Ben Yapamam!
14 Mayıs seçimleri öncesi değişik partilerden milletvekili aday adayı olan isimleri görevimiz gereği izliyoruz.
Saha çalışmalarını, medya çalışmalarını, STK ziyaretlerini, temayül yoklamasında görücüye çıkmış hallerini ve daha birçok yönlerini takip ediyoruz.
Hepsi olmasa da birçoğu mesleğinde başarılı, alanında uzman, donanımlı, birikimli, fırsat verildiğinde şehir adına güzel çalışmalar ortaya koyacak yüksek profilli isimler.
Ancak siyasi partilerin ritüelleri ve teamülleri bu isimleri toplum nazarında o kadar değersizleştiriyor ki partilerde hasbelkader görev alan, bir oyu olan isimlerin naz niyazlarını çekmeye mahkûm ediliyor.
Şahsen ben, aday adaylarının kurban olarak seçildiği, her aşamadaki teşkilat mensuplarına mahkûm ve mecbur edildiği bir süreci yaşamamak adına asla aday adayı olmayı düşünmezdim.
Diyelim ki şeytan alt etti ve aday adaylığına müracaat etmek gibi bir gaflette bulundum. Kendimi ve projelerimi anlatacak birkaç TV programı ve raporlarımı parti üst düzey yöneticilere göndermek dışında bir adım atmazdım.
“Sen böyle yaparsan zor vekil olursun” dediğinizi duyar gibiyim. Olsun. Eğer bana milletvekilliği Bizans oyunlarının, ahbap çavuş ilişkilerinin, gelecekte rant paylaşımları planlarının semeresi ve hiçbir vasfı olmayan insanların icazeti ile gelecekse varsın gelmesin.
Ne diyordu Yavuz Ağıralioğlu; "Kuralsız, ahlaksız, ilkesiz kazanmaktansa, doğruluktan kaybetmeyi seçtim” İmzamı atıyorum…