Bahçeli: 'Suriyeliler Ebedi Misafirimiz Olmamalı'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, düzensiz göçle ilgili açıklamalarda bulundu. Bahçeli, 'Suriyeliler bize emanettir. Buna diyeceğim bir şey yoktur ama sonsuza kadar burada kalmaları mümkün değildir' dedi. Bahçeli, bayram için ülkesine giden Suriyelilerle ilgili de konuştu.

Bahçeli: 'Suriyeliler Ebedi Misafirimiz Olmamalı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkgün gazetesine röportaj verdi. Bahçeli, röportajında düzensiz göçle ilgili olarak şunları söyledi:

İnsanlığın var oluşundan beri göç mühim bir mesele olarak varlığını korumuştur. Türkiye bir göç güzergahındadır. Aynı zamanda kıtaların kavşak ve kaynaşma noktasındadır. Suriyelilerin ülkelerindeki zulüm, terör ve iç karışıklıklardan dolayı Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeye sığındıkları bilinmektedir.

Onlar bize misafirdir. Ve geçici koruma statüsüyle ülkemizde bulunuyorlar. Göçlerine neden olan vahim olaylar durulmadan, şiddet sahneleri durmadan bunları kapı dışarı etmek insanlıkla izah edilemez, inançlarımızla örtüşmez.

Türk milleti aranan, beklenen, özlenen, merhamet ve hoşgörüsüne ihtiyaç duyulan bir millettir. Biz ilkesel olarak ülkemizde geçici statüde bulunan yabancı ülke vatandaşlarının, güvenli ve huzurlu şekilde tekrar kendi ülkelerine gönderilmesinden yanayız.

Ancak öncelikle göçe kaynaklık teşkil eden sıcak ortamın soğuması, sertliklerin yumuşaması, gergin atmosferin zayıflaması lazımdır. Bu vasat ortaya çıkmadan, bize sığınanları nasıl ateşe atarız? Nasıl ölüme terk ederiz?

Şu da var ki, bayram münasebetiyle kendi ülkelerine gidebilenlerin, bu gidişlerinde sorun yaşamayanların geri dönüşlerine de lüzum yoktur.

Ülke olarak demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız. Nüfus istiklalimizi korumak mecburiyetindeyiz. Önümüzdeki 50 yıl, 100 yıl için demografik bir projeksiyon hazırlanmalıdır. Gelecekte nüfusun bileşenleri nasıl olacak? Anadolu coğrafyasındaki demografik dağılımın içeriği nasıl şekillenecek? Suriyeliler bize emanettir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ama ilanihaye burada kalmaları mümkün değildir.

Vatandaşlarımızın sorun ve şikâyetlerinden birisi de budur. Gettolaşmaya, şiddet ve asayişsizlik olaylarının yayılmasına, huzursuzluğun genişlemesine müsaade edilmemelidir. Bir yanda ülkesi için canını ortaya koyanlar varken, diğer yanda sığındığı ülkenin plajlarında keyif sürenler doğal olarak maşeri vicdanda sorgulanmaktadır. Bu çelişki tepki toplamaktadır.

Sınır aşan göçler konusunda Milliyetçi Hareket Partisi en hazırlıklı partidir. Bu konuda çok değerli ilim ve fikir insanlarımızla çalıştık, 2018 yılında kapsamlı bir rapor hazırladık. Partimizin Araştırma ve Strateji Geliştirmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığının koordinasyonunda çok önemli bir çalışma hayata geçmiştir. Ne yapacağımızı biliyoruz, neyin olması gerektiğinin farkındayız.

Milletimizin taleplerini görüyoruz. Unutmayalım ki, bizi umut görüp, güvence görüp, sığınak görüp, ülkemize gelen hiç kimseyi de, gelmelerine sebep olan hadiseler bitmeden geri gönderemeyiz. Sığınmacıların kontrol ve denetimden uzak şekilde istedikleri yerlere gidip yerleşmelerine de bir sınır getirmeliyiz. İstanbul’da sıkıntı vardır, Kilis ve Gaziantep başta olmak üzere sınır il ve ilçelerimizde şikayetler üst düzeydedir. Bunları görmek, vatandaşlarımızın sesine kulak vermek durumundayız.

Ülkemizde 500.000’e yakın Afgan mülteci olduğu tahmin ediliyor. Elbette önümüzdeki riskli ve tehlikeli süreçte göç dalgasının sınırlarımıza iyice dayanacağı, ülkemizi zorlayacağı görülüyor. Buna karşı tedbirli olmalıyız. Teyakkuz halinde olmalıyız. Bir derviş sabrıyla kozamızı örmeliyiz.

 

Afganistan’daki çatışma ortamı kızışmış haldedir. Bu ülkede belirsizlikler artmıştır. Kırılgan bir devlet yapısı gittikçe derinleşmektedir. Taliban son haftalarda bilhassa ülkenin kuzeyindeki vilayetlerde kontrol alanlarını genişletmiştir. İlk aldığım bilgiler çerçevesinde söylersem, şu anda, Afganistan’daki toplam 398 ilçenin yarısından fazlasında Taliban hakimiyet kurmuştur. Diğerlerini ele geçirme mücadelesi de kanlı şekilde sürmektedir. Taliban hiçbir vilayet merkezinde egemen değildir.

Fakat Eylül ayıyla birlikte şehir merkezlerine saldırıların yoğunlaşacağı ileri sürülmektedir. Türkmenistan, İran ve Tacikistan sınır kapıları Taliban’ın elinde. Özbekistan sınır kapısının düşmesi de an meselesi. Afganistan’da son zamanlarda özellikle sivilleri ve okul öğrencilerini hedef alan ve çok sayıda can kaybına yol açan terör eylemleri gerçekleşmiştir.

ABD, 13 Nisan 2021 tarihinde, Afganistan’dan çekilme sürecini 11 Eylül’e kadar tamamlayacağını açıklamıştır. Çekilme süreci de 1 Mayıs’ta başlamıştı. Aynı ABD’de şimdi de Irak’tan çekileceğini açıklamıştır.

Biden, Irak Başbakanı’yla Beyaz Saray’da görüştü, ABD’nin savaş misyonunun 2021 yılının sonunda resmen biteceğini söyledi, elbette altında bir bit yeniği var. Aslında çekilmiyorlar, böyle bir niyetleri yok, coğrafyamızdaki kuşatmayı daha da sinsi ve sert şekilde yoğunlaştırıyorlar. Afganistan’da, NATO müttefikleri Kararlı Destek Misyonu çerçevesinde ülkedeki birliklerini çekmiştir. Anlaşılan, ABD ve NATO’nun çekilme işlemi büyük oranda tamamlanmıştır. Afganistan’da giderek kötüleşen güvenlik durumu, salgın, ekonomik zorluklar ve kuraklık gibi nedenlerden dolayı insanlığın karşısına yeni bir göç dalgası çıktı.

Son dönemde ülkelerini terk eden Afgan sayısı yüzde 50 artmıştır. Bana ulaşan bilgiler dâhilinde şu verileri paylaşmak isterim:

2015 yılında Afganistan kaynaklı düzensiz göç sayısı 35.921 iken bu rakam 2016’da 31.360’a gerilemiş, 2017’de 45.259’a çıkmış, 2018’de 100.841’e sıçramış, 2019 yılında da 201.437’ye ulaşmıştır.

Salgının da etkisiyle 2020 yılında Afgan düzensiz göçmen sayısı 50.161 olmuştur. Bu yılın Temmuz ayı ilk haftası itibariyle de, yakalanan Afgan düzensiz göçmen sayısı 25.643’tür.

Düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır, demografik yapımıza kumpastır. Küresel ve bölgesel güçlerin bu düzensiz göçteki parmak izlerini iyi araştırmak gerekmektedir. Tehlike alarm verici düzeydedir. Yapılan tahminler kapsamında ifade edersem, yakın gelecekte 1,25 milyon Afgan’ın İran’a; 1,2 milyon Afgan’ın ise Pakistan’a geçmesi bekleniyor.

Asıl üzerinde durulması gereken risk ve tehdit ise bu göç hareketliliğinin nihai durağının Türkiye olacağı yönündeki yorum ve tahminlerdir.

BOLU BELEDİYE BAŞKANININ SÖZLERİ

Bu karar sakat ve skandal bir karardır. İnsanlık değerlerine suikasttır. Ayrımcılıktır, ırkçılıktır, milletimizin alicenaplığıyla bağdaşmayan bir ilkelliktir. Ne yapacaklar, oksijenden de para mı alacaklar?

Bolu Belediye Başkanı şehrinin diğer işleriyle vakit geçirse daha hayırlı bir iş yapar. Türk milletinin tarihinde kendisinden yardım isteyip sığınan hiç kimse zalimlere teslim edilmemiştir. Bunlar tarih de bilmiyorlar. Ecdattan haberleri yok. Bu yanlış kararın hukuktan dönmesi de şarttır.


ORMAN YANGINLARI

MHP lideri, Türkiye'de devam eden orman yangınları hakkında ise şunları söyledi:

"İklim değişiklikleriyle beraber yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada doğal afetler görülüyor. Artvin, Rize, Düzce gibi illerimiz aşırı yağışlardan doğan sel ve heyelana maruz kaldı. Bu afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yöre insanımıza geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum. Hükümet, bu üç ili afet bölgesi ilan etti. Vergi, SGK prim ödemeleri ve esnaf kredilerinin geri ödemeleri ertelendi. Doğrusu da budur. Eşya zararlarının, işyeri ve araç zararlarının karşılanması için destek verilecek.

Yangınlarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Yaralarımız sarılacaktır, mağduriyetler giderilecektir, küle dönen orman alanları daha da yeşillendirilecek, buralara eskiye nazaran daha fazla ağaç dikilecektir, ancak kundakçılar, hainler, vandallar yaptıklarının bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.

Sadece ormanlar değil yüreğimiz de yandı. Ciğerlerimiz kavruldu. Güney il ve ilçelerimiz diken üstündedir. Sabotaj ihtimalinin üzerine kararlıca gidilmelidir. Ormanlarımızı yakanlar en ağır şekilde, en acımasız biçimde cezalandırılmalıdır.

Orman yakmakla insan canına kıymak aynıdır. İnsan ve doğa katillerine hayat zindan edilmelidir. Devletin nefesi canilerin ensesindedir. İnanıyorum ki, devam eden soruşturmaların neticesinde her şey netlik kazanmış olacaktır. Yeşile, ağaca, orman canlılarına kıyanların insan olması mümkün değildir.

Özellikle Antalya, Kayseri, Kütahya, Osmaniye, Adana, Muğla, Mersin başta olmak üzere; il ve ilçelerimizde meydana gelen yangın felaketlerinden zarar gören vatandaşlarımıza büyük geçmiş olsun diyorum.