BU KAFAYLA BAŞKA NE OLACAKTI Kİ?
Fıkra bu ya, Stalin ve Hitler bir kafede oturuyorlarmış
Fıkra bu ya, Stalin ve Hitler bir kafede oturuyorlarmış. Çaylarını yudumlarken içeri bir genç girmiş. Gencin, rüyasında bile göremeyeceği iki lideri bir masa başında görünce yaşadığı şaşkınlığı tahmin ediyorsunuzdur.
Genç iki lidere yaklaşmış. Biraz ürkek bir şekilde sormuş;
-Ne konuşuyorsunuz?
Hitler gence şöyle demiş:
-Üçüncü Dünya savaşını planlıyoruz. Bu sefer 14 milyon Yahudi’yi ve bir bisikletçiyi öldüreceğim!
Genç şaşkınlığını gizleyememiş:
-Bir bisikletçiyi mi?
Bunu üzerine Hitler Stalin’e dönerek şöyle demiş:
-Sana kimsenin 14 milyon Yahudi’yi dert etmeyeceğini söylemiştim!
*****
Nasıl olacağını, niçin olacağını bilmediğimiz bir “Başkanlık Sistemi” üzerine söylenmedik söz bırakmadık. Çok konuşmak, elbette ki doğruları söylediğimiz anlamına gelmiyor.
Dikkat edin, köklü bir sistem değişikliğinde ele alınması gereken hukuk devleti ilkeleri, temel hak ve özgürlükler, bireyin daha fazla korunması gibi en temel kavramlar tartışma konusu yapılmıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı üzerinde yoğunlaşan bir başkanlık sistemi tartışması sonucunda ortaya çıkacak sistem de yine bize benzeyecektir!
Bir taraf, başkanlık sisteminin ne getireceğini bilmeden, hangi evrensel ihtiyacı karşılayacağını dert etmeden sadece Cumhurbaşkanı istiyor diye sistem değişikliğini destekliyor. Düşünmeye değil, itaate ayarlı bu tavırdan sağlıklı bir sonuç çıkar mı, zor görünüyor.
Bir diğer taraf ise… Asla herhangi bir seçimde Erdoğan’ı yenemeyeceğini bildiği için sistem değişikliğine Erdoğan’ın şahsı üzerinden itiraz ediyor. Cumhurbaşkanının ölümsüz olduğunu zanneden bu aklı evvellerin de itirazının merkezinde evrensel değerler yok.
Bugünlerde cezaevinde mukim Selo Canın “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganını hatırlıyorsunuzdur. Kronik Erdoğan düşmanlarının zihniyetini çok güzel izah eden bir slogandı.
İtiraz başkanlık sistemine değildi. Erdoğan başkan olmasın yeter…
Ne kadar da entelektüel bir tavır ama!
*****
Evet sevgili okur…
Tartışmalar 80 milyona dayanan koca bir ülkenin kaderi üzerinden yürütülmüyor. Ne Erdoğan taraftarları ne olacağını dert ediyor, ne de Erdoğan karşıtları köklü bir sistem değişikliğinin gerekli olup olmadığını kafaya takıyor.
Dikkatler bisikletçide!
Galiba bu yüzden getirilmek istenen sisteme “Türk tipi başkanlık sistemi” deniyor.
Halkın kaderi üzerine değil de kişilerin talebi veya kişilere duyulan nefret üzerine tartışılan sistem Türk tipi sistem olmayacaktı da, evrensel mi olacaktı?
İTİCİ OLUYORSUNUZ
BENDEN SÖYLEMESİ
Maksat üzüm yemek olduğundan isim vermeyeceğim. Muhatapları dost uyarısı olarak kabul ederse sevinirim.
Yerel siyasetçilerden bazıları sosyal paylaşım hesaplarında yazdıklarının kendilerini nasıl itici hale getirdiğinin farkında değiller.
Kendi adlarına açtıkları sayfalarda paylaşımda bulunurken üçüncü şahıslar paylaşımda bulunuyormuş gibi yazıyorlar.
Hele birde kendilerine bir hürmetliler ki, görmeyin! Örnek mi?
“Sayın filanımız bilmem nerede incelemelerde bulundu,
Çok kıymetli sayın şuyumuz yaptığı açıklamada bunları söyledi…”
Benden tavsiye, kendi sayfanızda yaptığınız paylaşımların öznesi siz olun. “Şuraya gittim, şöyle dedim, şu temaslarda bulundum, burayı inceledim…”
Resmi sitede açıklama yapılsa anlarım. Diğer türlü çok itici oluyorsunuz.
Geçenlerde Bursa Belediye Başkanı kendi Twitter hesabından kendi kendisini övmüştü de tüm ülkeye rezil olmuştu.
Bizimkiler dikkat etsin. Benimki sadece bir dost uyarısı…