'Ben Var Ya Ben!'
Geçmişte üst düzey yöneticilik, vali, kaymakam, genel müdür, milletvekilliği, belediye başkanlığı ve bakanlık yapmış insanların 60 yaşından sonraki muhabbetleri klasiktir ve birbirinin kopyasıdır.
Sanki eski görevleri ve devam ediyormuşcasına; sabah kalkar, tıraşlarını olur, kravatlarını takar ve genelde kendi meslek gruplarının takıldığı dernek, vakıf ya da kıraathanelere gider ve başlarlar geçmişi heyecanla anlatmaya.
“Ben falan yerde falan görevde iken şunu yaptım, adamın biri vardı şöyle davrandı onu odamdan kovdum, şu sorunu böyle çözdüm, falan bakan ya da valiye şöyle tepki gösterdim, o ilçe ilk defa benimle hizmetle tanıştı, o bina ve kurum benim eserimdir, o adam her şeyini bana borçlu vs, vs….
Benzer bir vakayı da geçtiğimiz gün, önce yakın çevresiyle toplanıp nabız yoklayan, ardından da Kanal 23 Televizyonu’nda Arif Çakmak’ın konuğu olan Eski CHP İstanbul Milletvekili ve İl Başkanı Ali Özcan’da gördük.
Kendisi öyle konuşmalar yaptı, öyle ifşaatlarda bulundu ki sandık ki Türkiye’nin siyasetini kendisi dizayn ediyor, tam bir teknik direktör edasıyla siyasete adam sokuyor, siyasetten adam çekiyor, sağ-sol fark etmez tüm siyaseti kendi yönetiyor.
Önemli adamları siyasete sokan kendisi, bazı partileri kurduran kendisi, Cumhurbaşkanına ayar veren kendisi, CHP Genel Merkezi’ne “ön seçim yapsınlar da boylarının ölçüsünü alsınlar” siteminde bulunan da yine kendisi.
Kısaca, siyasi mecranın hadimi de hâkimi de dizayn edicisi de kendisi.
Hani böyle bir hemşerimizin olmasından gurur duyarız ama sanki bu model siyasetçileri seçmenler tedavülden kaldıralı epey oldu.
Birileri Sayın Özcan’a yeni jenerasyonun bu tür “kerameti kendinden menkul” siyasilere prim vermediğini, seçmenin, yeni yüz ,yeni umut ve yeni bir gelecek tasavvuru ortaya koyan isimleri tercih ettiğini hatırlatması lazım gibi. Ya da kendisine “yanında kaç genç var seninle yol yürüyen” diye sorması lazım ki gerçekle yüzleşilsin.