BİRAZ NASİHAT EDEYİM!
Saçımdaki ve sakalımdaki aklar yaşımla doğru orantılı bir şekilde ilerlemiyor
Saçımdaki ve sakalımdaki aklar yaşımla doğru orantılı bir şekilde ilerlemiyor. O açıdan yaşça olmasa da şeklen nasihat erbabı sayılırım.
Aşacağım hadde hafifletici sebep bulduğuma göre bugün az biraz nasihatte bulunayım!
Eeyy benim aziz milletim,
15 Temmuz ihanetiyle birlikte FETÖ denen alçak örgütün on yıllar içerisinde nasıl devlet içinde serpildiğini, her dönemde nasıl himaye edildiğini gördük. Üst akıl kimdir, nedir, bilmem ama bizim alt akıllar tarafından Fetullah besiye konulmuş tosun gibi her dönem yemlenmiş!
Sende sıradan yurdum insanı olarak devlet babanın Fetullah aşkının gazına gelerek bu hainin okullarına çocuklarını yollamak için sıraya girdin. Zaman gazetesinin tek satırını bile okumamış olsan dahi koltuğun altına koyup Fetullahçılara şirinlik yaptın.
Araya torpil koyup gittiğin sohbetlerde okunan Risalelerden tek kelime anlamasan dahi zoraki duygusal patlamalar yaşadın! Bir “Muhterem saygıdeğer çok kıymetli hoca efendi” deyişin vardı ki, bu hormonlu saygının onda birini bir gün dahi olsun babana göstermedin…
Sebep?
Müdür olmak istedin. Terfi istedin. Daire başkanı olmayı hayal ettin. İhale alırım diye düşündün…
Sonra devlet baba FETÖ ihanetine uğrayıp sert yüzünü göstermeye başlayınca eteklerin tutuştu. Geriye dönük sicil temizlemeye çalıştın. En sert FETÖ muhalifi olmak zorunda kaldın…
Korkmana gerek yoktu aslında. Ne FETÖ seni kendisinden bildi, ne de devlet baba eski taklalarını ihanet diye değerlendirdi. Sen sadece Doğan görünümlü Şahin misali FETÖ görünümlü fırsatçıydın, hepsi bu!
*****
Eeyy benim aziz milletim,
Filistin’de hakiki bir zulüm vardı. Bu zulüm karşısında sessiz kalmak insanlıktan feragat etmek demekti.
Bir gün kısa adı İHH olan İnsani Yardım Vakfı Mavi Marmara isimli gemiyle zulme uğrayan Muhammet ümmetine yardım götürmek üzere yola çıktı. İsrail denen terör devleti tehdit ediyordu.
Uluslararası sularda Mavi Marmara saldırıya uğradı. İsrail denen katil devlet gemiyi kan gölüne çevirdi.
Bu olaydan sonra Türkiye-İsrail ilişkileri tamamen bozuldu. Devlet baba İHH’ya sahip çıktı, İsrail’e karşı sert bir dil kullanmaya başladı.
Hangi derin ilişkiler içinde olduğunu bilmediğimiz İHH o ana kadarki popülaritesini kat be kat artırdı. Sen de durumu fırsat bilip İHH’cılara yanaştın. Sempati duydun, yardım sırasına girdin…
Devlet arası ilişkiler duygularla hareket etmiyordu. Türkiye’nin bölgesinde problemleri vardı. Devamında devlet baba İsrail ile ilişkileri düzeltmek için anlaştı.
Şımartılmaya alışmış İHH devlet babaya posta koydu! Bunun üzerine devlet baba İHH’ya “One Mİnutes” çekti. Geldiğiniz seviyeyi bana borçlusunuz dedi…
Sen yine ortada kaldın!
*****
Nasihate başlayabiliriz…
Eeyy benim aziz milletim,
Şu şark kurnazlığından vaz geç artık. Duruma göre değil, ilkelere göre saf tut. Bir şey olmak zorunda değildin. Görüyorsun, her seferinde devlet baba ters köşe yapıyor!
Otur, işine gücüne bak. Devlet babanın bugün ak dediğine yarın kara demeyeceğinin garantisi yoktur.
Sonra da benim gibi fikirsizler gelir hava basar böyle!
Tamam mı, anlaştık mı?
Oldu, peki hadi bakalım. Baaayyy…
ACABA
Acaba İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yerine Süleyman Soylu’nun gelmesi Ak Parti içindeki bir kanadın tasfiye sürecinin başlangıcı mıdır?
Acaba Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığından alınması Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan alınması sürecinin bir deva mıdır?
Acaba Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığından alınması Ak Parti içindeki bir kanadın tasfiye sürecinin başlangıcı veya devamıysa, hangi kanadın tasfiye süreci yaşanmaktadır?
Acaba biz neden bu kadar komploya açık hale gelen bir ülke olduk?
BİR SORU
Dağ fare doğurdu deyimindeki farenin babası kimdir?