Zamla Gelen Feryat

Başta akaryakıttaki ÖTV artışı olmak üzere tüm kalemlere gelen zamlara karşılık emeklilere verilen yüzde 25'lik maaş artışı değişik kesimlerden olduğu gibi seçimlerde Ak Parti'ye oy veren büyük bir kesimin de tepkisine yol açtı.

TAKİP ET

Ak Parti'ye oy vermeyenler bu zamlar üzerinden Ak Parti'ye ve oy verenlere yüklenirken, bu partiye oy verenlerin büyük bir kesimi de zamlarda kantarın topunun epeyce kaçırılmasından oldukça şekvacı durumdalar.

Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanlığına getirilmesi sürecinde umutlanan vatandaşlar, gelen zamlarla Nurettin Nebati'yi arar hale geldiklerini dile getirmekten çekinmiyorlar.

Zamlara tepki konusunda vatandaşlar yerden göğe haklılar. Akaryakıta bir gecede ve tek kalemde gelen 6 TL'lik zamdan sonra piyasada her bir ürüne ve hizmete anında yansıyacak zam, başta temizlik olmak üzere bazı ürünlerdeki KDV oran artışları da vatandaşı çileden çıkarmış durumda.

Ancak madalyonun bir başka yönü daha var. Ülkemiz 6 Şubatta iki büyük deprem yaşamış, 11 ilimizde ciddi can kayıpları yanında önemli yıkımlar oluşmuş. Devlet anında duruma vaziyet ederek tıpkı 24 Ocak 2020 Elazığ depreminde olduğu gibi yeni konutların yapımına başlamış ve yüzlerce ihale yaparak deprem mağdurlarının bir yıl içinde yeni konutlarına kavuşmaları için ciddi bir bütçe ayırmış.

Başta asgari ücret olmak üzere çalışanları enflasyona ezdirmemek amacıyla değişik oranlarda zam yapmış. Tüm bu giderler karşılığında bütçenin dolması için elbette ciddi bir mali disipline ihtiyaç duyulmuş. Tüm bu giderler arasında bütçeyi toparlayacak önlemler alınmadığı takdirde enflasyonun üçlü rakamlara çıkma ihtimalini düşünen Mehmet Şimşek, kemer sıkma ve devletin kasasına giren bazı vergilerde artış yapılmasını doğru ya da yanlış bir yöntem olarak görmüş ve adım atmış.

Bununla da yetinmeyen Mehmet Şimşek, tüm valiliklere titizlikle uygulanması şerhiyle tasarruf genelgesi göndermiş. Umulur ki valiler de en az Bakan gibi bu olayın üzerinde durur ve kamudaki israfların önüne geçilerek bütçeye katkı sağlanır.

Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde deprem konutlarından beş kuruş almayacağı vaadini düşünürsek, seçimi millet ittifakının kazanması halinde daha acı reçete uygulayacağını ıskalayan ideolojik gözlük takan bazı peşin hükümlülerin, sanki Kılıçdaroğlu gelseydi bu tür zamlar yaşanmayacak ve her şey süt liman olacakmış gibi bir yanılsama ve kendini kandırma psikolojisi içine düşmesi, siyasi rekabetten de öte sanki yenilgiye doymayan pehlivanın yeniden güreşmek istemesine benzer bir siyasi hazımsızlığın tezahürü gibi görülüyor.

Bu cümlelerle zamları savunduğumuz anlamı çıkmasın. Sorumlu yöneticiler, söz konusu ekonomi olunca günü kurtarmayı değil, yarınları ve genel ekonomik politikayı gözeterek karar alan yöneticilerdir. Ve yine sorumlu yöneticiler, vatandaştan gelecek tepkilere göre değil, ekonominin kurullarını işleterek karar alan ve bunu kararlı bir şekilde uygulayan yöneticilerdir.

Evet, bir süre sıkıntı çekeceğiz. Evet, bir süre kemer sıkma politikası uygulayacağız. Evet, bir süre zamların ruhumuzda oluşturduğu psikolojiyle baş etmek durumunda kalacağız ama bu sorunun çözümü için alınan radikal kararların da iyi niyetli alındığını unutmayacağız. Zira hiçbir iktidar kendi aleyhine oluşacak bir zammı kolay kolay yapmaz. Yapmak zorunda kalıyorsa da bu da geleceği daha iyi hale getirmek içindir.

Belki biraz kızıp öfke nöbetlerine gireceğiz ama sonunda ferahlık varsa, refah ve bolluk-bereket varsa buna katlanıp, acı da olsa bu reçeteyi bir süre içeceğiz.

Bakmadan Geçme