Asgari ücrete zam, yeni zamlar demek mi?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek için üçüncü kez bir araya geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda herhangi bir rakam konuşulmadı.
Bu gelişmenin ardından Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), 2025 yılında geçerli olacak asgari ücret için taleplerinin 29. 583 TL olduğunu açıkladı.
Türk-İş, bu rakamı açıklamakla birlikte; "Antidemokratik bir asgari ücret yapısı var. 12 Eylül'den kalan bir yapı. Bugüne kadar 3 toplantı yapıldı bir rakam bekledik. Biz öyle bir noktadayız ki 2024 yılı hepimiz için zor bir yıl oldu. Kamu işçisi asgari ücret seviyesinde ücret alıyorlar. Asgari ücret bundan 5 yıl önce belirleme ücretiydi şimdi geçim ücreti oldu. Ankara'da 150 bin kişinin katıldığı ankette sorunlarını dinlemiştik. Onlara söz verdik ve onlar üç toplantıda nasıl geçinemediklerini hükümete de işveren yetkililerine de birinci ağızdan anlattılar. Kira artışı, doğal gaz artışı, pazardaki artış, eğitimdeki artış ortada. Şu anda asgari ücret 11 bin lira düzeyine düştü.” değerlendirmesinde bulundu.
Asgari ücret konusunda kamuoyu haklı olarak genelde bu ücretle çalışan kesimlerin yaşam mücadelesini göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapıyor ve ücretlerin yüksek olması gerektiğini savunuyor.
Genel anlamda doğru ve haklı bir beklenti. Ama olayın bir de işveren boyutu var. Bugün birçok sektörde asgari ücretli eleman çalıştıran işverenler, olası yüksek bir artış sonrası ya ürünlerine ciddi bir zam yapmak zorunda kalacak ya da maddi yükü azaltmak amacıyla personel çıkarımı yapacak.
İki tarafı keskin bir bıçak gibi bu asgari ücret olayı. İşin en ironik tarafı ise bugünlerde hemen her yerde asgari ücretin 30 bin TL olmasını isteyen kesimlerin, bu gerçekleştiği takdirde tüm ürünlere yüzde yüz zam geleceği ve bundan en çok da kendisinin etkileneceğini düşünmeden bu tür konuşmalar yapması.
Hükümet, enflasyonu indirmek adına ciddi bir ekonomik politika uyguluyor ve bunun semeresi de az-çok piyasada gözüküyor. Mali disiplin ve enflasyonun daha da düşürülmesi adına atılan adımların popülist politikalarla berhava edilmesi en çok biz vatandaşa zarar. Hem biz demiyor muyduk “piyasaya zam yapılmasın lüzumu yok bizim maaşlara da zam yapılmasın” diye.
Bu yıl önemli bir yıl. Hem asgari ücret hem de ocak ayı memur ve emekli aylıklarında bu dengenin ve hassasiyetin gözetilmesi ile enflasyon gerçekten düşecekse, piyasadaki ürünlere zam yapılmayacaksa açıklanacak ücretlerin de bu ekonomik disipline uygun olmasında fayda var.
Biliyorum bazı okurlarımız “sen ne diyorsan arkadaş. Geçinebiliyor musun bu maaşla sen” diyeceklerdir. Haklıdırlar ve doğrudurlar. Lakin asgari ücret 30 bin olup piyasada her şeye zam gelecekse bunun ne anlamı ve bize ne katkısı olacak ki?
Demek istediğimiz şu ki enflasyonun dizginlenmesi ve aşağı çekilmesi için bir süre daha piyasaya olumsuz etki edecek formüllerden kaçınmak gerek…