BİR EREN, BİR DERVİŞ…

Bizim Yunus…

Geçtiğimiz Ramazan Ayından itibaren TRT'de çok önemli bir yapıt ekranlara gelmeye başladı

BİR EREN, BİR DERVİŞ…
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bizim Yunus…

Geçtiğimiz Ramazan Ayından itibaren TRT’de çok önemli bir yapıt ekranlara gelmeye başladı.

‘’Yunus Emre Aşkın Yolculuğu’’

Tarihimizin önemli manevi şahsiyetlerinden olan Yunus Emre, gerek dervişliği gerekse şairliği ile tarihimizde ve gönlümüzde önemli bir yer tutar.

Bizim Yunus olarak bilinen Yunus Emre, hakikati aşk ile arayan ve bu yoldan zerre geri durmayan çilekeş bir derviş.

TRT’de yapılan dizide Yunus Emre Ankara’nın Ndigerıhan ilçesine kadı olarak atanan bir şahsiyet. İlk görev yeri olan Ndigerıhan’a gitmek için yola koyulan Kadı Yunus, yolda karşılaştığı bir yolcu ile yoluna devam eder. Bu yolcu Kadı Yunus’un hayatını değiştirecek kişi olan Tapduk Emre’dir.

Tabi beraber yolculuk yaptığı kişinin Ndigerıhan’da sevilen/sayılan Şeyh Tapduk Emre olduğunu bilmeden yolculuk devam eder ve çeşitli olaylar cereyan etmeye başlar.

Daha sonra Kadı Yunus kadılığı bırakır ve dergah ehli olmak için çarşı pazarda elinde su sebili ahaliye su dağıdır. Tabi Ndigerıhan halkı koca Kadı’nın çarşıda su dağıtmasını ve Kadılıktan ayrılarak dergaha bağlanmasını şaşkınlıkla karşılar.

Tabi daha da uzatarak senaryoda yaşanan akıl tutulmalarını size aktaracak değilim. Ama özetle Yunus Emre’nin hayatı izleyiciye bu şekilde aktarılıyor.

Dizi ramazan ayı boyunca izleyici ile buluştu. Ardından anlamsız bir son ile dizi bitirildi. Sonra ne olduysa bir anlamda reklam üstüne reklam yapılarak dizi ekranlara yeniden taşındı.

Tabi yapılan hatalara da kalındığı yerden devam edilerek…

Dizi yayınlandığı günden itibaren Yunus Emre’nin hayatını elimden geldiğince farklı kaynaklardan araştırmaya çalıştım. Toplamda aksi inkar edilmeyerek karşımıza şu bilgiler çıkıyor:

Yunus Emre’nin hayatı hakkında aslında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Eldeki bilgilerin ise dizi filmde yaşananların zerresinin olmadığını net olarak göre biliyoruz.

İsterseniz burada şu ayrıntıyı da dikkate alarak yazımıza devam edelim. Birileri elbette diyecektir ki kardeşim bu bir dizi senaryosudur ve içinde kurgu olacaktır. Senarist kurgusunu bu yönde yapmıştır.

İşte bu düşünce tarihimize konulmuş bir dinamit gibidir. Düşünsenize bu filmi izleyen bir genç kardeşimiz belki de küçük bir araştırma yapacak duruma sahip değilse Yunus Emre’yi kadı olarak bilecek ve böyle anlatacaktır çevresine.

Hadi bu işin medya boyutunu senaristler ile geçiştirdik. Bir de bu dizilerin konsept danışmanı tarihçiler var. Akademik merhaleleri aşmış ve önemli görevlerde bulunan bu danışman tarihçiler neden bu duruma bir dur demiyor, ya da bu senaryoya ben imza atmam cesaretinde bulunamıyorlar. Sonuçta senarist kadar bu senaryoya danışmanlık yapan tarihçiler ve bu tarihçileri eleştirmeyen tarihçiler de bu işin birer parçası.

Oysa ki kadılığı bırakarak dergah ehli olan isim Aziz Mahmud Hüdai hazretleridir. Yunus Emre değildir. Hal böyle iken gerçek bir karakteri hayal dünyasına sığdırarak farklı anlatmak ve bu farklı anlatım ile insanların zihninde yanlış kurgulara yol açmak büyük vebaldir.

Tarih yapıtlarının konsept danışmanı tarihçilerimiz bu hatadan vazgeçsinler. Kurgu yapılacaksa eğer, kurgu bir kadı ile kurgu bir şeyhin hikâyesi sunula bilirdi. Yunus Emre’nin hayatı bu şekilde anlatılmasının izahı kurgu, sanat, estetik hele hele tarih ile anlatılması hiç doğru bir yaklaşım değildir.

Tabi burada iş RTÜK’e de düşüyor. Özellikle RTÜK ve bu anlamda yetkili birimler bu gidişata bir son vermelidir. Gerçeğe aykırı yapılan her çalışma tarihimize konulmuş bir dinamit gibidir. Gelecek nesillerimiz doğru bilgi ışığında tarihimizi ve tarihi karakterlerimizi bilmek zorundadır.