YEREL BASININ GÜÇLENMESİNİ HEDEFLİYORUZ
Elazığ'a üçüncü kez geldiğini ve her defasında Gakgoşların sıcak ilgi ve alakasıyla karşılaştığını belirten Canbey, kurumun yapısı ile ilgili açıklamalarda bulund
Elazığ'a üçüncü kez geldiğini ve her defasında Gakgoşların sıcak ilgi ve alakasıyla karşılaştığını belirten Canbey, kurumun yapısı ile ilgili açıklamalarda bulundu. 1961 yılında hizmet vermeye başlayan BİK'in geçmiş yıllara oranla daha aktif bir şekilde çalışmalarını yürüttüğünü söyleyen Canbey, şu anda şube sayılarının 41'e ulaştığını ve yakın zamanda BİK'in çalışmalarını kamuoyunun daha sık duyacağını ifade etti.
Özellikle yerel basın kuruluşlarının gelişip kalkınması adına KOSGEB ve İŞKUR'la çeşitli projeleri hayata geçirmeyi planladıklarını ve amaçlarının istihdamı öncelemek olduğunu vurgulayan Canbey, yerel basın ne kadar çok güçlenirse kamuoyunun gören gözü, işiten kulağı ve haykıran sesi olabileceğini belirtti.
Canbey, BİK olarak iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik kurs açtıklarını ve kursu başarıyla tamamlayanların şimdi gazetelerde çalışma imkânına kavuştuklarını aktardı.
Elazığ'da 2015 yılında gerçekleşen gazetelerin birleşmesi sürecinin oldukça başarılı bir şekilde tamamlandığını ve bununla iftihar ettiklerini söyleyen BİK Genel Müdür Yardımcısı Canbey, gazetelerin ekonomik gelirlerinin düzeldiğini, bunun da kalite standardını artırdığını ve şimdi rekabetin daha güzel bir şekilde gerçekleştiğini kaydetti.
- BİK, 50 yıllık bir kurum ancak, kamuoyu son yıllarda tanımaya başladı. Bunun nedeni nedir?
Basın İlan Kurumu (BİK) 1961 yılında kurulmuştur. 55 yıldır basın sektörünü destekleyen, düzenleyen ve denetleyen bir kurum olarak hizmet veriyoruz. Kurum ilk kurulduğunda 3 ilde şubemiz vardı. Daha sonra bu sayı önce 6'ya çıkıyor ve uzun yıllar bu şekilde devam ediyor. 2010 yılında toplam şube sayımız 12, ardından şube hamlelerimiz geliyor ve bugünkü sayımız olan 41 şubeye ulaşıyoruz.
Tabi bu bir açılım süreci. Kurumun kendi içerisinde yaptığı projeler, çalışmalar kurumun bilinirliliğini de artırmaya başladı. Özellikle son dönemde, benim görev yaptığım süre de dâhil olmak üzere kurumun bilinirliliğine yönelik birtakım projeler yapıyoruz. Sosyal medyayı, dergimizi kullanıyoruz. Sosyal projeler gerçekleştiriyoruz. Mesela 50 tane iletişim fakültesinden veya diğer fakültelerden 4. sınıf ve mezun işsiz arkadaşlarımıza eğitim verdik. Bu arkadaşlarımız bizden aldıkları eğitim ardından sertifikalarını aldılar ve büyük çoğunluğu gazetelerde çalışmaya başladı. Sertifika törenimize Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bey geldi. Bunlar bizim açımızdan değerli ve önemli. Dolayısıyla kurumumuzun bilinirliliğini de artırıyor. Önümüzdeki dönemde bu ve benzeri çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.
Biz kamu kurumu olarak içe kapalı bir kurum olmak istemiyoruz. Özel sektör mantığıyla, kendi alanını düzenleyen ve kendi alanında işini en iyi şekilde yapan bir kurum olmak istiyoruz. Yine aynı şekilde itibarını koruyan, saygınlığını artıran bir kurum olma gayretindeyiz. Bu yönde çalışmalar yapıyoruz. İnşdigerah önümüzdeki dönemde BİK'in adını daha çok duyacaksınız. Bugün Elazığ'da olmamızın sebebi, Elazığ'da BİK adına söz almamızın sebebi, böyle kıymetli bir heyetin huzurunda konuşmamızın, basınımızı anlatmamızın, BİK'i zikretmemizin ve kurumumuz hakkında bilgi vermemizin sebebi işte bu sizin sorduğunuz sorunun cevabı. Yani biz sadece Elazığ'da değil Türkiye genelinde basınla ilgili ne oluyorsa bu konularda harekete geçiyoruz ve orada olmaya çalışıyoruz ki kurumumuzun bilinirliliği artsın. Ankara ile ilişkilerimizi sıkı tutmaya çalışıyoruz. Geçen hafta Ankara'da önemli bir görüşme yaptık. Mesleki Yeterlilik Kurumu ile İŞKUR ile görüştük. Meslek standartlarına yönelik bir çalışma yapıyoruz. Mesela muhabir ne iş yapar, muhabirliğin standardı nedir? Editör, redaktör, yazı işlerinin standardı nedir, buna yönelik bir çalışma yapacağız. Eğitim süreçlerine dönük yapacağımız bu çalışmayı sertifikasyonla taçlandırıp, iyi gazetecilerin yetiştiği, aldığı sertifikanın, eğitimin işe yaradığı bir çalışmanın öncüsü olmak istiyoruz. Yani BİK, sorunlar ortaya çıkmadan hareket eden, kendi alanına dönük çözümler üreten bir kurum olmak için gayret ediyor.
- Peki yerel basın için BİK ne anlama geliyor?
Yerel basını çok önemsiyoruz. Yerel basın demek demokrasinin temsilcisi demek. Bulunduğu yerin sorunlarını dile getiren, bunu kamu otoritelerine ileten ve sorunların çözülmesine yardım eden rolü var. Aynı şekilde bulunduğu yerin sorunlarını ulusal basına, dolayısıyla ülkeyi yöneten otoritelere iletme gibi de bir sorumluluğu var. Bu nedenle yaptığı işi çok önemsiyoruz. Özellikle 15 Temmuz'da da yerel basının rolünü çok net şekilde gördük. Ülkenin her yerinde yerel basın kendi ülkesine, değerlerine, milletin iradesine sahip çıktı. Bunun için bizler yerel basının güçlenmesini ve ülkemizin her tarafında kendine yatırım yapmış, sayfa sayısını, nitelikli personel sayısını artırmış, içerik anlamında dolu dolu haberler yapabilen bir yerel basın olmasını arzu ediyoruz.
Tabi bunun satışlara yansımasını da istiyoruz. Hem okunan hem de toplumda etkisi artan bir gazete yapısını arzuluyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu yönde gayret göstereceğiz. Herkesin bilmesi lazım ki; BİK yerel basının yaşamasını, canlanmasını, güçlenmesini istiyor. Bir gazetenin kapanmasına üzülürüz. Zaman zaman mahsuplar, ilan düşmeleri oluyor ama bu maalesef meslektaşlarımızın görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Biz bu konuda son derece iyi niyetliyiz. Daha çok sorunları yapıcı bir şekilde ele alıyoruz. Yerel gazeteci arkadaşlarımızın da bu anlamda daha duyarlı olmalarını, işlerine daha fazla odaklanmalarını, basın özgürlüğüne daha fazla sahip çıkarak, kendi otokontrol yapısını daha da güçlendirerek bulunduğu yerin, bu ülkenin sesi olmasını istiyoruz. Bu anlamda da sizlere çok ciddi görevler düşüyor. Özellikle etik kısmına dikkat etmek gerekiyor. Yerel basınla ilgili bu anlamda şikâyetler alıyoruz. İnsanların özel hayatına dikkat edilmeli, şantaj haberciliğine gidilmemeli. Yerel basınımızın objektif, nesnel kriterlerle haber yapan bir yapıya bürünmesi lazım.
- Yeni mevzuat hakkında bilgi verir misiniz? Yerel basına ne getirecek?
Dediğim gibi biz yerel basının güçlenmesini istiyoruz. Bununla ilgili mevzuatımızı Türkçeleştirdik, daha anlaşılır bir dille yazdık. Bunun yanında yeni maddeler eklendi. Mesela icmal varakaları ayın 20'sine kadar yapılacaktı, bunu ayın 23'üne çektik. İçerikte çalışan kadronun ne iş yaptığına dönük ciddi denetlemeler olacak. Yani bizim kadroda gösterdiğimiz 7 kişilik, 14 kişilik, ulusal gazetelerde 36 kişilik kadronun mutlaka çalışan kişilerin karşılığı olduğunu görmek istiyoruz. Haberlerin Türkçe olması gerekiyor. Bunun yanında terör konusunda çok hassas bir maddemiz var. Terörü destekleyici, övücü yayınlar olduğu takdirde bu savcılık kovuşturması ve ardından mahkeme sürecine taşındığında birtakım müeyyideler uygulanacak. Yine dijitdigereşme ile birlikte internet ortamında içerik üretimi bizim istediğimiz şekilde olursa ve internet bizim istediğimiz şekilde güncellenirse ciddi kolaylıklar getiriyoruz, 1/6 oranında ek gösterge veriyoruz. Bu da gazetelere ciddi bir katkı olarak yansıyacaktır diye düşünüyoruz. Yani biz aslında bu düzenlemeleri yaparken emin olun az önce de söylediğim gibi iyi niyetli bir şekilde, gazetelerin lehine olabilecek düzenlemeleri yapmaya gayret ettik. Yeni yönetmelik önümüzdeki dönemde uygulanacak. İnşdigerah ülkemiz ve basınımız için hayırlı sonuçlar getirecektir.
- Yıkıcı, bölücü yayın yapanların ilanları kesilecek mi?
Aslında kesilecek demeyelim. Bu konu yanlış anlaşılıyor. Bu, basında da bir takım eleştirilere konu oldu. Biz burada direkt harekete geçmiyoruz. Önce savcılık kovuşturma yapıyor, ardından iddianameyle mahkeme süreci başlıyor. İddianamenin kabulüyle birlikte yargılanan şahsın asgari fikir işçisi kadrosundan çıkarılmasına ilişkin tebliği müteakiben 5 gün içinde listeden çıkarılmasını istiyoruz. Eğer çıkarılmazsa ondan sonra kurum olarak ilan konusunda mahsup işlemlerine, ilan düşmesi konusuna gidebiliyoruz. Yani bu bizim direkt, re'sen harekete geçip yaptığımız bir şey değil. Mutlaka mahkeme tarafından dava açılması önemli. Aslında mahkeme süreçlerine yansımış bir konu üzerine harekete geçiyoruz. Bunu anlamakta zorlanıyorlar ve bilinçli bir şekilde BİK'i karalamaya çalışıyorlar. Böyle bir şey yok. Dünyanın hiçbir yerinde basın özgürlüğü sınırsız değildir. Ben bunu bir gazeteci olarak söylüyorum. Bugün Amerika'da basına fikri destek vermek bile yasaktır. Avrupa'da terörle ilgili övücü yayınlar yapmak yasaktır. Buna IRA ve ETA örneği var ve herkes tarafından biliniyor. Sonuçta biz bu ülkede yaşayan ve ülkemizi seven insanlarız. Ülkemizin huzur ve güvenliğini, vatandaşın olduğu kadar basınımızın da arzu ettiği bir şey olduğunu düşünüyorum. O yüzden de terör konusunda Margaret Thatcher'in bir sözü var: ‘Propaganda, terörün oksijenidir' diyor. Yani biz terörün oksijeni olmamalıyız. Bu nedenle ne yapıp, edip bu anlamda daha dikkatli yayınlar yapmamız lazım.
- BİK'in yerel basına yönelik projeleri var mı?
Özellikle istihdam konusunda çalışmalarımız var. Önümüzdeki dönemde bunu tüm Anadolu'ya yaygınlaştırma gibi bir durum olabilir. Yine KOSGEB ve İŞKUR'la bir takım işbirliğine giriyoruz. Kalkınma Ajansı'yla işbirliği düşünüyoruz. Kalkınma Ajansı'na verdiğimiz bir proje kabul edilmedi ama en azından proje vermeye başladık. Basının gelişmesi ve kalkınması adına, işletme gibi kâr edebilen, çalıştırdığı insanların maaşını ödeyebilen, süreklilik sağlayabilen kurumlar olmasını arzu ediyoruz. Bu anlamda hem KOSGEB'in hem de İŞKUR'un ciddi destekleri var. Bizim önemli projelerimiz oldu, önümüzdeki dönemlerde olmaya da devam edecek.
- Yeni medya ve dijital medya dönemine BİK ne kadar entegrasyon sağladı?
Bizim en iyi çalıştığımız konulardan bir tanesi bu. “ilan.gov.tr” diye bir sitemiz var. Gazeteye gelen ilanlar aynı zamanda bu siteden yayınlanıyor. İlanların büyük çoğunluğu İLANBİS üzerinden giriliyor. Yani artık internet üzerinden ilanları alıyoruz. Önceden zarflarla gönderilirdi, artık dijital mecralardan alıyoruz. Misal Hâkimiyet Gazetesi'ne ilan verdiğimizde bu aynı zamanda internet sitesinde de yayınlanıyor. Burada şunu yapmaya çalışıyoruz. Dijitdigereşmenin çağımızın bir gereği olduğunu ve bizim de zamanın ruhu dediğimiz bu ruha uymamız gerektiğini, önümüzdeki dönemde dijital alanda yapılacak çalışmalara daha fazla katkı vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Eğer medya dijitdigereşmeye doğru gidecekse bizim bundan geri durmamız düşünülemez. Şu anda BİK kendi süreçleri içerisinde, bir devlet kurumu olarak sistemlerin hemen hemen tamamını şu anda dijital olarak kullanıyor. Dijitale dair ne varsa kurum olarak kullanmaya çalışıyoruz.
- Dijital medya dönüşümünde yerel basının hakları nasıl korunacak?
Kimsenin hakkını gasp etmek gibi bir niyetimiz yok. Bununla ilgili bir takım düzenlemeler yapılacak. Altyapısı çok eksik bir durum. Eğer internet sitelerine ilan verilecekse önümüzdeki dönemde öncelikle altyapısının çalışılması lazım. Bununla ilgili bir çalıştay planlamıştık. Maalesef 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ertelendi. Bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde belki bir çalıştayla bunun yol haritasının nasıl olacağını masaya yatıracağız.
- Konuşmanızın başında kısaca değindiniz ancak bunu biraz daha açarsak 15 Temmuz darbe girişiminde yerel basının duruşunu nasıl değerlendireceksiniz?
Aslında sadece yerel basın değil, yerel ve ulusal basınıyla medya olarak, millet olarak çok önemli bir sınav verdik ve bu sınavı başarıyla geçtik. Yerel medyada çok onurlu bir şekilde millet iradesine sahip çıkarak, milletin arzu ettiği şekilde haberler ve yayınlar yaptı. Bu bizim için çok gurur verici. Biz bunu yerel medyada da ulusal medyada da gördük. Medya gerçekten uzun bir aradan sonra çok önemli bir sınavı başarıyla geçti ve milletin kalbinde önemli bir yer edindi. Bu hiçbir zaman unutulmayacak. Bugün basınla alakalı katıldığımız sempozyumda konuşmacıların tamamı medyaya teşekkür etti. Bundan sonra da bu konuşulacak, belki araştırılıp, incelenecek ve medyanın bu duruşu masaya yatırılacak. Bunu şahsım adına çok pozitif görüyorum. Milletin iradesiyle, demokrasiyle yönetiliyorsak hepimizin demokrasiye sahip çıkması lazım. Hele hele çağımızın en önemli araçlarından biri olan medyanın buna daha fazla sahip çıkması lazım. Bu anlamda meslektaşlarıma gösterdiği duyarlılıktan ötürü teşekkür ediyorum ve bu duyarlılığın önümüzdeki dönemde de devam etmesini arzu ediyoruz.
- 1 Aralık 2015 tarihi itibariyle Elazığ'da yayın yapan yerel gazeteler birleşti. Bu tarihten sonrasını nasıl değerlendireceksiniz? Yerel basını nasıl buluyorsunuz?
Özelde çok fazla takip etme imkânım olmadı. Ama Elazığ'da 4 tane gazete var ve her yerde söylüyoruz burada çok başarılı bir birleşme gerçekleştirildi. Gazetelerin ekonomik yapısında bir düzelme oldu, bu da doğal olarak yayınlara ve baskı kalitesine yansıdı. Elazığ'ı bugün Türkiye genelinde örnek olabilecek bir yapıya kavuşmuş olarak görüyoruz. Bir rekabet de oluşmuş. Önümüzdeki dönemde daha kaliteli, daha fazla haber yapan, halkta etkisi daha yüksek bir Elazığ basını olacağını ümit ediyoruz.
- Yoğun programınızın arasında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Gakgoşlar şehrine selam söylüyoruz. Benim Elazığ'a üçüncü gelişim. Her geldiğimde insanların çok samimi ve iyi niyetli yaklaşımda görüyorum. Elazığ'da olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Elazığ'ı Allah özene bezene yaratmış. Anadolu'nun güzel şehirlerinden birisi. Her geldiğimizde farklı, gelişen bir Elazığ ile karşılaşıyoruz. İnşdigerah Elazığ'a daha sık gelir ve Elazığlılarla daha sık görüşürüz.
Özellikle yerel basın kuruluşlarının gelişip kalkınması adına KOSGEB ve İŞKUR'la çeşitli projeleri hayata geçirmeyi planladıklarını ve amaçlarının istihdamı öncelemek olduğunu vurgulayan Canbey, yerel basın ne kadar çok güçlenirse kamuoyunun gören gözü, işiten kulağı ve haykıran sesi olabileceğini belirtti.
Canbey, BİK olarak iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik kurs açtıklarını ve kursu başarıyla tamamlayanların şimdi gazetelerde çalışma imkânına kavuştuklarını aktardı.
Elazığ'da 2015 yılında gerçekleşen gazetelerin birleşmesi sürecinin oldukça başarılı bir şekilde tamamlandığını ve bununla iftihar ettiklerini söyleyen BİK Genel Müdür Yardımcısı Canbey, gazetelerin ekonomik gelirlerinin düzeldiğini, bunun da kalite standardını artırdığını ve şimdi rekabetin daha güzel bir şekilde gerçekleştiğini kaydetti.
- BİK, 50 yıllık bir kurum ancak, kamuoyu son yıllarda tanımaya başladı. Bunun nedeni nedir?
Basın İlan Kurumu (BİK) 1961 yılında kurulmuştur. 55 yıldır basın sektörünü destekleyen, düzenleyen ve denetleyen bir kurum olarak hizmet veriyoruz. Kurum ilk kurulduğunda 3 ilde şubemiz vardı. Daha sonra bu sayı önce 6'ya çıkıyor ve uzun yıllar bu şekilde devam ediyor. 2010 yılında toplam şube sayımız 12, ardından şube hamlelerimiz geliyor ve bugünkü sayımız olan 41 şubeye ulaşıyoruz.
Tabi bu bir açılım süreci. Kurumun kendi içerisinde yaptığı projeler, çalışmalar kurumun bilinirliliğini de artırmaya başladı. Özellikle son dönemde, benim görev yaptığım süre de dâhil olmak üzere kurumun bilinirliliğine yönelik birtakım projeler yapıyoruz. Sosyal medyayı, dergimizi kullanıyoruz. Sosyal projeler gerçekleştiriyoruz. Mesela 50 tane iletişim fakültesinden veya diğer fakültelerden 4. sınıf ve mezun işsiz arkadaşlarımıza eğitim verdik. Bu arkadaşlarımız bizden aldıkları eğitim ardından sertifikalarını aldılar ve büyük çoğunluğu gazetelerde çalışmaya başladı. Sertifika törenimize Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bey geldi. Bunlar bizim açımızdan değerli ve önemli. Dolayısıyla kurumumuzun bilinirliliğini de artırıyor. Önümüzdeki dönemde bu ve benzeri çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.
Biz kamu kurumu olarak içe kapalı bir kurum olmak istemiyoruz. Özel sektör mantığıyla, kendi alanını düzenleyen ve kendi alanında işini en iyi şekilde yapan bir kurum olmak istiyoruz. Yine aynı şekilde itibarını koruyan, saygınlığını artıran bir kurum olma gayretindeyiz. Bu yönde çalışmalar yapıyoruz. İnşdigerah önümüzdeki dönemde BİK'in adını daha çok duyacaksınız. Bugün Elazığ'da olmamızın sebebi, Elazığ'da BİK adına söz almamızın sebebi, böyle kıymetli bir heyetin huzurunda konuşmamızın, basınımızı anlatmamızın, BİK'i zikretmemizin ve kurumumuz hakkında bilgi vermemizin sebebi işte bu sizin sorduğunuz sorunun cevabı. Yani biz sadece Elazığ'da değil Türkiye genelinde basınla ilgili ne oluyorsa bu konularda harekete geçiyoruz ve orada olmaya çalışıyoruz ki kurumumuzun bilinirliliği artsın. Ankara ile ilişkilerimizi sıkı tutmaya çalışıyoruz. Geçen hafta Ankara'da önemli bir görüşme yaptık. Mesleki Yeterlilik Kurumu ile İŞKUR ile görüştük. Meslek standartlarına yönelik bir çalışma yapıyoruz. Mesela muhabir ne iş yapar, muhabirliğin standardı nedir? Editör, redaktör, yazı işlerinin standardı nedir, buna yönelik bir çalışma yapacağız. Eğitim süreçlerine dönük yapacağımız bu çalışmayı sertifikasyonla taçlandırıp, iyi gazetecilerin yetiştiği, aldığı sertifikanın, eğitimin işe yaradığı bir çalışmanın öncüsü olmak istiyoruz. Yani BİK, sorunlar ortaya çıkmadan hareket eden, kendi alanına dönük çözümler üreten bir kurum olmak için gayret ediyor.
- Peki yerel basın için BİK ne anlama geliyor?
Yerel basını çok önemsiyoruz. Yerel basın demek demokrasinin temsilcisi demek. Bulunduğu yerin sorunlarını dile getiren, bunu kamu otoritelerine ileten ve sorunların çözülmesine yardım eden rolü var. Aynı şekilde bulunduğu yerin sorunlarını ulusal basına, dolayısıyla ülkeyi yöneten otoritelere iletme gibi de bir sorumluluğu var. Bu nedenle yaptığı işi çok önemsiyoruz. Özellikle 15 Temmuz'da da yerel basının rolünü çok net şekilde gördük. Ülkenin her yerinde yerel basın kendi ülkesine, değerlerine, milletin iradesine sahip çıktı. Bunun için bizler yerel basının güçlenmesini ve ülkemizin her tarafında kendine yatırım yapmış, sayfa sayısını, nitelikli personel sayısını artırmış, içerik anlamında dolu dolu haberler yapabilen bir yerel basın olmasını arzu ediyoruz.
Tabi bunun satışlara yansımasını da istiyoruz. Hem okunan hem de toplumda etkisi artan bir gazete yapısını arzuluyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu yönde gayret göstereceğiz. Herkesin bilmesi lazım ki; BİK yerel basının yaşamasını, canlanmasını, güçlenmesini istiyor. Bir gazetenin kapanmasına üzülürüz. Zaman zaman mahsuplar, ilan düşmeleri oluyor ama bu maalesef meslektaşlarımızın görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Biz bu konuda son derece iyi niyetliyiz. Daha çok sorunları yapıcı bir şekilde ele alıyoruz. Yerel gazeteci arkadaşlarımızın da bu anlamda daha duyarlı olmalarını, işlerine daha fazla odaklanmalarını, basın özgürlüğüne daha fazla sahip çıkarak, kendi otokontrol yapısını daha da güçlendirerek bulunduğu yerin, bu ülkenin sesi olmasını istiyoruz. Bu anlamda da sizlere çok ciddi görevler düşüyor. Özellikle etik kısmına dikkat etmek gerekiyor. Yerel basınla ilgili bu anlamda şikâyetler alıyoruz. İnsanların özel hayatına dikkat edilmeli, şantaj haberciliğine gidilmemeli. Yerel basınımızın objektif, nesnel kriterlerle haber yapan bir yapıya bürünmesi lazım.
- Yeni mevzuat hakkında bilgi verir misiniz? Yerel basına ne getirecek?
Dediğim gibi biz yerel basının güçlenmesini istiyoruz. Bununla ilgili mevzuatımızı Türkçeleştirdik, daha anlaşılır bir dille yazdık. Bunun yanında yeni maddeler eklendi. Mesela icmal varakaları ayın 20'sine kadar yapılacaktı, bunu ayın 23'üne çektik. İçerikte çalışan kadronun ne iş yaptığına dönük ciddi denetlemeler olacak. Yani bizim kadroda gösterdiğimiz 7 kişilik, 14 kişilik, ulusal gazetelerde 36 kişilik kadronun mutlaka çalışan kişilerin karşılığı olduğunu görmek istiyoruz. Haberlerin Türkçe olması gerekiyor. Bunun yanında terör konusunda çok hassas bir maddemiz var. Terörü destekleyici, övücü yayınlar olduğu takdirde bu savcılık kovuşturması ve ardından mahkeme sürecine taşındığında birtakım müeyyideler uygulanacak. Yine dijitdigereşme ile birlikte internet ortamında içerik üretimi bizim istediğimiz şekilde olursa ve internet bizim istediğimiz şekilde güncellenirse ciddi kolaylıklar getiriyoruz, 1/6 oranında ek gösterge veriyoruz. Bu da gazetelere ciddi bir katkı olarak yansıyacaktır diye düşünüyoruz. Yani biz aslında bu düzenlemeleri yaparken emin olun az önce de söylediğim gibi iyi niyetli bir şekilde, gazetelerin lehine olabilecek düzenlemeleri yapmaya gayret ettik. Yeni yönetmelik önümüzdeki dönemde uygulanacak. İnşdigerah ülkemiz ve basınımız için hayırlı sonuçlar getirecektir.
- Yıkıcı, bölücü yayın yapanların ilanları kesilecek mi?
Aslında kesilecek demeyelim. Bu konu yanlış anlaşılıyor. Bu, basında da bir takım eleştirilere konu oldu. Biz burada direkt harekete geçmiyoruz. Önce savcılık kovuşturma yapıyor, ardından iddianameyle mahkeme süreci başlıyor. İddianamenin kabulüyle birlikte yargılanan şahsın asgari fikir işçisi kadrosundan çıkarılmasına ilişkin tebliği müteakiben 5 gün içinde listeden çıkarılmasını istiyoruz. Eğer çıkarılmazsa ondan sonra kurum olarak ilan konusunda mahsup işlemlerine, ilan düşmesi konusuna gidebiliyoruz. Yani bu bizim direkt, re'sen harekete geçip yaptığımız bir şey değil. Mutlaka mahkeme tarafından dava açılması önemli. Aslında mahkeme süreçlerine yansımış bir konu üzerine harekete geçiyoruz. Bunu anlamakta zorlanıyorlar ve bilinçli bir şekilde BİK'i karalamaya çalışıyorlar. Böyle bir şey yok. Dünyanın hiçbir yerinde basın özgürlüğü sınırsız değildir. Ben bunu bir gazeteci olarak söylüyorum. Bugün Amerika'da basına fikri destek vermek bile yasaktır. Avrupa'da terörle ilgili övücü yayınlar yapmak yasaktır. Buna IRA ve ETA örneği var ve herkes tarafından biliniyor. Sonuçta biz bu ülkede yaşayan ve ülkemizi seven insanlarız. Ülkemizin huzur ve güvenliğini, vatandaşın olduğu kadar basınımızın da arzu ettiği bir şey olduğunu düşünüyorum. O yüzden de terör konusunda Margaret Thatcher'in bir sözü var: ‘Propaganda, terörün oksijenidir' diyor. Yani biz terörün oksijeni olmamalıyız. Bu nedenle ne yapıp, edip bu anlamda daha dikkatli yayınlar yapmamız lazım.
- BİK'in yerel basına yönelik projeleri var mı?
Özellikle istihdam konusunda çalışmalarımız var. Önümüzdeki dönemde bunu tüm Anadolu'ya yaygınlaştırma gibi bir durum olabilir. Yine KOSGEB ve İŞKUR'la bir takım işbirliğine giriyoruz. Kalkınma Ajansı'yla işbirliği düşünüyoruz. Kalkınma Ajansı'na verdiğimiz bir proje kabul edilmedi ama en azından proje vermeye başladık. Basının gelişmesi ve kalkınması adına, işletme gibi kâr edebilen, çalıştırdığı insanların maaşını ödeyebilen, süreklilik sağlayabilen kurumlar olmasını arzu ediyoruz. Bu anlamda hem KOSGEB'in hem de İŞKUR'un ciddi destekleri var. Bizim önemli projelerimiz oldu, önümüzdeki dönemlerde olmaya da devam edecek.
- Yeni medya ve dijital medya dönemine BİK ne kadar entegrasyon sağladı?
Bizim en iyi çalıştığımız konulardan bir tanesi bu. “ilan.gov.tr” diye bir sitemiz var. Gazeteye gelen ilanlar aynı zamanda bu siteden yayınlanıyor. İlanların büyük çoğunluğu İLANBİS üzerinden giriliyor. Yani artık internet üzerinden ilanları alıyoruz. Önceden zarflarla gönderilirdi, artık dijital mecralardan alıyoruz. Misal Hâkimiyet Gazetesi'ne ilan verdiğimizde bu aynı zamanda internet sitesinde de yayınlanıyor. Burada şunu yapmaya çalışıyoruz. Dijitdigereşmenin çağımızın bir gereği olduğunu ve bizim de zamanın ruhu dediğimiz bu ruha uymamız gerektiğini, önümüzdeki dönemde dijital alanda yapılacak çalışmalara daha fazla katkı vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Eğer medya dijitdigereşmeye doğru gidecekse bizim bundan geri durmamız düşünülemez. Şu anda BİK kendi süreçleri içerisinde, bir devlet kurumu olarak sistemlerin hemen hemen tamamını şu anda dijital olarak kullanıyor. Dijitale dair ne varsa kurum olarak kullanmaya çalışıyoruz.
- Dijital medya dönüşümünde yerel basının hakları nasıl korunacak?
Kimsenin hakkını gasp etmek gibi bir niyetimiz yok. Bununla ilgili bir takım düzenlemeler yapılacak. Altyapısı çok eksik bir durum. Eğer internet sitelerine ilan verilecekse önümüzdeki dönemde öncelikle altyapısının çalışılması lazım. Bununla ilgili bir çalıştay planlamıştık. Maalesef 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ertelendi. Bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde belki bir çalıştayla bunun yol haritasının nasıl olacağını masaya yatıracağız.
- Konuşmanızın başında kısaca değindiniz ancak bunu biraz daha açarsak 15 Temmuz darbe girişiminde yerel basının duruşunu nasıl değerlendireceksiniz?
Aslında sadece yerel basın değil, yerel ve ulusal basınıyla medya olarak, millet olarak çok önemli bir sınav verdik ve bu sınavı başarıyla geçtik. Yerel medyada çok onurlu bir şekilde millet iradesine sahip çıkarak, milletin arzu ettiği şekilde haberler ve yayınlar yaptı. Bu bizim için çok gurur verici. Biz bunu yerel medyada da ulusal medyada da gördük. Medya gerçekten uzun bir aradan sonra çok önemli bir sınavı başarıyla geçti ve milletin kalbinde önemli bir yer edindi. Bu hiçbir zaman unutulmayacak. Bugün basınla alakalı katıldığımız sempozyumda konuşmacıların tamamı medyaya teşekkür etti. Bundan sonra da bu konuşulacak, belki araştırılıp, incelenecek ve medyanın bu duruşu masaya yatırılacak. Bunu şahsım adına çok pozitif görüyorum. Milletin iradesiyle, demokrasiyle yönetiliyorsak hepimizin demokrasiye sahip çıkması lazım. Hele hele çağımızın en önemli araçlarından biri olan medyanın buna daha fazla sahip çıkması lazım. Bu anlamda meslektaşlarıma gösterdiği duyarlılıktan ötürü teşekkür ediyorum ve bu duyarlılığın önümüzdeki dönemde de devam etmesini arzu ediyoruz.
- 1 Aralık 2015 tarihi itibariyle Elazığ'da yayın yapan yerel gazeteler birleşti. Bu tarihten sonrasını nasıl değerlendireceksiniz? Yerel basını nasıl buluyorsunuz?
Özelde çok fazla takip etme imkânım olmadı. Ama Elazığ'da 4 tane gazete var ve her yerde söylüyoruz burada çok başarılı bir birleşme gerçekleştirildi. Gazetelerin ekonomik yapısında bir düzelme oldu, bu da doğal olarak yayınlara ve baskı kalitesine yansıdı. Elazığ'ı bugün Türkiye genelinde örnek olabilecek bir yapıya kavuşmuş olarak görüyoruz. Bir rekabet de oluşmuş. Önümüzdeki dönemde daha kaliteli, daha fazla haber yapan, halkta etkisi daha yüksek bir Elazığ basını olacağını ümit ediyoruz.
- Yoğun programınızın arasında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Gakgoşlar şehrine selam söylüyoruz. Benim Elazığ'a üçüncü gelişim. Her geldiğimde insanların çok samimi ve iyi niyetli yaklaşımda görüyorum. Elazığ'da olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Elazığ'ı Allah özene bezene yaratmış. Anadolu'nun güzel şehirlerinden birisi. Her geldiğimizde farklı, gelişen bir Elazığ ile karşılaşıyoruz. İnşdigerah Elazığ'a daha sık gelir ve Elazığlılarla daha sık görüşürüz.