Yusuf Kaplan'ı Dinleyemedik
İlimizin en önemli ve faydalı kültür-sanat etkinliğinin Elazığ Belediyesi tarafından bu yıl 4. düzenlenen Kitap Fuarı olduğunu yaklaşık bir haftadan beri hem bugün olduğu gibi manşetlerden hem de köşelerden ifade etmeye çalışıyoruz.
Kitap Fuarı vesilesiyle on binlerce insanın hasret duyduğu kitaba vuslatı sağlayan Başkan Şerifoğulları'na her defasında teşekkür ediyor ve kendisini tebrik ediyoruz.
Elbette fuar büyük ve zahmetli bir organizasyon. Bu organizasyonu üstlenen arkadaşların da omzunda yük oldukça fazla.
Yayınevleri, yazarlar, onlara ayrılan stantlar, sosyal ve fiziki, ihtiyaçlar ve daha birçok konuyu sevk ve idare etmek çok kolay değil. Özellikle yazarlara ayrılan söyleşi ve imza salonlarının da iyi hesap edilmesi gerekiyor.
Bazı yazarlar daha az okur kitlesine hitap ettikleri için küçük salonları imza ve söyleşi için tahsis etmek yeterli olabiliyor. Ancak ülke çapında daha çok bilinen, tanınan ve okunan bir yazar için imza ve söyleşi salonu ayarlarken bu gerçeği de göz ardı etmemek gerek.
Sözü uzatmadan konuya gelelim. Yusuf Kaplan, bu ülkede hem yazarlığı hem aktivist yönü, hem fikir adamlığı ile geniş kitlelere hitap eden ve ciddi okur ve takipçi sayısı olan bir yazar.
Bizler de uzun zamandan beri takip ettiğimiz ve beğendiğimiz yazarı dinlemek amacıyla fuar merkezine gittik. Ancak gördük ki Yusuf Kaplan'a tahsis edilen salon çok küçük ve dar.
Yazarın okur potansiyeli ile örtüşmeyen bir salonda imza ve söyleşi düzelenince ister istemez birçok vatandaş salona giremeden bizim gibi geri dönmek zorunda kaldı.
Dememiz o ki fuar organizatörleri bu tür önemli, konuları ıskalamamalı. Salon tahsisle görevli eleman hangi yazara hangi salonu vereceğini kararlaştırırken, yazara olan ilgi ve teveccüh gibi önemli ayrıntıyı atlamamalı ve yazarın okur skalasına göre salon tahsis edilmeli.