ARTIK HIZLA ÜRETMELİYİZ
Yaklaşık iki yıllık süre içerisinde tabir yerindeyse öldük öldük dirildik
Yaklaşık iki yıllık süre içerisinde tabir yerindeyse öldük öldük dirildik. Önce 17-25 Aralık sürecini, sonra 15 Temmuz darbe girişimi sürecini atlatarak büyük badirelerden geçtik. Ufukta başka badireler var mı diye baktığımızda evet başka badireler var ve badireler hiç bitmeyecek gibi duruyor. Zira Ortadoğu’nun şekillenmesinde Türkiye olarak biz de varız kararlılığında olduğumuz sürece, bundan hoşlanmayacak olan küresel güçler yeni badireler üretmek isteyeceklerdir. O halde yeni badireleri asgari düzeyde atlatabilmemiz için güçlü bir ülke olmamız lazım.
Peki nasıl güçlü olacağız?
Ülkemizle ilgili kötü senaryoları nasıl kazasız belasız atlatacağız?
Bu sorulara acizane cevabımız şudur: Güçlü bir ekonomi ve güçlü ekonomiye bağlı güçlü bir savunma sanayi ile güçlü bir ordu. Esasen nasıl ki insan için her şeyin başı sağlık ise, bir ülke için de her şeyin başı ekonomidir. Her ne kadar şu sıralar ekonomimizde problem gözükmüyorsa da önümüzdeki dönemde ekonomi ciddi sıkıntılara girebilir. Hem dünya konjonktürü bakımından sıkıntıya girebilir, hem de küresel güçlerin ülkemizle ilgili girişimleri sonuçsuz kalınca daha bir hırslanarak ekonomimizi çökertmek için hamleler yapabilirler. Ki şu an bu durumun ayak sesleri gelmeye başladı bile. Amerika ve Avrupa ülkeleri gün geçmiyor ki ülkemize örtülü olarak ekonomik ambargo uygulamasınlar. Avusturya, İsviçre, Hollanda, Yunanistan, İspanya, İtalya, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin başbakanlarının açıklamalarını veya ülkemize turist gelmesin diye havaalanlarına, duvarlara yazılan yazıları hatırlarsınız.
Millet olarak ülkemize küresel güçlerin yaptıklarını unutmamalıyız. Unutmamalıyız da peki ne yapmalıyız? İşte burada yine acizane önerimiz şudur: Üretime yönelik bir ekonomimizin olması için gayret göstermeliyiz. Dışarıdan aldığımız, ekonomik terimle ifade edecek olursak ithal ettiğimiz ürünleri mümkün olduğunca artık kendimiz üretmeliyiz. Mesela uluslar arası markalar kadar olmasa da onlara yakın iyi bir cep telefonu üretmeliyiz. Üretmeliyiz ki şu ana kadar ödediğimiz yaklaşık elli milyar dolar ülkemizde kalsın. Mesela yine iyi bir araba üretmeliyiz ki şu ana kadar ödediğimiz yılda yaklaşık üç milyar dolar ülkemizde kalsın. Mesela iyi bir bilgisayar yazılımı üretmeliyiz ki bu sektörde ödediğimiz milyarlarca dolar ülkemizde kalsın.
“İyi hoş söylüyorsunuz da nasıl bunları üreteceğiz” dediğinizi duyar gibiyim. Öncelikle yıllarca kılık kıyafetle, saçla sakdigera, sekülerizmle mistisizmle uğraşan üniversiteler asli görevlerine dönerek bilim ve buna bağlı olarak yeni teknolojiler üretmeli. Yeni teknoloji demek araba demek, cep telefonu bilgisayar gibi elektronik eşya demek, kısaca üretim demek. Ekonomik olarak dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulmak demek.
Devlet bu üretime gerek bürokratik gerekse parasal katkı sağlamalı. Bizler de üretmediğimiz mdigerarı değil mümkün mertebe yerli üretimi tercih etmeliyiz. İyi ve kaliteli olduktan sonra adı falan marka cep telefonu ya da bilgisayar olmasın da yerli malı adı sanı duyulmamış bir marka olsun ne çıkar. Yani öncelikle şu çılgın cep telefonu ve bilgisayar tüketimine son vermeliyiz. Otomobil konusunda az da olsa yol alındığını daha önce yetkililer ifade etmişlerdi.
Neyse konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Demem o ki ülkemize milletimize yapılacak saldırılara karşı elbette kahramanca, ölümüne duracağız. Ancak, iyi bir ekonomiye de hızla sahip olmamız gerekir. Milletçe 15 Temmuzda dik durduğumuz gibi, kısa sürede dokuz milyar dolar bozdurup ekonomiyi ayakta tutmayı başardığımız gibi, yabancı ürünleri tercih etmeyi bırakıp bizler kaliteli üretmeli ve üretilen yerli ürünü tercih etmeliyiz. Ülkesi sıkıntıya girdiğinde banka önünde elindeki bir doları ( gerçi şu sıralar bir dolardan bahsetmek tehlikeli ama bizi zaten bilen biliyor) bozdurmak için sıra bekleyen Küçük bir Koreli çocuğun ya da bir Japon gencinin bilinci bizde de olmalı. Uzak Doğu ülkeleri nasıl başardılarsa pek ala biz de başarabilir ve kürsel güçlerin ekonomik salvolarına karşı güçlü bir ekonomik direniş gösterebiliriz vesselam.