YOKSULLUK VE YOLSUZLUK
2002'de yapılan genel seçim öncesinde AKP'nin bu millete verdiği bir söz vardı
2002'de yapılan genel seçim öncesinde AKP'nin bu millete verdiği bir söz vardı. 'Biz ÜÇ Y ile yani yasaklarla, yani yolsuzluklarla, yani yoksulluklarla mücadele edeceğiz denildi. Nüfusumuzun yarısından fazlası yoksul olan insanlarımız hemencecik bu vaatlere kanıverdi.
Karşılaştığımız yasaklar, yaşadığımız yolsuzluklar ve üzerimizdeki yoksulluklar kalkacak denildi ve koşa koşa sandığa gidildi ve AKP tek başına iktidara getirildi.
AKP'nin bir diğer vaadi bu ülke üzerinde kara bir bulut olarak gözüken dokunulmazlıkların kaldırılması vaadi idi.
Vatandaş buna da inandı.
Aradan bugünkü tarih itibariyle kocaman bir on dört yıl geçti.
Bu süre zarfında vatandaşın beklentisi olan '3 Y' den hiç birisine dokunulmadı. Bunlara ilaveten bir 'Fakir fukara garip gureba' sınıfı yaratıldı. Vatandaş bu söyleme de inandı. Herkes kendisini fakir fukara garip gureba görmeye başladı. Emeksiz, külfetsiz ekmeği elden suyu gölden dilenci kültürüne uygun bir yaşantı hayal etti. Oysaki kast edilen fakir fukara garip gureba gerçekten fakir ve fukara olan halkımız değildi. Büyük ihalelerden büyük pastalardan pay alma savaşında bulunan büyük müteahhitlerdi, holdinglerdi, eniştelerdi, yeğenlerdi, yiyenlerdi…
GELELİM 'ÜÇ Y' LERE
Peki bu iktidar döneminde ne oldu bu 'ÜÇ Y' lere?...
'ÜÇ Y'ler memlekette üç yiyenler türetti. Üç yiyenler türedikçe türedi dal saldı, budak saldı, dört bir yana nam saldı. Dış ülkelere kadar uzadıkça uzadı. Fenerler söndürüldü, duygular sömürüldü. Sömürenler semizleşirken insanlarımız süründürüldü.
Öyleyse söze YOKSULLUK(lar) dan başlayalım.
Bu ülke öyle bir hale getirildi ki insanlarımız her sene biraz daha fakirleşirken siyasilerimiz onların her sene biraz daha refaha erdiklerini söyleyerek gerçekleri gizler oldular. Bu gün insanlarımızın refah içerisinde olduklarını söylemek tümüyle memleketin gerçeklerine yüz çevirmek demektir. Çünkü böyle bir durum yoktur ben geçen yıl bu yıldan daha iyi idim. Gelecek yılda bu yılı aratacağından eminim. Lamba fitili ile ölçülen enflasyon bir gecede kğıt üzerinde yapılan milli hsıla hikyeleri asla gerçekleri yansıtmadı.
Çünkü! Hiçbir dönemde, hiçbir zaman bu ülkede bu kadar işyeri iflasa sürüklenmemiş kapısına kilit vurulmamıştır. Hiçbir dönemde köylü traktörünü satmamış kara sabana muhtaç bırakılmamıştır. Hiçbir dönemde icra daireleri bu kadar faal çalışmamıştır. Hiçbir dönemde üniversite mezunu bir gencin asgari ücretle dahi iş bulamadığı vaki olmamıştır. Hiçbir dönemde açlık bu kadar baş göstermemiştir.
İşte bunlar memleketin içinde bulunduğu gerçeklerdir.
***
Gelelim ikinci 'Y' ye, yani YOLSUZLUK (lara) yani yiyenlere….
Bu memlekette öyle yiyiciler türedi ki bu millet bir zamanlar yaka silkelediği Murat ve Yahya Demirel'leri bile arar duruma geldi. Ülkenin bütün nimetleri bir taraftan satılırken bir taraftan da yandaşlar ve taydaşlar tarafından yatlar, katlar, limanlar alındı. Parsel parsel arsalar, havada, karada, denizde yüzen araçlar alındı.
Ülkenin altın yumurtlayan her tesisi bir koli yumurta fiyatına satıldıkça satıldı. Buna rağmen iç ve dış borçlarımız beşe, ona katlandı. Zengin daha zengin olurken fakirin canı çıktı. Eskiden tam bağımsızlık olan idealimiz tam bağımlılıkla hüsrana uğradı. Bir adı da yolsuzluk olan bu üç 'Y' den biri olan YOLSUZLUK(lar) ülkeyi bir ahtapot gibi sardı. Eskiden bal tutan bir parmağını yalarken şimdilerde bal tutanlar parmağını yalar değil yutar oldu.
***
Gelelim 'Y' lerin sonuncusuna yani yasaklara.
Bu 'Y' den yani YASAKLAR (dan) bahsetmek yasakların en başında yer aldı. Bir oturumda, bir panelde, bir mitingde, köyde, kentte bir vatandaş ' işim yok, aşım yok, açım' diye feryat ettiğinde yaka paça dışarı atıldı. Atatürk'ün milletin efendisi diye adlandırdığı köylü milletin kölesi haline getirildi. Kimseler yoksulluktan, yolsuzluktan bahsedemez oldu. Bu ülkede yolsuzluktan, yoksulluktan bahsetmek, yolsuzluğu yapmak değil 'Yolsuzluk yapılıyor' demek yasaklandı. Bahsedenler yalancılıkla riyakrlıkla hainlikle suçlanıldı.
Bu dönemde hırsıza 'hırsız' haine 'hain' namussuza 'namussuz' demek suç sayıldı.
Sade bunlar la kalsa yine iyi idi ancak bunun sahasını o kadar genişlettiler ki bu ülkede neredeyse Ben Türk'üm demek, ben milliyetçiğim demek, ben Atatürkçüyüm demek, haine hain demek, bölücüye bölücü demekten daha suç sayıldı. Çeşitli suçlar altında suçlu, suçsuz onlarca vatan evladı tutuklandı.
Peki, ya 'ÜÇ Y' ciler ne yaptı?
Onlar Yiyici olarak memleket hizmetine devam ettiler...
Yediler, yedirttiler muradına erdiler. Bu 'ÜÇ Y' lere birde 'yalanın', 'Y' sini eklediler ki onu da bir başka zaman yazarız inşdigerah.
Karşılaştığımız yasaklar, yaşadığımız yolsuzluklar ve üzerimizdeki yoksulluklar kalkacak denildi ve koşa koşa sandığa gidildi ve AKP tek başına iktidara getirildi.
AKP'nin bir diğer vaadi bu ülke üzerinde kara bir bulut olarak gözüken dokunulmazlıkların kaldırılması vaadi idi.
Vatandaş buna da inandı.
Aradan bugünkü tarih itibariyle kocaman bir on dört yıl geçti.
Bu süre zarfında vatandaşın beklentisi olan '3 Y' den hiç birisine dokunulmadı. Bunlara ilaveten bir 'Fakir fukara garip gureba' sınıfı yaratıldı. Vatandaş bu söyleme de inandı. Herkes kendisini fakir fukara garip gureba görmeye başladı. Emeksiz, külfetsiz ekmeği elden suyu gölden dilenci kültürüne uygun bir yaşantı hayal etti. Oysaki kast edilen fakir fukara garip gureba gerçekten fakir ve fukara olan halkımız değildi. Büyük ihalelerden büyük pastalardan pay alma savaşında bulunan büyük müteahhitlerdi, holdinglerdi, eniştelerdi, yeğenlerdi, yiyenlerdi…
GELELİM 'ÜÇ Y' LERE
Peki bu iktidar döneminde ne oldu bu 'ÜÇ Y' lere?...
'ÜÇ Y'ler memlekette üç yiyenler türetti. Üç yiyenler türedikçe türedi dal saldı, budak saldı, dört bir yana nam saldı. Dış ülkelere kadar uzadıkça uzadı. Fenerler söndürüldü, duygular sömürüldü. Sömürenler semizleşirken insanlarımız süründürüldü.
Öyleyse söze YOKSULLUK(lar) dan başlayalım.
Bu ülke öyle bir hale getirildi ki insanlarımız her sene biraz daha fakirleşirken siyasilerimiz onların her sene biraz daha refaha erdiklerini söyleyerek gerçekleri gizler oldular. Bu gün insanlarımızın refah içerisinde olduklarını söylemek tümüyle memleketin gerçeklerine yüz çevirmek demektir. Çünkü böyle bir durum yoktur ben geçen yıl bu yıldan daha iyi idim. Gelecek yılda bu yılı aratacağından eminim. Lamba fitili ile ölçülen enflasyon bir gecede kğıt üzerinde yapılan milli hsıla hikyeleri asla gerçekleri yansıtmadı.
Çünkü! Hiçbir dönemde, hiçbir zaman bu ülkede bu kadar işyeri iflasa sürüklenmemiş kapısına kilit vurulmamıştır. Hiçbir dönemde köylü traktörünü satmamış kara sabana muhtaç bırakılmamıştır. Hiçbir dönemde icra daireleri bu kadar faal çalışmamıştır. Hiçbir dönemde üniversite mezunu bir gencin asgari ücretle dahi iş bulamadığı vaki olmamıştır. Hiçbir dönemde açlık bu kadar baş göstermemiştir.
İşte bunlar memleketin içinde bulunduğu gerçeklerdir.
***
Gelelim ikinci 'Y' ye, yani YOLSUZLUK (lara) yani yiyenlere….
Bu memlekette öyle yiyiciler türedi ki bu millet bir zamanlar yaka silkelediği Murat ve Yahya Demirel'leri bile arar duruma geldi. Ülkenin bütün nimetleri bir taraftan satılırken bir taraftan da yandaşlar ve taydaşlar tarafından yatlar, katlar, limanlar alındı. Parsel parsel arsalar, havada, karada, denizde yüzen araçlar alındı.
Ülkenin altın yumurtlayan her tesisi bir koli yumurta fiyatına satıldıkça satıldı. Buna rağmen iç ve dış borçlarımız beşe, ona katlandı. Zengin daha zengin olurken fakirin canı çıktı. Eskiden tam bağımsızlık olan idealimiz tam bağımlılıkla hüsrana uğradı. Bir adı da yolsuzluk olan bu üç 'Y' den biri olan YOLSUZLUK(lar) ülkeyi bir ahtapot gibi sardı. Eskiden bal tutan bir parmağını yalarken şimdilerde bal tutanlar parmağını yalar değil yutar oldu.
***
Gelelim 'Y' lerin sonuncusuna yani yasaklara.
Bu 'Y' den yani YASAKLAR (dan) bahsetmek yasakların en başında yer aldı. Bir oturumda, bir panelde, bir mitingde, köyde, kentte bir vatandaş ' işim yok, aşım yok, açım' diye feryat ettiğinde yaka paça dışarı atıldı. Atatürk'ün milletin efendisi diye adlandırdığı köylü milletin kölesi haline getirildi. Kimseler yoksulluktan, yolsuzluktan bahsedemez oldu. Bu ülkede yolsuzluktan, yoksulluktan bahsetmek, yolsuzluğu yapmak değil 'Yolsuzluk yapılıyor' demek yasaklandı. Bahsedenler yalancılıkla riyakrlıkla hainlikle suçlanıldı.
Bu dönemde hırsıza 'hırsız' haine 'hain' namussuza 'namussuz' demek suç sayıldı.
Sade bunlar la kalsa yine iyi idi ancak bunun sahasını o kadar genişlettiler ki bu ülkede neredeyse Ben Türk'üm demek, ben milliyetçiğim demek, ben Atatürkçüyüm demek, haine hain demek, bölücüye bölücü demekten daha suç sayıldı. Çeşitli suçlar altında suçlu, suçsuz onlarca vatan evladı tutuklandı.
Peki, ya 'ÜÇ Y' ciler ne yaptı?
Onlar Yiyici olarak memleket hizmetine devam ettiler...
Yediler, yedirttiler muradına erdiler. Bu 'ÜÇ Y' lere birde 'yalanın', 'Y' sini eklediler ki onu da bir başka zaman yazarız inşdigerah.