Yıldırım: 'Halkın tepkisini görmezden gelemeyiz'
Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, partilerinde devam eden kongre süreci, şehrin ve ülkenin sorunları ile bunlara olan çözüm önerilerini Hakimiyet'e özel açıklarken gündeme ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu.
Hakimiyet'in il başkanları ile gerçekleştirmiş olduğu röportaj serisi hız kesmeden devam ediyor. Konuğumuz bu kez Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım oldu. Başkan Yıldırım, kongre sürecine ilişkin detayları ilk kez Hakimiyet'e açıklarken, 2002 ruhuna dönüş söylemlerinin detaylarına da değindi. Yıldırım, seçmeni hiçbir zaman suçlu görmediklerini, 31 Mart tarihinde gerçekleştirilen seçimle verilen mesajı net olarak aldıklarını belirtti.
2002 RUHU AÇIKLAMASI HANGİ DETAYLARI İÇERİYOR?
Ak Parti'de devam eden kongre süreçleri ile ilgili bilgi veren Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, seçmenin mesajını net bir şekilde aldıklarını vurgulayarak: “Ak Parti derken 2001'de kurulmuş, 2002'den itibaren ülke idaresinde söz sahibi olmuş bir siyasi hareketten bahsediyoruz. Bugüne kadar 22 hatta 23 yıllık bir siyasi yürüyüşümüzde kendimizi sürekli güncelleyerek, yenileyerek, heyecanda azalmaları tekrar artırarak yolumuza devam ediyoruz. 2002 ruhundan bahsederken o günkü enerjik, heyecanla kurulmuş bu siyasi partinin ülkede, hatta dünyada ciddi bir hareket olarak yer almasının en önemli sebeplerinden birisi en başta liderimizin çizmiş olduğu yol haritasından hareket ederek, gerektiğinde değişerek, milletimize gözümüz kulağımız gibi bakarak yolumuza devam ediyoruz.”
“SİYASİ YOL KAZALARIMIZ OLABİLİYOR”
Zaman zaman bu dava hareketinde ufak tefek siyasi yol kazaları olduğunu ifade eden Başkan Yıldırım; “31 Mart seçimlerinde bunu gördük. Bu durumdan çıkardığımız dersler ve ev ödevlerimizle devam ediyoruz. Bizler hiçbir zaman söylediğimiz sözlerde çelişmedik. Bundan sonra da çelişmeyeceğiz. Sandıktan çıkan sonuçlar başımızın üstünde, kabulümüz. 31 Mart'ta bu sözün gereğini duruşumuzla yerine getirdik. Özellikle seçmenin bu konuda bize bir ikazı olduğunu fark ettik ve bu konuda eksiklerimizi İl Başkanı olarak ben, ekibimizle birlikte üzerimize düşen eksikler üzerine çalışarak elimizden geleni yaptık, yapıyoruz. Tabi bu seçimin genel sonuçları da var. Bu genel sonuçların değerlendirmesini de Genel Merkezimiz yapıyor. Dolayısıyla bizler; seçmenlerimizle, vatandaşlarımızla irtibatı kesmedik.” şeklinde konuştu.
“AK PARTİ'NİN OLMAZSA OLMAZLARI VAR”
Parti olarak hiçbir sorunu vatandaşta görmediklerini, seçmenin iradesine saygılı olduklarını belirterek: “Ak Parti olarak bizim birtakım olmazsa olmazımız var. Seçim sonuçlarının, suç olarak görülüp vatandaşa yüklenilmesinin doğru olmadığını, kendi sorumluluklarımızı görmeden vatandaşa bize neden oy verdin, ya da vermedin diyerek sorgulayamayız. Bizler her zaman seçmenin sandıktaki iradesine saygılı olmalıydık ve olduk. Bundan sonra da böyle olacağız. Biz kendi üzerimize düşeni yapmak zorundayız.” ifadelerine yer verdi.
3 BÜYÜK BELDE TAMAM
Elazığ'da 3 büyük beldede kongre sürecinin tamamlandığını belirten Yıldırım, il kongresiyle ilgili de şunları söyledi: “Geçtiğimiz hafta sonu 3 tane belde kongremizi yaptık. Ardından da ilçe kongrelerimizi yapacağız. 50 günlük bir süreçte ilçe kongrelerimizi de tamamladıktan sonra il kongresine geçeceğiz. Onun ardından da Nisan Ayındaki büyük kongreyi bekleyeceğiz. Sürecimiz bu şekilde ilerleyecek.”
TURİZMDEN YETERLİ PAYI ALAMADIK
Elazığ'ın turizm konusunda yeterli payı alamadığı konusunda bir özeleştiride bulunan Yıldırım, son çalışmaların umut verdiğini belirterek: “Sorunu en büyük olarak değil de fark ettiğimiz ve bizlere zaman zaman hatırlatılan birtakım sorunlar vardır. Bunları da sık sık gündeme almakla birlikte sorunları gidermek, şehri geliştirmek adına yapılması gereken çalışmalar vardır. Bunlardan bir tanesi Elazığ'ın turizm gelirinden yeterince pay alamaması. Bunun için yakın zamanda bir çalıştay yapıldı. Milletvekilimiz Sayın Mahmut Rıdvan Nazırlı'nın da bu çalıştay için ciddi katkıları mevcut. Vekilimize buradan teşekkür ediyorum. Diğer vekillerimizin de diğer çalıştay ve Elazığ'ın diğer sorunlarıyla alakalı ciddi çalışmaları, eğilimleri var. Bunu siyaseten söylemiyorum.” dedi.
VEKİLLERİMİZİN TEK GÜNDEMİ ELAZIĞ
Ak Parti Milletvekillerinin seçildikleri günden beri Elazığ'dan hiçbir şekilde ellerini çekmediklerini ifade eden Başkan Yıldırım; “Bazen kronikleşmiş sorunları bazen de yeni oluşan sorunların muhatabı oldular. Birlikte çözmek için hem yerelde hem de ulusal çapta hassasiyetle çalıştılar. Sadece turizm değil, bununla birlikte çözülmesi gereken farklı farklı konular var. Bu sorunları ve eksiklikleri gündemimize alarak şehri geliştirmek adına yaptığımız çalışmalar devam ediyor.” şeklinde konuştu.
YARISI BİZDEN VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Şehrin en önemli sorun ve beklentilerinden biri olan kentsel dönüşüm ve Yarısı Bizden Kampanyası ile ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Başkan Yıldırım'ın bu konudaki değerlendirmelerinden öne çıkan başlıklar ise şu şekilde:
“YETERİNCE MESAFE ALAMADIK”
“Geçtiğimiz haftalarda Kent Konseyi'nin girişimleriyle yapılan “yarısı bizden” kampanyasının Elazığ'da da uygulanmasına yönelik istişare toplantısına bizler de davet edildik. Yarısı bizden kampanyası şu anda İstanbul'da uygulanan bir kampanya. Ondan önce henüz vatandaşlarımızın ciddi anlamda rağbet etmediği, kredilerle desteklenmesi gereken Kentsel dönüşüm konusunda yeterince bir mesafe alabilmiş değiliz.”
“TOPLAM 37 BİN KONUT YAPILMASI GEREKİYOR”
“Tabii bu şehir de çok ciddi bir konut yenilenmesine gidildi. Bunun da göz ardı edilmemesi gerekir. Net bir şey söylüyorum. 2020 Elazığ depreminden sonra o günlerde tespit edilen, daha sonra artan ağır hasarlı hak sahiplerinin toplamı şu anda 25 bin civarı. Bu 25 bin küsur hak sahiplerinin konutları teslim edildi. Ardından 6 Şubat depremlerini yaşadık ve Elazığ'da büyük ölçüde etkilendi. O depremden de 13 bin civarında binamız ağır hasar aldı. Dolayısıyla 13 bin civarında konut yapılması konusu gündeme geldi. Totale baktığınızda Elazığ'da yaklaşık 37 bin yeni konut yapılması gerekiyor.”
“VATANDAŞLAR KONUTLARINDAN MEMNUN”
“Elazığ depreminde yapılan konutların yapımı esnasında birtakım sorunlar yaşandı. Vatandaşların haklı olarak serzenişte bulunduğu konulardı, o dönemde de açıklama yapmıştım. Bu dönemlik sorunlar süreç içerisinde kaybolacak ve konuşmayacağız. Bugün geldiğimiz noktada o sorunlar konuşulmuyor mesela. Konuşulmamasının nedeni de bence konut yenilenmesinin yapılması. Elazığ 6 Şubat'taki büyük depremden en az ölçüde etkilenen illerden birisi oldu. Bunda da 2020 depreminde yapılan konut yenilenmesinin büyük payı olduğunu, geçmişte yapılan eleştirilerin büyük kısmının çok erken yapılmış olduğunu, yapılan konutlara teslim edildikten sonra gidip baktığımızda vatandaşlarımızın her şeyden memnun olduğunu görüyoruz.
O dönemde insanlarımız deprem gibi büyük bir travma yaşadıkları için oldukça hassaslardı. Aceleleri vardı. Belki o süreçte birtakım eksiklikler olmuş olabilir ama sonuç olarak bugün o konutların çok kıymetli olduğunu ve 6 Şubat depremlerinden sonra Elazığ'ın büyük hasar almamasının nedeninin İktidarımızın bu konudaki üstün başarısı olduğunu görüyoruz.”
“VALİ HATİPOĞLU HER KONUYA HASSASİYETLE YAKLAŞIYOR”
Elazığ'ın doğa harikaları olan Saklıkapı ve Karaleylek Kanyonları hakkında da düşüncülerini paylaşan Başkan Yıldırım: “Şimdi bildiğiniz gibi yeni valimiz atandı. Kendisine de daha önceki valilerimize de çok teşekkür ediyorum. Yeni Valimiz Numan Hatipoğlu, şehrin sorunları, dinamikleri ve öncelikleri anlamında birtakım çalışmalar yapıyor. Kanyon konusunu ilk fırsatta bizler de kendisiyle paylaşacağız. Bu konuyla ilgili adımın atılması, bu adımın önündeki engellerin kaldırılması noktasında bizler siyaseten, Sayın Valimiz de yetkisi çerçevesinde elimizden geleni yapacağız. Sağ olsun kıymetli Valimiz her soruna, her soruya büyük bir hassasiyetle yaklaşıyor. Buradan kendisine teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
İŞSİZLİK SORUNU İÇİN DAHA ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞILABİLİR
Türkiye ve Elazığ'daki işsizlik sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım: “İşsizlik sadece Elazığ'ın değil, ülkemizin sorunu. Ayrıca sadece bugünün değil, geçmişten katlanarak gelen bir sorun. Ülkemiz şu anda ciddi bir süreçten geçiyor. Yakın zamanda yaşamış olduğumuz 11 ilimizi etkileyen büyük deprem ülke bütçesini çok ciddi boyutta etkiledi. İşsizlik sorunuyla alakalı şu ana kadar çözüm odaklı yaklaşımlar sergilenmedi, bunu görmemezlikten gelemez masanın altına süpüremeyiz.
Tabi işsizlik sorununun kısa vadede çözülmesi çok da mümkün değildir. Tarım alanlarının genişletilmesi, yeni yatırımların oluşması gerekiyor. Bununla birlikte işsizliğin azalacağına inanıyorum. Hazine ve Maliye Bakan'ımızın enflasyonun yılsonunda 40-42 bandına kadar geleceği, 2025 yılında daha aşağı rakamlara ineceğini ve 2026 yılında tek haneli rakamlara düşmesi yönündeki taviz vermeyen çalışmalarını görüyoruz. Bunların bir de vatandaşlarımıza yansımaları var. Özellikle emeklilerimiz enflasyon ve maaş konusunda ciddi sorun yaşıyorlar. Bu konuda henüz yeterince bir çalışmanın yapılmamış olması, yapılan diğer hizmetlerin önünü kapatmamalı, gölgelememeli.”
“NEFRET DİLİNİ KABUL ETMİYORUZ “
Başkan Yıldırım, açıklamalarını şu ifadelerle tamamladı: “Benim her zaman söylemeye çalıştığım bir şey var. Bunun da doğru bir siyaset yaklaşımı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle iktidar tarafından yapılan doğru ve güzel olan hizmetlere teşekkür edilmeli, memnuniyet ifade edilmeli. Teşekkür etmek sorunların söylenmesini engelleyecek bir davranış değil. Bilakis daha da teşvik edici bir yaklaşım.
Nefret dilini kullanmamamız gerekir. Sevgi dili ve mütevazılıktan hiçbir zaman vazgeçmeden siyaset arenasındaki yürüyüşümüzü bu hassasiyetler içerisinde sürdürmemiz gerekir.
Ak Partinin başarı hikâyesindeki en önemli nedenlerden bir tanesi liderdir, bir tanesi teşkilattır. Diğer biri de işte bu. Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz, mütevazi olmak, vatandaşı yok saymamak, ötekileştirmemek ve sevgi dilinin önde bulunması. İnanın biz bütün teşkilatlar olarak genel merkezimiz ve genel başkanımız da başta olmak üzere bu sevgi dilini hiçbir zaman elden bırakmamaya çalıştık. Zaman zaman bireysel hatalarımız olabilir, zaman zaman bireysel eksiklerimiz olabilir ama genel siyaset dilimizi etkileyecek kadar olmadı, olmayacak da.”