BAYRAM SONRASI KORONAVİRÜS NORMALLEŞME SÜRECİ

Başak MERAL GÜNDÜZ/Normalleşme süreci  ve vaka sayılarının düşmesi ile birlikte herkeste bir rahatlama oldu. Kaygı düzeyinin de oldukça azaldığını görüyoruz. Normalleşme sürecinde olması gerekenleri Aile Terapisti Hilal Sarıbay Göçer bizlere anlattı.

BAYRAM SONRASI KORONAVİRÜS NORMALLEŞME SÜRECİ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

DEVLETİN PANDEMİYE KARŞI KONTROL MEKANİZMASI KISITLAYICI OLDUĞU KADAR RAHATLATICI ETKİYE DE SAHİP

Hilal Sarıbay Göçer; "Tedbirlerin azaltılmaya başlaması bir rahatlama sağlarken aynı zamanda bazı kişilerde kaygıyı artıran bir işlev olarak  görülebilmektedir. Bundan sonra ne olacağını bilemeyen kişiler ne tür deneyimleri olacağına dair çeşitli teoriler geliştirebilmektedirler. Devletin pandemiye karşı kontrol mekanizması kısıtlayıcı olduğu kadar rahatlatıcı bir etkiye de sahip. Çünkü karar verme görevi otoritenin ve bireysel kararlar oldukça geri planda bu süreçte. Tedbirlerin azaltılmasını, tamamen normale dönme gibi algılayan kişiler de olabilmektedir. Bu kişilerde tamamen eskiye dönüş beklentisi gelişmekte ve aslında bu da yine bir risk teşkil etmektedir”dedi.

 

BİLİM KURULU’NUN ÖNERİLERİNE DİKKAT EDİLMELİ KURALLARA UYULMALIDIR

Göçer, "Bu süreçte Bilim Kurulu'nun önerilerinin çok daha dikkatli değerlendirilmesi ve kurallara özenli bir şekilde uyulmaya devam edilmesi gerekiyor. Bir anda  pandemi öncesi yaşama dönüş elbette ki mümkün değildir. Kişilerde ki bu gerçek dışı beklenti elbette ki normalleşme sürecinde bir tür hayal kırıklığına da zemin hazırlayacaktır. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, eskiden şöyleydi … sık sık duyacağımız cümlelerin başında geliyor. Normalleşme sürecinde hastalıkla ilgili korkular kimi kişilerde artarken kimi kişiler de de azalabilir”dedi.

 

 KONTROLCÜ MÜKEMMELİYETÇİ KİŞİLERDE KORKULAR ÜST DÜZEYE ÇIKABİLİR

Göçer,Kontrolcü ve mükemmeliyetçi kişilerde bu korkular oldukça üst düzeye çıkabilir çünkü hep bir kontrol etme arzusu taşırlar ama bu süreç belirsiz bir süreç. Endişe ve kaygı arasındaki farkı önceki yazılarımızda belirtmiştik ancak hatırlatmakta fayda var. Kişiler tehlike arz eden durumlarda belli bir düzeye kadar endişe ederler ve bu çok normaldir olması beklenen bir durumdur. Ancak bu tehlike arz etmeyen zamanlarda ve geleceğe dönük yüksek endişelere dönüşürse buna kaygı diyoruz ve kaygı insanı yoran bir duygudur.  Bu nedenle normalleşme sürecinde hastalık kapar mıyım endişesini tüm insanlardan taşımalarını bekliyoruz ve bu aslında koruyucu bir mekanizmada taşıyor ancak bunu kaygıya çevirmeden gerekli tedbirleri alarak yaşama devam etmemiz gerektiğini söyledi.

 

SIK YAPILAN TEMİZLİK TAKINTI HALİNE DÖNÜŞMÜŞ OLABİLİR

Hilal Göçer; "Virüsten korunmak için bu süreçte hepimiz sık sık el yıkıyoruz,  aldıklarımızı dahi temizleyerek eve sokmamaya çalışıyoruz. Bu da yapmamız gereken bir şey. Ancak   yıkama sayısı önerilenin çok  üzerindeyse ve süreklilik arz ederek git gide artmaya devam da ediyorsa , kişide ne kadar yıkarsa yıkasın temiz olmadığı düşüncesi varsa, kirlilik hissiyle  baş etmek için tekrar tekrar yıkamadan rahatlamıyorsa bu durum bir takıntı durumuna dönüşmüş olabilir. Birçok insan  bu süreçte her zamankinden fazla temizlikle zaman geçiriyor. Eğer ihtiyaç kalmadığında ya da gereğinden fazla temizlikle meşgul kalınırsa  bu temizliğin süresini ve içeriğini uzmanların önerileri doğrultusunda azaltmak, ortaya çıkan huzursuzluğa bir süre tahammül etmek hemen olmasa da bir süre sonra eskiye dönmemeyi sağlayabilir” dedi.