibi sayısı 28 lere çıkarmak.. R. Mithat Yılmaz, kimi gizemci söylemlerle Otman’ı daha bir tanıtmaya çalışıyor bize. Keşkeler, boy boy olmuş akıyor Otman’ın son şiir kitabında. Bir de dönüp güzele sesleniyor. “Vedalar zordur güzelim-Ondandır ki: Kendine iyi bak…” diyerek kimi gizemci laflarla, dizelerini daha başka bir şekilde süslemeye çalışıyor.
Çok değişik bir kalem, çok değişik bir usta bizim Otman.
Dur durak yok onda. Bilmiş bir küheylana, gidiyor da gidiyor bilinmezlere doğru. Benim bazı şiirlerime yakın temaları da bir güzelce yakalamışa benziyor.
Ben beni kaybettim
Onu arıyorum orda
Ben orda mıyım?..
“Anlamadılar Benden Beni ” adlı şiir kitabıma bir göz atınız. Bu tür üzeri kapalı, bu tür güzel duygulu şiirleri orada da görürsünüz. Nasıl olsa yeğen. Yeğenler, çoğunlukla amcalarına, büyüklerine benzerler. Onların önüne geçerek yaşamı daha da başkalaştırmaya çalışırlar.
Nitekim sevgili R. Mithat Yılmaz da fırsatı kaçırmıyor, “Ben bilmem daha neyi arıyorum, Bir ıssız çölde kalmış gibi, Kaybolan. Bendeki beni bulamıyorum..” dizelerini hemen taşıyor satırları arasına..
Bilmiyorum, ben her vakit çok ince düşünürüm. Zaman olur, yazıların sıcağında bile üşürüm. Düşünmek kadar, üşümek de ayrı bir olay. Bizde Hazar göldür, Hazar dağdır, Hazar’da Kafkasya’lara uzanan bir sarsılmaz bağdır. Çok vakit söyleriz, Hazar’dan Bozdağ’a uzanmak da kaderde vardır. Güzel Otman, Harput’a baktığı yerden bizleri de sürekli görmeye çalışır. Ne de olsa yeğendir… Yeğenlere de bu tarzda hareket etmek yakışır.
Aman ecel, Otman’ıma tezberi uzatma el….
Onun yapacağı, başaracağı daha çok şeyler var.
Geleceksen, şöyle bir Harput’a doğru gel.
Harput’ta Bozdağ’daki gibi esmez her yel.
Evliyaları vardır, o tür okşar yüzümüzü…
Orcikleri
Pestilleri vardır
Bir başka süsler güzümüzü…
Süt Kalesi
Buzluk
Anlatır bir başka öyküyü
Harput’ta duyar
Harput’ta işitirsiniz
En güzel türküyü….
Bir başka ses verir ötelerde
Arap Babalar
Feti Ahmet Babalar..
Harput’ta sevdalar başkadır
Yürürseniz üstüne nice düşlerin
Boşa gitmez
Harcanan onca çabalar..
Aman ecel, yelin bile dokunmasın güzel Otman’a..
Elbet bir gün
Fırsat düşer, yeni yeni şeyleri tatmana…
Haydi, Otman, Harput’tan selâmlar, dualar sana.
Umarım, daha çok şeyler kazandırırsın vatana…