YAZIK
Yazık diyorum
Yazık diyorum. Bir takıma yaranmak için diğer bir takımı ateşe atmak bu olsa gerek. Vurun sırtına nasıl olsa borcu çok, nasıl olsa kaçan kaçana, nasıl olsa kendi yönetimin den mahrum. Korkmadan vurun, hem de sizin hatanızın cezasını da Elazığ spora keserek vurun.
Ey futbol federasyonu, hakemler elinizde, gözlemciler sizden, disiplin kurulu sizin, tahkim kurulu yanı başınızda. Tezghı kurmuşsunuz. Evirin çevirin patlayana kadar yiyin bakalım, bu iş kime yarayacak. Elazığ sporun günahı ne? Sizin bilinçli olarak yaptığınız bu uygulama kesinlikle hata değildir. Elazığ sporu bu davranışınıza kurban edemezsiniz. Kesin cezayı kendinize de görelim ne kadar karakterli bir topluluk olduğunuzu.
Böyle bir şey olabilir mi? TRT nin maçı anlatan deneyimli spikeri bile Elazığ spor gol attıkça üzüntüden perişan olacak sanki. Bu kadar taraflı anlatım, bu kadar aleyhte anlatım olabilir mi, Elazığ a ne kinin var senin, kimin adamısın sen. Spor programlarına bakıyorum tek taraflı yorumlar yapılıyor. Kimsenin ağzından Karabük takımının cezası niye kaldırıldı, kaldırılmasaydı Tom un bu hareketi olmazdı demiyor, federasyon suçludur demiyor. Kimse maç sonu koridorlarda, soyunma odasında, otobüste Elazığ spora yapılanları konuşmuyor. İşlerine gelmiyor da ondan. Ama unutmayın size de kalmaz. Ulusal basın manşet yapıyor, futbolcudan taraftara tekme. Bu tekme cezasız kalmaz. Ne cezasından konuşuyorsunuz? Ceza kesilecek yerler varsa, taraftara keseceksin, güvenlik görevlilerine keseceksin, federasyona keseceksin, hakem kuruluna keseceksin, ceza ve tahkim kuruluna keseceksin. Bunlarda biraz olsun haysiyet, şeref varsa bir saniye beklemez istifa ederler. Elinizi vicdanınıza koyun be. Taraftar saldıracak, elinde ne olduğuna bakmayacaksın cezayı futbolcuya keseceksin. Yok öyle yağma, yok öyle yalakalık, her hafta Elazığ spora ceza, her hafta Elazığ spora ihtar. Sahipsiz, lobisiz kaldıysak sesimiz kısılmadı, yüreğimiz küçülmedi bizim.
Maçı yazacak, yorumlayacak inanın hiç bir şey yok. Elazığ spor oynadı, kaçırdı, pozisyon vermedi, rakibi oynatmadı. Saha da dansözlüğe özenen üç şey vardı. TFF, Hakemler ve Karabük taraftarları. Bu oyunun arasında kalan ise ne yazık ki Elazığ spor oldu. Bu arada daha önceki yazılarım da sezonun bitmesini dört gözle bekleyen bavullarını hazırlamış Elazığ sporlu futbolculardan söz ederken bu maç onlar için şapka düştü kel göründü hesabı gibi oldu. Özellikle Binya ve Traore sezonu kapatmak için oradaydılar sanki. Canları sağ olsun, Elazığ spordan gitmek isteyene Elazığ spor hiçbir zaman mani olmamıştır. Takımlar düşer, çıkar. Futbolcular gelip, gider. İnsanlık ise baki kalır. Bu konuda Elazığ spor İveşa yı, Bilica yı unutmamıştır, unutmaz da.
Sözümüzün özü, geçen hafta yer Alanya, ceza kesilen Elazığ spor, bu hafta yer Karabük, suçlu yine Elazığ spor. Suçu ne, niye oynadın, niye puan aldın. Ey Elzığ'ın seçileniyim diyenler, sesiniz çıksın be. Yazık değil mi bu şehre. O malzeme yaptığınız kaş kolları hangi deliğe sakladıysanız çıkarın, sizi bu şehirli sansınlar. Bu şehir korkutmasın sizi, siz yeter ki özünüzü kaybetmeyin.
Ey futbol federasyonu, hakemler elinizde, gözlemciler sizden, disiplin kurulu sizin, tahkim kurulu yanı başınızda. Tezghı kurmuşsunuz. Evirin çevirin patlayana kadar yiyin bakalım, bu iş kime yarayacak. Elazığ sporun günahı ne? Sizin bilinçli olarak yaptığınız bu uygulama kesinlikle hata değildir. Elazığ sporu bu davranışınıza kurban edemezsiniz. Kesin cezayı kendinize de görelim ne kadar karakterli bir topluluk olduğunuzu.
Böyle bir şey olabilir mi? TRT nin maçı anlatan deneyimli spikeri bile Elazığ spor gol attıkça üzüntüden perişan olacak sanki. Bu kadar taraflı anlatım, bu kadar aleyhte anlatım olabilir mi, Elazığ a ne kinin var senin, kimin adamısın sen. Spor programlarına bakıyorum tek taraflı yorumlar yapılıyor. Kimsenin ağzından Karabük takımının cezası niye kaldırıldı, kaldırılmasaydı Tom un bu hareketi olmazdı demiyor, federasyon suçludur demiyor. Kimse maç sonu koridorlarda, soyunma odasında, otobüste Elazığ spora yapılanları konuşmuyor. İşlerine gelmiyor da ondan. Ama unutmayın size de kalmaz. Ulusal basın manşet yapıyor, futbolcudan taraftara tekme. Bu tekme cezasız kalmaz. Ne cezasından konuşuyorsunuz? Ceza kesilecek yerler varsa, taraftara keseceksin, güvenlik görevlilerine keseceksin, federasyona keseceksin, hakem kuruluna keseceksin, ceza ve tahkim kuruluna keseceksin. Bunlarda biraz olsun haysiyet, şeref varsa bir saniye beklemez istifa ederler. Elinizi vicdanınıza koyun be. Taraftar saldıracak, elinde ne olduğuna bakmayacaksın cezayı futbolcuya keseceksin. Yok öyle yağma, yok öyle yalakalık, her hafta Elazığ spora ceza, her hafta Elazığ spora ihtar. Sahipsiz, lobisiz kaldıysak sesimiz kısılmadı, yüreğimiz küçülmedi bizim.
Maçı yazacak, yorumlayacak inanın hiç bir şey yok. Elazığ spor oynadı, kaçırdı, pozisyon vermedi, rakibi oynatmadı. Saha da dansözlüğe özenen üç şey vardı. TFF, Hakemler ve Karabük taraftarları. Bu oyunun arasında kalan ise ne yazık ki Elazığ spor oldu. Bu arada daha önceki yazılarım da sezonun bitmesini dört gözle bekleyen bavullarını hazırlamış Elazığ sporlu futbolculardan söz ederken bu maç onlar için şapka düştü kel göründü hesabı gibi oldu. Özellikle Binya ve Traore sezonu kapatmak için oradaydılar sanki. Canları sağ olsun, Elazığ spordan gitmek isteyene Elazığ spor hiçbir zaman mani olmamıştır. Takımlar düşer, çıkar. Futbolcular gelip, gider. İnsanlık ise baki kalır. Bu konuda Elazığ spor İveşa yı, Bilica yı unutmamıştır, unutmaz da.
Sözümüzün özü, geçen hafta yer Alanya, ceza kesilen Elazığ spor, bu hafta yer Karabük, suçlu yine Elazığ spor. Suçu ne, niye oynadın, niye puan aldın. Ey Elzığ'ın seçileniyim diyenler, sesiniz çıksın be. Yazık değil mi bu şehre. O malzeme yaptığınız kaş kolları hangi deliğe sakladıysanız çıkarın, sizi bu şehirli sansınlar. Bu şehir korkutmasın sizi, siz yeter ki özünüzü kaybetmeyin.