YATIRIM ÇOK MARKA YOK
Elazığ'ın ekonomik kalkınması ve bölgesinde bir adım öne çıkması için ETSO, Borsa, Valilik, Belediye, Üniversite, MÜSİAD gibi kurumlar ciddi çalışmala
Elazığ'ın ekonomik kalkınması ve bölgesinde bir adım öne çıkması için ETSO, Borsa, Valilik, Belediye, Üniversite, MÜSİAD gibi kurumlar ciddi çalışmalar yapıyor. Hükümetin de yatırımcılarımızı destekleyen teşvik ve hibe programları ile birçok alanda yeni yatırımlar ve ilave tesisler getirilen bu konuda hala öne çıkan ve marka değeri taşıyan bir ürünümüzün olmaması dikkat çekiyor.
KIRSAL KALKINMA KIRSAL MI KALIYOR?
Birçok alanda yapılan teşvik ve hibe programlarının şehirlerin var olan potansiyelini daha da ötelere taşımak yerine kırsal içinde ve kırsalda kalmayı mı amaçladığı ekonomik çevrelerce ciddi ciddi tartışılmaya başlandı.
DESTEĞİ AL KIRSALDA KAL
Avrupa Birliği'nin aday ve potansiyel aday ülkelere yönelik uygulamış olduğu IPA denilen katılım öncesi mali yardım programını içinde değerlendirilen 'Kırsal Kalkınma Programı' kaynakların kırsalda kalarak markalaşma sürecinin önüne mi geçirilmek istendiği fikri ağırlık kazanıyor.
YATIRIMCILARIMIZIN HEDEFLERİ VAR MI?
Birçok alanda uygulanan teşvik ve hibe programlarının markalaşma sürecine ve şehrin ekonomisinde güçlü bir katma değer oluşturma yönünde ne kadar etkili olup olmadığı da tartışılan konular arasında. Bu kredilerin genelde küçük bir tarımsal ve gıda üretimi yapan tesisisin açılmasını sağlayan bir proje ile var olan bir müessesenin bir ünitesinin yenilenmesi dışında çok da kullanılmadığı gözlemleniyor. İşletmecilerimizin bu ve benzer desteklerle ülke ve dünya çapında bilinen bir marka oluşturulmasına yönelik adım atmaması ve böyle bir niyet ortaya koyamamış olması şehrin yöneticilerini de harekete geçirmesi gereken önemli bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor.
DESTEK ALMAKLA DEĞİL DEĞER ÜRETMEKLE ÖVÜNMELİYİZ
Birçok alanda en çok destek ve krediyi alan şehir olarak övünme ve gurur duyma yerine bu kredilerle hangi noktadan hangi noktaya geldiğimiz, hangi konuda tanınır ve bilinir bir merkez olma yönünde ilerlediğimiz, bu kredilerle hangi şehir ve ülkelere mal gönderdiğimiz konusunda da açıklama yapılması gerektiğini ifade eden vatandaşlar bu konuda süreç değil sonuç odaklı projeler yapılmasının artık şart olduğunu belirtiyorlar.
SANAYİLEŞME OLMADI TARIMDA İLERLEYELİM
Şehrin ekonomik durumuna bakıldığında sanayi şehri olma şansını kaçırdığımız, sanayileşme noktasında geçmişten daha geri bir noktada olduğumuz biliniyor. Bununla birlikte Elazığ'ın eğitim ve sağlık şehri olma gibi bir iddiası hala bulunuyor. Ancak bu iddiayı hayata geçirecek yönetim anlayışı ne yazık ki hala gözükmüyor. Geriye sadece tarım kalıyor. Tarım konusunda irili-ufaklı birçok işletme faaliyet gösteriyorsa da bunlar arasından marka değeri taşıyacak ürünler imal eden bir firmamızın öne çıkmaması en büyük eksikliğimiz olarak görülüyor.
NELER YAPILMALI?
Geçtiğimiz yıllarda yapılan Kalkınma Kurultayı da gösterdi ki bizim alabalık, hayvancılık, üzüm ve üzüm ürünleri ile süt ürünleri konusunda hala şansımız yüksek. Yöneticilerimizin artık gündemi ve yelpazesi geniş olan kurultaylar yapma yerine tek gündemli 'markalaşma' kurultayı yapması ve o ürün üzerinde ciddi yoğunlaşması gerekmekte. Sakın ola ki bu konuda 'bizim markamız Harput'tur' sözüne itibar edilmeye. Çünkü şu haliyle Harput'un şehre kazandırdığı hiçbir katma değer bulunmuyor. Gidildiğinde 15 dakika içinde gezilen ve tüketilen tarihi bir mekn bu haliyle markamız olamaz. Bu konuda bir zihniyet devrimi yaşanmadığı sürece de olmayacak gibi gözüküyor.
KIRSAL KALKINMA KIRSAL MI KALIYOR?
Birçok alanda yapılan teşvik ve hibe programlarının şehirlerin var olan potansiyelini daha da ötelere taşımak yerine kırsal içinde ve kırsalda kalmayı mı amaçladığı ekonomik çevrelerce ciddi ciddi tartışılmaya başlandı.
DESTEĞİ AL KIRSALDA KAL
Avrupa Birliği'nin aday ve potansiyel aday ülkelere yönelik uygulamış olduğu IPA denilen katılım öncesi mali yardım programını içinde değerlendirilen 'Kırsal Kalkınma Programı' kaynakların kırsalda kalarak markalaşma sürecinin önüne mi geçirilmek istendiği fikri ağırlık kazanıyor.
YATIRIMCILARIMIZIN HEDEFLERİ VAR MI?
Birçok alanda uygulanan teşvik ve hibe programlarının markalaşma sürecine ve şehrin ekonomisinde güçlü bir katma değer oluşturma yönünde ne kadar etkili olup olmadığı da tartışılan konular arasında. Bu kredilerin genelde küçük bir tarımsal ve gıda üretimi yapan tesisisin açılmasını sağlayan bir proje ile var olan bir müessesenin bir ünitesinin yenilenmesi dışında çok da kullanılmadığı gözlemleniyor. İşletmecilerimizin bu ve benzer desteklerle ülke ve dünya çapında bilinen bir marka oluşturulmasına yönelik adım atmaması ve böyle bir niyet ortaya koyamamış olması şehrin yöneticilerini de harekete geçirmesi gereken önemli bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor.
DESTEK ALMAKLA DEĞİL DEĞER ÜRETMEKLE ÖVÜNMELİYİZ
Birçok alanda en çok destek ve krediyi alan şehir olarak övünme ve gurur duyma yerine bu kredilerle hangi noktadan hangi noktaya geldiğimiz, hangi konuda tanınır ve bilinir bir merkez olma yönünde ilerlediğimiz, bu kredilerle hangi şehir ve ülkelere mal gönderdiğimiz konusunda da açıklama yapılması gerektiğini ifade eden vatandaşlar bu konuda süreç değil sonuç odaklı projeler yapılmasının artık şart olduğunu belirtiyorlar.
SANAYİLEŞME OLMADI TARIMDA İLERLEYELİM
Şehrin ekonomik durumuna bakıldığında sanayi şehri olma şansını kaçırdığımız, sanayileşme noktasında geçmişten daha geri bir noktada olduğumuz biliniyor. Bununla birlikte Elazığ'ın eğitim ve sağlık şehri olma gibi bir iddiası hala bulunuyor. Ancak bu iddiayı hayata geçirecek yönetim anlayışı ne yazık ki hala gözükmüyor. Geriye sadece tarım kalıyor. Tarım konusunda irili-ufaklı birçok işletme faaliyet gösteriyorsa da bunlar arasından marka değeri taşıyacak ürünler imal eden bir firmamızın öne çıkmaması en büyük eksikliğimiz olarak görülüyor.
NELER YAPILMALI?
Geçtiğimiz yıllarda yapılan Kalkınma Kurultayı da gösterdi ki bizim alabalık, hayvancılık, üzüm ve üzüm ürünleri ile süt ürünleri konusunda hala şansımız yüksek. Yöneticilerimizin artık gündemi ve yelpazesi geniş olan kurultaylar yapma yerine tek gündemli 'markalaşma' kurultayı yapması ve o ürün üzerinde ciddi yoğunlaşması gerekmekte. Sakın ola ki bu konuda 'bizim markamız Harput'tur' sözüne itibar edilmeye. Çünkü şu haliyle Harput'un şehre kazandırdığı hiçbir katma değer bulunmuyor. Gidildiğinde 15 dakika içinde gezilen ve tüketilen tarihi bir mekn bu haliyle markamız olamaz. Bu konuda bir zihniyet devrimi yaşanmadığı sürece de olmayacak gibi gözüküyor.