YENİ MODA

Köroğlu'nun teknolojiye isyanını bilmeyenimiz yoktur

TAKİP ET
Köroğlu'nun teknolojiye isyanını bilmeyenimiz yoktur. Tüfek icat olununca mertliğin bozulduğuna kahreden Köroğlu'nun, sosyal medyanın icadını görseydi neler söyleyebileceğini tahmin bile edemiyoruz.

Köroğlu'nun bulunuşuna itiraz ettiği tüfeğin, en azından kimin kullandığı, hedefinin kim olduğu ve niyeti belliydi. Düşmanlık ve hasmane tutumun kimden geleceği ve bunun için hangi öldürücü aracı kullanacağını kestirmek mümkündü.

Günümüzde sosyal medya denen bir olgu var ki it izinin at izine karıştığı bir mecra. Dostluklar ve düşmanlıklar da hep sanal üzerinden yürütülüyor. Yapılan bir paylaşım yeni dostlukların ve gruplaşmaların doğmasını sağladığı gibi yine bir paylaşım sebebiyle düşmanlıklar ve kamplaşmalar da yaşanıyor.

Bu mecranın yaman çelişkilerinden biri de sosyal medyada boy gösteren bazı hesapların ve isimlerin sahte olması. Hadi bazı önemli gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlama ve kamu hakkının teslim edilmesi adına gizliliği bir nebze anlarız. Bazı yanlışlar düzeltilecekse ve bunu yapan yürekli insanı tehlikeye sokacaksa elbette bu yolu mubah sayabiliriz. Ancak sıradan paylaşımları ve nerdeyse mahdigere karıları seviyesindeki dedikoduların yine gizemli isimler adına kurulmuş hesaplardan paylaşılması Köroğlu'nun ifadesiyle namertçe bir tutum.

İnsanlar neden kendini gizler ya da kendilerini   özel görüşme dedektifleri ve röntgenci gibi görmek isterler anlamak zor. Ya da patolojik vaka sayılabilecek bu tip insanlar nasıl olur da sıradan şeylerin paylaşılmasından garip bir haz duyarlar, bunları yazmaktan nasıl bir hormon salgılarlar  anlaşılması güç.

Düşünün bir insanın mesleği, işi-gücü, arkadaş ve dostlukları, maddi durumu birilerinin alay ve küçümseme malzemesi olarak görülüyor. Düşünün adamın namusu ve alın teriyle yaptığı meslek hakaret ve küçültücü bir argüman olarak kullanılıyor. İnsanın fırıncı, tamirci, egzozcu, mobilyacı, hurdacı, kasap olması birilerinin alay konusu olabiliyor. Bu kimlikleri yanında farklı yönleri toplumun önünde olmaları neden birilerinin gündem konusu olabilir.

Toplumun çok iyi bildiği ve her platformda dile getirdiği onca çirkin, ahlaksız, şehrin  hakkına giren, ancak buna rağmen eşeğin anırma sesi kadar çirkin sesler çıkaranların sesinin gür çıktığı bir memlekette alın teri ve dürüstçe kazanmak elbette suç olur, hedef olur.

Mütareke adıyla çıkıp muharebe tamtamları çalanları bilir bu şehir. Bilir bu adamların az bir bedelle nasıl satıldıklarını. Bilir bu kanı bozuk insanların geçimlerinin nasıl ve nereden olduğunu. Bilir,  genlerini haram, gönüllerini şehvet kaplamış bu adam müsveddesi haramzadeleri.

Memlekette herkes kimin ne mal olduğunu bilir. Kimin kul hakkıyla nasıl ensesini ve göbeğinin çevresini genişlettiğini çok iyi bilir. Buna karşı kimin dişi ve tırnağıyla kazanıp bir yerlere geldiğini de bilir.Bu tip insanlar soğan yemediği için ağızları da sizin gibi kokmaz. Biraz aynaya bakmalı insanlar. Atacaksın iftiranı, söyleyeceksin sözünü ve sığınacaksın sahte hesabının arkasına…

Yemezler, yedirirler sana bu sözleri.

Mütareke, müzakere, muhabere diye bir derdimiz yok ama muharebeyi iyi biliriz. Hem de soğuğundan en sıcağına en yakıcısına… Anlayana anladığı dilden cevabımız her zaman vardır. Ama önce yürekli olmalı insan değil mi?  İşte benim diyebilmeli delikanlıca . Biz biliyoruz ama bir de sen çıkmalısın gerçek ortama.

Sanaldan sdigeramak mahdigere karılarının dedikoduları gibi olur.

Biraz aslına bürünsen.

Tabi aslında bir bozukluk yoksa…

Bakmadan Geçme