BAHÇELİ,REFERANDUMUN MİMARIDIR
MHP İl Başkanı Demir, MHP olmasaydı referandumun gündeme dahi gelmeyeceğini vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin daha iyi yönetilebilmesi için MHP
MHP İl Başkanı Demir, MHP olmasaydı referandumun gündeme dahi gelmeyeceğini vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin daha iyi yönetilebilmesi için MHP’nin aldığı riskin göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti. Demir, referandumdan ‘evet’ sonucunun çıkması için MHP’nin herhangi bir pazarlık yapmadığının, bir menfaat beklemediğinin de altını çizdi.
7 Haziran seçimlerinde başkanlık sisteminin gündemde olduğunu ve bu nedenle Ak Parti’nin oylarının yüzde 41’lere düştüğünü ifade eden Demir, “Demek ki vatandaş tek başına iktidara oy veriyor ama başkanlık sistemi gibi tam anlayamadığı bir sisteme destek olmuyor. 1 Kasım’da Ak Parti’ye oy veren büyük bir kitle 15 Temmuz sürecinden sonra FETÖ kapsamında tutuklandı, ihraç edildi veya açığa alındı. Dolayısıyla bu kitlenin ve yakınlarının gayreti ‘hayır’ sonucunun çıkmasından yana oldu. MHP’de ‘hayır’ diyen aleni ancak bizi itham edenlerin ne dediği belli değil” diye konuştu.
MHP İl Başkanı Oğuzhan Demir, 16 Nisan’da gerçekleştirilen halk oylaması sürecinin öncesi ve sonrası ile ilgili yaptığı değerlendirmede önemli açıklamalarda bulundu. Referandumdan 2 ay önceki anket çalışmalarında ‘hayır’ oylarının, ‘evet’ oylarından fazla olduğunu kaydeden Demir, sandıktan çıkan yüzde 51.4 oranındaki ‘evet’ sonucunun büyük bir başarı olduğunu söyledi.
Demir, referandumdan çıkan sonuca saygı duyulması gerektiğini ve artık bunu polemik haline getirmenin kimseye faydasının olmayacağını ifade ederek, “PKK ağzıyla hareket eden CHP artık kendine çekidüzen vermeli” dedi.
SÜRECİN BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISIYLA BAŞLADIĞI UNUTULMAMALI
MHP İl Başkanı Oğuzhan Demir, referandum sürecinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başladığını hatırlatarak şöyle konuştu: “Referandum süreci, 16 Kasım 2016 tarihinde Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin Başbakan’a, ‘Anayasa değişikliği talebiniz varsa ana hatlarıyla değerlendirelim ve MHP olarak uygun gördüğümüz şartlarda destek olalım’ şeklindeki çağrısıyla başladı. İlk 4 maddenin kesinlikle değişmemesi şartıyla bir Anayasa taslağı oluşturuldu, 23 madde üzerinde uzlaşma sağlandı ve Meclis oturumlarındaki oylamalarda da 18 maddesi referanduma gidecek şekilde oy aldı. Cumhurbaşkanımızın onaylamasıyla da 16 Nisan tarihinde referanduma gidilme kararı alındı. Bu süreç anlatırken bayağı rahat ama CHP ve HDP’nin muhalefeti, bazen fiziki müdahalelerle sıkıntılı bir süreçti. Ancak MHP Ve Ak Parti milletvekillerinin bu süreçte üstün gayretleri söz konusuydu. Sahadaki süreçlerin de sonucunda 16 Nisan’da yüzde 51.4 gibi bir oranla halk oylamasından ‘evet’ sonucu çıktı.”
REFERANDUM SONUCU BÜYÜK BİR BAŞARIDIR
Referandumdan çıkan sonucun büyük bir başarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Demir, referandumların yarıdan bir fazla alanın kazandığı bir sistem olduğunu kaydetti. AB’nin bir çok ülkesinde referandumun halk oylamasından geçmemesi için propaganda çalışmalarının yapıldığını, baskıların uygulandığını anımsatan Demir, “PKK ve temsilcisi olan HDP, FETÖ bağlantılı medya kuruluşları ile halen faaliyet gösteren şirketlerin ‘hayır’ kampanyaları geniş çevrelere sirayet ettirildi. İnsanlarımızın birçoğu bunu referandum gibi değil de sanki bir seçim gibi algıladı. Ancak saha çalışmalarında bu soru işaretleri giderildi. Referandumdan 2 ay önceki anket çalışmalarına bakıldığında kararsızları dahil etmediğimizde ‘hayır’ oyları, ‘evet’ oylarından fazlaydı. Evet oylarındaki artışı ele aldığımız zaman iyi bir saha çalışmasının yapıldığı görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her bireyin verdiği karara saygı duyulması gerekiyor. Bunu artık polemik malzemesi yapmanın, meşru bir hakkı küçük düşürücü açıklamalar yapmanın artık CHP’ye de bir faydası yok” diye konuştu.
CHP KENDİNE ÇEKİDÜZEN VERMELİ
CHP’nin artık HDP ve PKK ağzıyla hareket eden bir siyasi partiye dönüştüğünü ifade eden Demir, “Bu hayra alamet bir durum değil. Orada siyaset yapan yönetici ve vekillerin bir an önce kendilerine çekidüzen vermesi gerekir. Ülkenin bekası ve geleceği açısından izledikleri yolu gözden geçirmelerinde yarar var” dedi.
ELAZIĞ, ÜZERİNE DÜŞENİ FAZLASIYLA YAPTI
MHP İl Başkanı Demir, referandum sonrasında ‘evet’ oylarının beklenen orandan az olmasını da değerlendirerek, “Kimse seçim propagandasında, ‘Biz kıl payı kazanacağız’ şeklinde bir ifade kullanmaz. Tabi ki hedef yüksek tutulmalıydı. Genel beklenti yüzde 54-55 oranında bir evet oyuydu. Ancak yüzde 50’nin üzerindeki kazanacak her türlü oy başarıdır. Referandum farklı bir seçim. Elazığ için de asıl beklentimiz yüzde 80’e yakın bir evet sonucuydu. Türkiye ortalamasında yüzde 80 almak böyle bir ortamda pek mümkün değil. Ancak Elazığ üzerinde düşeni fazlasıyla yapmıştır. 11. il olmak gerçekten kolay değil. Elazığ’daki birçok oluşumu hesaba kattığımız zaman ilimiz için oldukça iyi bir sonuç olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
MHP OLARAK SİYASİ BİR RİSK ALDIK
Yeni sistemde artık koalisyon dönemi olmayacağından ittifaklı seçim öncesi olacağını belirten Demir şunları söyledi: “Listelerde yeni sistemde farklı bir metotla belirlenir. Yüzde 50’nin üzerinde oy alıp Cumhurbaşkanı olacağını söyleyebilecek bir babayiğit bence yok. Vatandaş, ‘Kim olursanız olun önce ülkenin, milletin menfaatini düşüneceksiniz, sonra karşımıza çıkıp oy isteyeceksiniz’ dedi. Biz MHP olarak belki siyasi bir risk aldık. Yaklaşık 1.5 yıldan fazla bir süredir parti içi yoğun bir muhalefet ve baskı altındayız. Buna rağmen ülkemizin bekası için tüm teşkilatlarımız dimdik durdu ve bu süreçte imkanlar dahilinde elimizden gelenin fazlasını yaptık.”
MHP’NİN OY VERMEDİĞİNİ KİM, NASIL TESPİT ETMİŞ?
Referandumun hemen sonrasında MHP’nin ‘evet’ oylarına bir katkısının olmadığı yönündeki eleştirilere sert bir dille cevap veren MHP İl Başkanı Demir, bu algının bilinçli olarak yaygınlaştırılmaya çalışıldığını söyledi. “MHP’nin oy vermediğini kim, nasıl tespit etmiş çok merak ediyoruz” diyen Demir sözlerini şöyle sürdürdü: “2015 yılının hangi seçimini baz almışlar öncelikle bunu sormak lazım. Eğer 1 Kasım seçimleriyse bu olağanüstü bir seçimdi. 1 Kasım’daki söylemlerde başkanlık sisteminin rafa kalktığı ve ülkeye tek başına bir iktidar gerektiği ifade edildi. Vatandaşta tek başına iktidar için yüzde 49 oranında oy verdi. Ancak 7 Haziran’da gündemde başkanlık sistemi vardı. İşte o zamanda oyları yüzde 41’lere düştü. Demek ki vatandaş tek başına iktidara oy veriyor ama başkanlık sistemi gibi tam anlayamadığı bir sisteme destek olmuyor. 1 Kasım’da Ak Parti’ye oy veren büyük bir kitle 15 Temmuz sürecinden sonra FETÖ kapsamında tutuklandı, ihraç edildi veya açığa alındı. Dolayısıyla bu kitlenin ve yakınlarının gayreti ‘hayır’ sonucunun çıkmasından yana oldu. Ankara, İstanbul gibi illerde oy kaybının ana sebebi nedir bunu iyi analiz etmek lazım. Sadece getirip Adana ve Mersin’i örnek vermek son derece yanlış olur. MHP’de ‘hayır’ diyen aleni ancak bizi itham edenlerin ne dediği belli değil. Kendileri hangi oyu vermiş acaba? MHP oy vermemiş diyorsunuz. Madem kimseye ihtiyacınız yoktuysa 7 Haziran’da 400 vekil alsaydınız rahat rahat kanunları çıkarsaydınız. Demek ki sizin kendi gücünüzle yapabileceğiniz bir iş değildi bu. 16 Nisan öncesinde Cumhurbaşkanı istediği insanı Başbakan olarak atayabilmiş. 1 Kasım seçimlerini Başbakan olarak kazanmış olan Ahmet Davutoğlu referandumda ne oy vermiştir? Hem cumhurbaşkanlığı hem de başbakanlık yapmış ve büyük bir kitlesi olan Abdullah Gül nerede yer almıştır? Kürt açılımı, demokratik açılım, çözüm sürecinin mimarlarından biri Beşir Atalay ne demiştir? Yine Bülent Arınç nerededir? Ak Parti’de birçok isim sayabiliriz. Bunlar ‘evet’ kampanyasının neresindelerdi de, oy vermeyen kitle MHP oluyor?”
DANIŞMANLARIN OLUMSUZ YÖNDE ETKİSİ OLDU
Beklenen ‘evet’ oranının biraz daha altında sonuç alınmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarının açıklamalarının da payının olduğunu belirten MHP İl Başkanı Demir, “Mehmet Uçum’un beslendiği kaynak komünist fikir üzerine. Şükrü Karatepe’nin de 28 Şubat sürecindeki tutumunu unutmadık, unutmayacağız. Yine Kadir Topbaş beye de bakmak lazım. Eyalet sistemi olmayacak diyoruz, bunun teminatı MHP’dir diyoruz ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı özerklik istiyor. Yani bunların açıklamaları zarar vermedi de MHP’nin oyları mı yoktu? Kararını vermiş hiçbir ülkücü kararından dönmemiştir. Kararsız kalan kitle sanırım bu danışmanların açıklamalarıyla olumlu karar vermediler. Bu kişilerle ilgili gereken de bir an önce yapılmalı. Bu kişilerin danışılacak neyi var, fikirleri zaten sakıncalı” dedi.
TEMİZLİĞİN TEK ŞARTI ERKEN SEÇİM DEĞİLDİR
Demir, uyum yasaları çıkmadan erken seçime gidilemeyeceğini kaydederek, “Kasım ayında erken seçim olacağı söylentileri var ama bunun altyapısı oluşturulmadan sağlıklı olacağını düşünmüyorum. 2019 yılında seçim olacak ve bu kanunlar 2019 yılında yürürlüğe girecek diye referandum propagandası yapılmış. Şimdi birden bire ne değişti? Meclis’te temizlik yapmanın şartı illa seçime gitmek değildir. Suçlu kimse cezasını vereceksin. Ak Parti’de siyaset yapan kimsede FETÖ’cü yok demek akılla örtüşmez. Biz bu anlamda en rahat siyasi hareketiz. Sayın Genel Başkanımız buna rağmen bizim içimizde de FETÖ’cülerin olduğunu ifade ediyor. Yani FETÖ’nün sızmadığı bir teşkilat, birim yok. Elazığ’da geçmiş dönemde cemaat yapılanmasının önünde gidenlere baktığımızda herkesin mazisi ortada. Bu nedenle herkes şapkasını çıkarıp, önüne koyup düşünmeli. 15 Temmuz’da o yapının yanında yer aldığı için pişmanlık duyduğunu söyleyenlerin aksine biz hiçbir zaman o yapının içinde olmadığımız için pişmanlık duymadık. Sayın Genel Başkanımız da asla onlarla yol yürümediği için her zaman dimdik durdu. Yani biz kandırılmadık ve pişmanlık duyacağımız bir süreçte yok” diye konuştu.
29 Nisan Cumartesi günü Elazığ Öğretmenevi’nde MHP Elazığ Merkez İlçe Teşkilatı’nın 11. Olağan Kongresi’nin yapılacağını belirterek tüm Elazığlıları beklediklerini sözlerine ekledi.