Av. Demirbağ: 'İnfaz rejiminin caydırıcılığı yok'

27 yaşındaki Polis Memuru Şeyda Yılmaz'ın, 26 suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti tarafından şehit edilmesi ülke gündeminde hukuk sisteminin yeniden tartışılmasına sebep oldu. 26 suç kaydı bulunan bir kişinin halkın içinde elini kolunu sallayarak gezmesi ülkemizdeki hukuk sisteminin tartışılmasına neden olurken, bu şahsın neden halkın içinde rahatça bir şekilde gezdiğini Av. Sedat Demirbağ'a sorduk.

Av. Demirbağ: 'İnfaz rejiminin caydırıcılığı yok'

27 yaşındaki Şeyda Yılmaz'ın, 26 suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti tarafından şehit edilmesi ülke gündemine bomba gibi düştü. Geçtiğimiz gün "motosiklet hırsızlığı" suçundan yakalanıp firar eden 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti'nin yakalanması için düzenlenen operasyonda; polise direnen şahıs, bir polis memurunun silahını alarak polislere ve çevreye ateş açtı. Saldırıda 27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz ve şüphelinin annesi yaralandı.

Hastaneye kaldırılan polis memuru Yılmaz, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. 26 tane suç kaydı bulunan birinin elini kolunu sallayarak dışarıda gezebilmesi sosyal medyada ve sokakta tepkilere neden oldu.

Bu olay üzerine akıllara gelen soruları sizler için Av. Sedat Demirbağ'a sorduk.

“SABIKA KAYDI İLE SUÇ KAYDI AYNI ŞEY DEĞİL”

Sabıka kaydı ve suç kaydı arasındaki farktan bahseden Av. Sedat Demirbağ, "Öncelikle birinin sabıka kaydı ile suç kaydı aynı şey değil. Suç kaydı; genellikle kolluk tarafından bilinen ve kişinin kaç ayrı suça karıştığına dair bir kayıt iken; halk arasında sabıka kaydı olarak bilinen adli sicil kaydı, kişinin işlediği suçlar sebebiyle kesinleşmiş cezalarının yer aldığı bir kayıttır. Yani birisinin aldığı hapis cezasının sabıka (adli sicil) kaydına işlenebilmesi için aldığı hapis cezasının istinaf ve temyiz kanun yolları dahil olmak üzere kesinleşmesi gerekmektedir" dedi.

Av. Demirbağ: 'İnfaz rejiminin caydırıcılığı yok'

CEZA DOSYALARI KESİNLEŞMEMİŞ OLABİLİR

19 yaşındaki Yunus Emre Geçit'nin 26 tane suç dosyasının bulunma ihtimalini düşük bulduğunu belirten Av. Demirbağ, şahsın serbest olmasının sebebinin henüz ceza dosyalarının kesinleşmediğini düşündüğünü söyledi.

Av. Demirbağ, "Ülkemizde yargılamaların çok uzun sürdüğü de düşünüldüğünde 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti’nin 26 tane sabıka (adli sicil) kaydı olması ihtimalini düşük buluyorum. Muhtemelen 26 adet ceza dosyası mevcuttur ve bunların bir kısmı da devam ediyordur. Dolayısıyla Yunus Emre Geçti’nin serbest olmasının sebebi, henüz ceza dosyalarının kesinleşmemiş olması olabilir. Ayrıca; kişinin ceza davası devam ederken tutuklanması veya serbest bırakılması da dosya içeriğine göre ve dosyada tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmamasına göre belirlenmektedir. Yunus Emre Geçti’nin devam eden dosyalarında mahkemeler tutuklama kararının hukuka uygun olmadığını düşünmüşler ki; kendisi serbest kalmıştır" şeklinde konuştu.

"YUNUS EMRE GEÇTİ'NİN SERBEST OLMASININ NEDENİ MEVCUT İNFAZ REJİMİMİZ OLABİLİR"

Cezai yaptırımların, şahısları topluma kazandırma ve ıslah etme yönünde olduğunu belirten Av. Sedat Demirbağ, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Son olarak; mevcut infaz yasalarımız ve infaz rejimimiz suçlunun ıslah edilerek tekrar topluma kazandırılmasını hedeflemektedir. Bunun bir sonucu olarak da mevcut infaz rejiminin caydırıcı etkisinin yüksek olduğundan söz edemeyiz. Yunus Emre Geçti’nin serbest olmasının bir diğer nedeni de mevcut infaz rejimimiz olabilir."

Av. Demirbağ: 'İnfaz rejiminin caydırıcılığı yok'

ANNESİ DE HUKUK SİSTEMİNDEN ŞİKÂYETÇİ

Olaya ilişkin konuşan Yunus Emre’nin annesi Pınar Geçti de hukuk sisteminden şikayetçi oldu ve şunları söyledi: "Anne baba çocuğunun o halde olmasını ister mi? Bak ben de yaralıyım. Bir kız çocuğum var. Onun peşindeyim. Allah rahmet eylesin. Benim canım yandı. Gerçekten polisimiz ölene kadar ben ölseydim. O silahı ben yeseydim. Ben kurşunlara gelseydim keşke. Ama şunu söyleyeyim. Yapacak bir şeyim varsa gelsinler. Twitterlarda, sosyal medyalarda, 'yok nasıl bir anne, nasıl bir babasınız'. Allah'ınızı seviyorsanız, devletime sesleniyorum, ben çocuğumun bu kadar kötü olmasını ister miyim? Ben bir anneyim, bir babayım. Yaralandım. Bunu gidin, söyleyin herkese. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? Niye devlet bunu götürmedi? Niye düne kadar elini kolunu salladı" ifadelerine yer verdi.

Av. Demirbağ: 'İnfaz rejiminin caydırıcılığı yok'

"DEVLETE O KADAR YALVARDIM"

Açıklamasının devamında "O kadar ben devlete yalvardım. O kadar karakollara gittim. O kadar her şeyi söyledim" diyen anne, "Bu çocuk madde bağımlısı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor. Bunların hepsini söyledim ben. Bunları hepsini söyledim ben. Yine ben çocuğumun yerini söyledim. Yine çocuğumun ben yerini söyledim, buldurdum. Çocuğunun kalkıp da polisimizi şehit etmesini hiçbir anne baba istemez. Ben gerçekten çok üzgünüm" şeklinde konuştu.