Yaşayarak Öğrenme nedir?
Elazığ'da uzun süredir faaliyet gösteren Yaşayarak Öğrenme Akademi, çocukların zihinsel gelişimine katkı sağlıyor.
Eğitimci – Yazar Mustafa Yurttaş, Hakimiyet Haber Merkezi'ne özel açıklamalarda bulundu.
Peki, Yaşayarak Öğrenme nedir, MEB tarafından uygulanıyor mu, potansiyel kaynakları nelerdir? İşte detaylar…
YAŞAYARAK ÖĞRENME NEDİR? ÖNEMİNDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Öğrendiklerimize beş duyumuzu katarak olayın içine girip yaşamımıza yansıttığımız öğrenme sürecine yaşayarak öğrenme denir. Araştırmalar gösteriyor ki insan beyni işitsel olanı değil görsel olanı, bilgiyi sunanın değil, bilgiyi edinenin kendi kurgusunu katarak edinilen bilginin daha yaşamsal ve kalıcı olduğunu göstermektedir.
Yaşayamadığımızı başkasına yaşatamayız. Okulda öğretmen yaşayarak öğretme yöntemiyle öğretirse, öğrenci yaşayarak öğrenme yöntemiyle öğrenirse, veli yaşayarak çocuğuna rol model olursa, Eğitim Psikolojisindeki bütünsel öğrenme dediğimiz sistem gerçekleşeceği için eğitim ve öğretim sürecinde öğrenci sadece işitsel zeksını değil, görsel ve dokunsal zeksını da kullanarak bütünsel öğrenmiş olacaktır. Bu durum okulda öğretmenin ve öğrencinin işini kolaylaştırdığı gibi evde ebeveynin de işini kolaylaştıracaktır. Bu durum öğretmen, öğrenci ve velinin eğitim ve öğretiminde ortak katkı sağlamasına olanak sağlayacaktır. Yaşayarak Öğrenme Yöntemini geliştirilip yaygınlaştırıldığında ortak sorumluluk bilincinin geliştirecektir. Ortak akıl, ortak duyguların paylaşması ve geliştirmesi bireysel ve toplumsal gelişmemize katkı sağlayıp farkındalığı geliştirecektir.
Beynimizin öğrenirken nelerden hoşlandığını, beynimizin her iki yarım küresini kullanmasını sağlayarak öğrenmeyi gerçekleştirmek, beynimizi bütünsel etkin kullanarak, düşüncelerimizi organize etmek akademik, bireysel ve sosyal başarısını geliştirerek öğrenmeyi eğlenceli ve kalıcı hale getirmektir. Bu durumda öğrencinin eğitime bakışı pozitif olarak değiştirip kendi potansiyelini keşfetmesine ve geliştirmesine etkin rol oynayacaktır. Yaşayarak öğrenme yöntemini kullanan öğretmen anlatma yönteminin dışında somutlaştırma ve uygulama öğretmenin öğretme sürecini kolaylaştıracak ve verimli hale gelecektir.
YAŞAYARAK ÖĞRENME YÖNTEMİ MEB TARAFINDAN UYGULANIYOR MU?
Eğitim sistemimiz daha çok sol beyin ağırlıklı olduğu için ve öğrenci daha çok sol beynindeki potansiyeli kullanmaktadır. Öğrenci bu öğrenme sisteminden dolayı sağ beynindeki potansiyelleri eğitimde kullanmamaktadır. Bu durum tek ayakla yürümek, tek elle ihtiyaçlarımızı gidermek ve tek gözle görmek eylemini gerçekleştirmek demektir. Nasıl tek ayakla yürümek zorsa eğitimde tek beyni kullanmak da eğitimi zorlaştırır. Eğitim ve öğretim müfredatımız içerisinde bireysel gelişimi destekleyen program olmadığı için öğrenci eğitim dönemi içerisinde kendi yeteneklerini keşfedip geliştirme durumundan faydalanamıyor. Tek tipçi eğitimde bireyselliği gelişmiş öğrenci değil ortalamaya göre yetişmiş bir öğrenci oluyor. MEB, gelişmiş ülkelerde uygulanan sağ beyin potansiyelini de müfredat haline getirmelidir. Çünkü çağın ihtiyaçları tek tipçi eğitim ve sol beyin ağırlıklı ezber eğitimle gerçekleşmez. Okullar, sadece sınava hazırlık yapan yerler değil yaşam başarısı için ders veren yerler olmalı.
YAŞAYARAK ÖĞRENME YÖNTEMİNİN POTANSİYEL KAYNAKLARI NELERDİR?
Beş duyumuzun güçlü potansiyel kaynağı sağ beynimizdir. Renk, şekil, duygu, hareket, hayal gücü potansiyelimiz beynimizin sağ yarım küresinde olduğu için sağ beynimizi çalıştırdığımız zaman sol beynimizde olan % 20 potansiyele % 80 sağ beyindeki potansiyelde eklenmiş olur. Yaşayarak öğrenme gerçekleşir. Yaşayarak öğrenme yöntemi edindiğimiz bilgilerin yaşamımızı kolaylaştırmasına sebep olacaktır.
YAŞAYARAK ÖĞRENME YÖNTEMİ BİREYİN HAYATINA NASIL YANSIR?
Yaşayarak Öğrenme Akademimizde öğrenciler üzerinde gözlemlediklerimiz temelli iletişim ve öğrenme eğitimlerimizde yaşayarak öğrenme yöntemi, öğrencinin özgüveni ve yapabilme duygusunu geliştirir. Okul öğrenci için yaşayarak eğlenerek öğreneceği bir yer halini alır. Öğrenme sürecinde sağ beyin temelli öğrenmek beş duyunun tamamı dahil edilerek öğrenme gerçekleştiği için beş duyularımızın içinde olduğu hiçbir bilgi unutulmuyor ve yaşayarak öğrenme gerçekleşiyor. Beyin daha çok yaşayarak öğrendiği bilgiyi hatırlar. Dinlediği bilgiyi değil. Çinlilerin de dediği gibi: Bana bir şey söylersen unuturum, gösterirsen hatırlarım, yaptırırsan öğrenirim. Yani yaşayarak öğrenme yöntemi insanın fıtratına uygun bir program haline getirilirse eğitim ve öğretim verimli hale gelecektir. Çünkü yaptıklarımızın içinde duygu, hayal gücü, bireysel yetenekler, işin içerisine girecektir.
KİTAPLARINIZDA DEĞİNDİĞİNİZ EZBER EĞİTİM ZİHİNSEL TAHRİBATA YOL AÇAR TESSPİTİNİ AÇIKLAR MISINIZ?
Sol beyin ezber yapar. Sağ beyin öğrenir. Dünyada sağ ve sol beyin etkin kullanılarak, iki yüz ellinin üzerinde öğrenim çeşidi bulunmaktadır. Ülkemizde tek bir eğitim modeli olup bu model sol beyin ağırlıklı ezber sistemine dayalıdır. Ezber eğitim sistemi, eğitim psikolojisine ve insan fıt¬ratına aykırı bir öğrenme yöntemidir. Ezberin kelime anlamı araştırıldığında zihinsel tahribat olarak karşı-mıza çıkmaktadır. Yani ülkece insanımızın düşünme ye¬teneğini körelten bir sisteme mahkûm olduğumuz için dünyada üreten ülkeler sınıfında değiliz. Sınav sisteminden kaynaklanan ezberci ve tekrara dayanan sol beyin ağırlıklı bir öğrenim yöntemi kullanılmaktadır. Bu durum bir öğrenim ya da öğrenme değil, sadece kişilere verilen bilgilerin ezberlenmesidir.
İnsanın fabrika ayarlarına uygun fizyolojik ve psikolojik yapısı dikkate alınarak bilimsel alt yapısı olan gelişmiş ülkelerde kullanılan bu sistem ile ülkemiz insanına, öğrenciye, öğretmene, ebeveyne, çalışana, işverene yani her statüden ve kesimden insanın potansiyelini gündelik hayatında doğru kullanmasını sağlamak ve geliştirmek gerekir.
Gelişmiş ülkelerde kullanılan öğrenme, öğretim ve üretim, çözüm odaklı sistemler ile bireysel ve toplumsal üretim geliştirilirken ülkemizde klasik sistemle öğrenme, öğretme, üretim ve sorun odaklı iletişim kültürü bireysel ve toplumsal üretimimizi zorlaştırmaktadır. Sadece sol beyin öğrenme, öğretme değil; sağ beyin temelli öğrenme, öğretme sistemiyle bireysel ve toplumsal gelişimimizi hızlandırmak gerekmektedir.
Nasıl ki, bir bilgisayarın işleyiş sistemini, bilmediğimizde ürünü sağlıklı kullanamıyorsak; insanın fiziksel ve zihinsel kullanım kılavuzu yanlış ve eksik kulanılırsa, sağ ve sol beynin doğru işlemesini, verimin artmasını da bekleyemeyiz. Yanlış kullanılan üründen nasıl verim alamıyorsak; beynimizi de öğrenme şekline göre kullanmazsak, sağlıklı öğrenme gerçekleşmez ve öğrenme yeteneğimiz körelir.