Bakan da Görür Mü?
TÜİK, 2020 yılına ait evlenme ve boşanma istatistiklerini paylaşmış. Verilere göre geçen yıl evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı binde 5,84 olarak gerçekleşmiş.
Boşanan çiftlerin sayısı 2019 yılında 156 bin 587 iken 2020 yılında %13,8 azalarak 135 bin 22 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı ise 2020 yılında binde 1,62 olarak gerçekleşmiş.
TÜİK'in verilerine göre ortalama ilk evlenme yaşı da yükselmiş. Yani evlenmiyoruz ya da evlenemiyoruz!.. Gerek ekonomik kaygılar gerek evlilik hayatının sorumluluk algısı ile anlaşılan şu ki gençler evliliği erteliyor ve öteliyor. Oysaki mutluluk ve huzur eş olmakta idi fakat artık orada aranmıyor gibi. Değişen dünyanın yenilenen insanî değerleri "meşru" birlikteliği önemli bulmuyor sanki!..
Öyle ki yıllara göre ilk evlenme yaşı ortalaması, her iki cinsiyette de arttığını gösteriyor. Yani durum sanıldığından biraz daha vahim bizce... Artık ne kadınlar ne de erkekler meşru zemin tasası gütmüyor eskiye nazaran.
Türkiye'de boşanma sayısı azalmış olsa da, Elazığ’da boşanma sayısı artış göstermiş. E tabi biz de depremin tek hasarı yeryüzü zemininde olmadı! Depremle birlikte ruhlar da derin hasarlar aldı.
Onarılmayan, iyileştirilemeyen gediklerde kaçaklar daha fazla olur bildiğiniz üzere. İnsanlarımızın birbirlerine sarılmaya, birbirlerine dayanmaya olan ihtiyacı artmış fakat bir de salgınlı günler baş göstermiş ve bizleri yakından fersah fersah uzak kılmıştı. Hal böyle olunca cana değmeyen varlık gözden de daha çabuk düşer olmuş. İşte görün acı bilançomuzu.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre Elazığ’da 2019 yılında 711 çiftin boşandığı görülürken bu rakam 2020 yılında 723 olmuş. Yani azar azar kopuyoruz can bağlarımızdan. Azdan çok olur bunu bile bile göz yumuyor hala Aile Bakanlığımız ve İl müdürlüklerimiz yaşanan bu drama!..
Genel itibariyle evlenme sayısı ve oranlarının düşük olması; Cumhurbaşkanı'mızın her fırsatta övündüğü ve dile getirdiği aile hayatının yeni nesil tarafından ehemmiyetsiz bulunması korkarız ki yakın gelecekte büyük risklere gebe... Devletimizin ilgili Bakanlığı vahameti görmemeye devam eder ve hala İstanbul Sözleşmesi gibi ucube bir yasaya takılıp kalırsa daha birçok toplumsal kaos ve facia da kapıda demektir!..