Yeni bir ABD-İran organizasyonu mu?

Sayısız İsraillinin ve çok sayıda Amerikan ve Fransız vatandaşının öldürülmesinden sorumlu bir “katil” ile hesaplaştıklarını belirten Netanyahu, “İran'ın kötülük ekseninin ana motoruydu” ifadelerini kullandı.

ABD ile İran'ın “İrangate” olayıyla da açığa çıktığı gibi görünürde hasım ama arka planda hısım olduklarına yönelik eleştirileri teyit eden, İran'ın göbeğinde gerçekleştirilen Heniyye suikastinden sonra Nasrallah'ın öldürülmesi bu iddiaları güçlendirdi.

İran'ın koruması ve sözde güvencesinde olan Nasrallah ve arkadaşlarının nokta atışla vurulması da gösteriyor ki İran bu meselede de suç ortağı.

Zaten hayatı boyunca hiçbir zaman küffarla savaşmayan, tüm savaşlarını İslam ülkelerine karşı veren İran'ın en büyük hayali ise Ortadoğu'da üçüncü dünya savaşının çıkmasını sağlamak ve bu bölgeyi ABD'nin emrine vermek.

İsrail ve ABD'nin İran gibi gizli bir ittifak ortağı olduğu sürece Ortadoğu ‘da kanın durması ve kirli hesapların sonucu suikastların sonu gelmez.

İsrail'in vahşetine en güçlü tepkiyi bugüne kadar Türkiye koyarken, birçok İslam ülkesinin kayıtsızlığı ise yürekleri yaralamaya devam ediyor.

Bunun son örneğini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman gösterdi. Selman, ABD merkezli The Atlantic'e verdiği röportajda Filistin'deki dramla ilgili, "Filistin meselesi benim kişisel olarak umurumda değil. Benim düşünmem gereken bir ülkem var." dedi

İran'ın ABD ve İsrail'in ekmeğine yağ sürmesi, Suudi Prensin “umrumda değil” düşüncesi olduğu sürece akan kan durmayacak.

İslam dünyasının bugün başına gelenlerin tüm sebebi, merhum Necmettin Erbakan'ın İslam Ortak Savunma Paktı ve İslam Ülkeleri arasında ortak ekonomi kurma tekliflerine burun kıvıran İslam ülkeleri yöneticileridir.

Bir gün ellerindeki petrol ve yeraltı zenginlikleri bitecek ve işte o gün lüks saraylarında yenecek bir şey olmadığını görecek ve bir parça ekmeğe muhtaç olacaklar. Ama iş işten geçmiş olacak.