Asgari ücret artışı enflasyonu nasıl etkiliyor?
Asgari ücret, çalışanların ekonomik yaşamlarını doğrudan etkilerken, piyasalardaki genel fiyat dengesi üzerinde de kritik bir rol oynuyor.
2025 yılı için asgari ücret görüşmeleri 10 Aralık’ta başlayacak. Hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşecek bu süreç, milyonlarca çalışan tarafından yakından takip ediliyor. Mevcut asgari ücret 17 bin 2 TL seviyesindeyken, yeni rakamların 25 bin ile 30 bin TL arasında şekillenebileceği belirtiliyor. Ancak hükümet yetkilileri, yüksek bir artışın enflasyonu artırma riski taşıdığı görüşünde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer siyasetçilerin sıkça gündeme getirdiği asgari ücret zammı, nisan ayından bu yana açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren çalışanlar için bir umut ışığı olarak görülüyor. Öte yandan ekonomistler, maaş zamlarının hem piyasalar hem de bireyler üzerindeki olası etkilerini değerlendiriyor.
1974-2004 yılları arasında asgari ücrete yıllık ortalama yüzde 55,65 oranında zam yapılırken, bu dönemdeki yıllık enflasyon ortalaması yüzde 54,13 olarak kaydedildi. Ancak 2005 sonrası dönemde zam oranları düşüş gösterdi. 2021-2024 yılları arasında ise asgari ücrette yıllık ortalama yüzde 67,98 oranında artış yapılırken, enflasyon oranı yüzde 51,78 seviyelerine ulaştı.
Bu veriler, asgari ücret artışlarının enflasyondaki yükselişi etkileyip etkilemediği sorusunu gündeme getiriyor. Uzmanlar, geçmiş veriler ışığında, yüksek enflasyon dönemlerinde asgari ücret artışlarının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tekin Akgeyik ve Yrd. Doç. Dr. Nilgün Çil Yavuz’un araştırmasına göre, asgari ücret artışlarının işsizlik üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği ifade ediliyor. Çalışma, uzun dönemde asgari ücret zammının işsizliği artırdığına dikkat çekiyor. Ancak bu etkinin milli gelirdeki artışla dengelenebileceği de belirtiliyor.
Bunun yanı sıra Prof. Dr. Utku Altınöz’ün çalışmasında, enflasyon ve reel asgari ücretin birbirine bağlı olduğu vurgulanıyor. Yüksek enflasyon dönemlerinde ücret artışlarının zorunlu hale geldiği ifade edilirken, ekonomik büyüme ve sendikalaşma oranlarının asgari ücretin yükselmesinde belirleyici faktörler olduğu kaydediliyor.
1996-2006 yıllarını kapsayan bir başka çalışmada, asgari ücretin enflasyonu artırdığı kadar, yüksek enflasyonun da asgari ücrette artışa neden olduğu belirtiliyor. Bu ilişki, ekonomistler tarafından “tavuk-yumurta” metaforuyla açıklanıyor. Özetle, her iki değişkenin birbirini etkilediği, ancak bu etkinin doğrudan ve kalıcı olmadığı ifade ediliyor.
Reel ücretler üzerindeki etkiler, yalnızca enflasyonla değil, ekonomik büyüme ve emek verimliliği gibi faktörlerle de şekilleniyor. Çalışmalar, ekonomik büyümenin iş piyasalarını canlandırarak daha yüksek ücret artışlarına kapı araladığını gösteriyor. Öte yandan sendikalaşmanın düşük olduğu ortamlarda ücretlerin baskı altında kaldığına, sendikalaşmanın artışıyla ise ücret eşitsizliğinin azaldığına dikkat çekiliyor.
Uzmanlar, asgari ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı ve geçici olduğunu, ancak ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için enflasyonla mücadelenin kritik önem taşıdığını belirtiyor. Bu bağlamda, hükümetin zam oranlarını belirlerken hem işçi haklarını hem de piyasa dengesini gözetmesi gerektiği ifade ediliyor.
2025 yılı asgari ücret rakamının, yalnızca çalışanlar için değil, ekonomik göstergeler üzerinde de geniş çaplı etkileri olması bekleniyor. Bu nedenle, asgari ücretin yalnızca bir maaş politikası değil, aynı zamanda ekonomik bir araç olarak görülmesi gerektiği vurgulanıyor.