BİR KAZ GÖNDERSEM YOLARMISIN?

Değerli okurlarım!

BİR KAZ GÖNDERSEM YOLARMISIN?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Değerli okurlarım!..

Bu ülkede hükümet bizi sürekli aptal yerine koyuyor.

Vatandaşına kaşıkla verip, kepçeyle alıyor.

Veya aldığını asla geri vermiyor.

Vuruyor abalıya…

Yediğimiz ekmekten, içtiğimiz sudan sarıldığımız kefenden bile KDV alıyor.

Milletimiz aşa ekmeğe muhtaç üç milyon Suriyeliyi besliyor.

                                              ***

Hükümetimizin elektrik parası bile alamadığı Güneydoğudaki vatandaşlarımızın yaktığı elektrik paralarını bizden alıyor.

Heyet raporuyla yazdırdığımız bir kalem ilaca bile 70 lira katılım payı veriyoruz.  

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına doktor paralı, ilaç paralı…

Suriyelilere bedava…

Hükümetimiz bizi kaz yerine koymuş bay mevzuatta bizi kaz diye yoluyor.

                                              ***    

Kaz dedim de hatırıma geldi.                                                

Cennetmekân IV Murat bir dericiye “Sana bir kaz göndersem yolar mısın?” diyor da vezirini kaz diye dericiye yolluyor ya hükümetimizde bizi kaz niyetine maliyeye yolluyor, belediyelere, doğalgaz ve elektrik şirketlerine yolluyor.

Bunlarda bizi kaz niyetine bir güzel yoluyor.

Altmış liralık elektrik faturası 125 liraya, 400 liralık doğalgaz faturası 540 liraya çıkıyor. İnanmayanlara faturalarımı gösterebilirim.

Ne ise biz gelelim bu kazın hikâyesine.

 

                        IV. MURAT VE DERİCİNİN HİKÂYESİ

            
          Bir gün IV. Murat Sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkânın önünde dururlar…

İhtiyar derici sandalyesini çekmiş dükkânın önünde oturmaktadır.
          Padişah:

“Selamün Aleyküm derici” der.

Derici şöyle gelenlere göz atar ve hemen toparlanarak:
          “Aleyküm Selam Ya Cihan-ı Serdar” der.
          Padişah:

“Yazı Kışa hiç katmadın mı?” Deyince…

Derici:

“Kattım ama hiç bir şey tutturamadım” cevabını verir.
          Bunun üzerine Padişah;
          “Peki geceleri hiç çalışmadın mı?..”
          Derici:

“Çalıştım ama el aldı” der.
          “Peki” der Padişah;

“Sana bir kaz göndersem yolar mısın?
          Derici;

“Yolarım der hem de hiç bağırtmadan…”
                                                        ***  
          Padişah dericinin yanından ayrılarak saraya döner.

Sadrazam dayanamaz…
          “Devletlûm derici ile yaptığınız konuşmadan hiçbir şey anlamadım.” Deyince padişah sadrazama kızar ve der ki!..

“Sen nasıl sadrazamsın ne demek bir şey anlamadım. Derhal o dericinin yanına gideceksin ve ne konuştuğumuzu anlayacaksın. Eğer anlamazsan tez zamanda kelleni vurdururum” der.
          Korkuya kapılan sadrazam soluğu dericinin yanında alır.
          Derici sadrazamın koşarak geldiğini görünce doğrularak…
          “Hoş geldin Sadrazamım” der.
          Sadrazam;

“Çabuk bana Padişahla ne konuştuğunuzu anlat” deyince;
          Derici;

“Anlatırım ama bir kese altın vereceksin” der.
          Sadrazam kelle korkusuyla kabul eder ve sorar;
          “Söyle bakalım gelenin padişah olduğunu nasıl anladın?
          Derici;

“Padişah kılık değiştirmişti ama yeleğini değiştirmeyi herhalde unutmuştu. Üzerinde öyle kıymetli deriden yapılmış bir yelek vardı ki o yeleği ancak padişahlar giyebilirdi” cevabını verir.
          “Peki” der sadrazam;

“Yazı kışa katmadın mı ne demek?
          Derici;

“Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin” der
          Sadrazam mecburen kabul eder.

Devam eder derici;

“Padişah yazı kışa katmadın diye sordu yani yaz kış çalışıp kazanmadın mı ki sen ve dükkânın bu haldesiniz dedi bende çalıştım ama hiçbir şey tutturamadım” dedim.
          “Peki” der Sadrazam;

“Geceleri hiç çalışmadın mı? Diye sordu
          Derici…

”Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin” der.
          Sadrazam biraz da kızarak kabul etmek zorunda kalır.
          Derici;

“Yani padişah geceleri çalışıp çocuk filan yapmadın mı özellikle oğlun yok muydu sana yardım edecek demek istedi. Bende yaptım ama oğlum olmadı kızlarım oldu onları da elin oğlu aldı” dedim…
          “Peki” der sadrazam… Padişah sana  “Bir kaz yollasam yolar mısın dedi o ne demek?..”
          İhtiyar derici elindeki altın keselerini şöyle hafifçe havaya atıp tuttuktan sonra…
          “Eeeee.. Onu da sen anla artık sadrazamım” der…(alıntı)

                                              ***

Vdigerahi IV Murat’ın sadrazamı anladı mı, anlamadı mı bilmiyorum ama büyük ihtimdigere bizim sadrazamlarımız anlamamıştır. 

Anlasalardı zenginin, zengin, fakirin çok fakir olduğu ülkemizde vatandaşı bu kadar kaz yerine koyup soydurmazlardı.

Siftah etmeyen esnafı, bordro mahkûmu memuru, bir çay parasına muhtaç emekliyi, mucizelerle yaşayan asgari ücretliyi bir kuru simide muhtaç etmezlerdi.

Bu vatandaşı yediği ekmeğin, içtiği suyun KDV’sini veriyor.

Yetmiyor Maliye soyuyor, belediye soyuyor, elektrik idaresi, doğalgaz idaresi soyuyor.

Vatandaş faturalara çalışıyor.

Yetmiyor hastanesi, eczanesi, marketi, bakkalı manavı soyuyor

Oda yetmiyor birde soyulduğunun katma değer vergisini veriyor.

Allah yardımcısı olsun bu milletin.