YA FİLOZOFLAR KRAL OLMALI YA DA …
Divan edebiyatının önemli isimlerinden Baki'nin, 'huma kuşunun gölgesi' adlı gazelinde yer alan ve yüzyıllardan beri dilden dile dolaşan sözüdür&hellip
Divan edebiyatının önemli isimlerinden Baki'nin, 'huma kuşunun gölgesi' adlı gazelinde yer alan ve yüzyıllardan beri dilden dile dolaşan sözüdür…
'Baki kalan şu kubbede hoş bir seda imiş' (Bu kubbede ebedî kalan bir hoş ses imiş)
Kimileri yaptığı hizmetlerin bıraktığı izleriyle, kimileri hal, davranış ve sözleriyle… Hoş bir seda bırakmışlar insanlık adına…
Solup gitseler de bir gül gibi… Kokuları sinmiş mekanlara, yapıtlara, gönüllere…
Şirazlı Şeyh Sadi, 'Gülistan' adlı eserindeki didaktik hikayelerinden birinde anlatır…
'Bir gün hamamda yıkanırken dost yüzlü bir insan bana bir parça kil verdi. Kil o kadar güzel kokuyordu ki sormadan edemedim.
- 'Ey toprak parçası olan kil, misk misin, amber misin? Bu güzel kokun beni mest etti.' dedim.
Kil, şöyle cevap verdi:
- 'Bir zamanlar gül bahçesinde bir gülle arkadaşlık etmiştim. Bu koku ondan sindi.'
*****
Memlekete kokuları sinmiş güzel insanları anmak, onları ebedi kılmağa dair küçük bir katkı sunsa da geçmişin kör noktalarına ışık tutmak açısından oldukça önemlidir bizler için… Çünkü 'Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür.' Yani 'İnsan unutur!..'
*****
Elazığ'da modern Belediyecilik anlayışının temellerini atan Hurrem Müftügil, hatırlanması gereken öncelikli insanlardan biridir.
Harput doğumlu Müftügil (1898-1982), ilk, orta ve lise tahsilini Elazığ'da tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne kaydolur. Bir yıl sonra kaydını Almanya'nın Jena Üniversitesi, Felsefe Bölümü'ne aldırıp, 1922 yılında bu bölümden mezun olur…
Uzun yıllar Viyana, Varşova, Milano ve Roma gibi Avrupa'nın önemli kentlerinde görev yapan Hurrem Müftügil, babasının vefatı üzerine 1928 yılında Elazığ'a geri döner.
Onun modern belediyecilik anlayışı edinmesinde yurtdışında yaşamışlığının özellikle de şehircilik açısından örnek teşkil eden kentlerde görev yapmışlığının payı büyük olsa da aldığı felsefe eğitiminin katkısı yadsınamaz…
1937 yılında Elzığ Belediye Başkanlığına seçilen Hurrem Müftügil (1937-1939), memleketin ilk ve tek 'felsefeci' Belediye Başkanı olma özelliğini taşır… Başkanlık yaptığı iki yıllık kısa dönemde farklı bir yönetim anlayışı sergilemesi, yaşamı farklı algılaması bu yüzdendir belki de…
Onun, bir gece içinde ana caddedeki dükkn ve mağazaların 'Daraba' denen tahta kepenklerini kaldırtarak demire çevirmesi… Kapalıçarşı'yı büyütüp bugünkü haline getirmesi… Esnaflara yaptığı işlere göre önlük giydirmesi, tartı işleminde kilo olarak kullanılan taşlar yerine 'kilo sistemi' ni getirmesi, açıkta bulunan ürünleri cam kaplarda muhafaza ettirmesi vbg. Modernlik adına yapılan hizmetler görülebilir…
Şehrin ilk betonarme yapısı olma özelliğini taşıyan Belediye Binasını yaptırması ya da Elazığ'da ilk aile sinemasını hizmete vermesi de zaruretten sayılabilir… Veyahut elektriğin Elazığ'a gelişinin Hurrem Müftügil'in Belediye Başkanlığı dönemine rastlaması tesadüf sanılabilir…
Ne bileyim, belki de tüm bu yapılanlar, Müftügil'in üniversite yaşamında bilgisiyle yoğrulduğu Antik Çağ Filozofu Platon'un,
'Ya filozoflar kral olmalı ya da krdigerar filozof...' savını, doğrulamak adınadır. Kim bilir?
'Baki kalan şu kubbede hoş bir seda imiş' (Bu kubbede ebedî kalan bir hoş ses imiş)
Kimileri yaptığı hizmetlerin bıraktığı izleriyle, kimileri hal, davranış ve sözleriyle… Hoş bir seda bırakmışlar insanlık adına…
Solup gitseler de bir gül gibi… Kokuları sinmiş mekanlara, yapıtlara, gönüllere…
Şirazlı Şeyh Sadi, 'Gülistan' adlı eserindeki didaktik hikayelerinden birinde anlatır…
'Bir gün hamamda yıkanırken dost yüzlü bir insan bana bir parça kil verdi. Kil o kadar güzel kokuyordu ki sormadan edemedim.
- 'Ey toprak parçası olan kil, misk misin, amber misin? Bu güzel kokun beni mest etti.' dedim.
Kil, şöyle cevap verdi:
- 'Bir zamanlar gül bahçesinde bir gülle arkadaşlık etmiştim. Bu koku ondan sindi.'
*****
Memlekete kokuları sinmiş güzel insanları anmak, onları ebedi kılmağa dair küçük bir katkı sunsa da geçmişin kör noktalarına ışık tutmak açısından oldukça önemlidir bizler için… Çünkü 'Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür.' Yani 'İnsan unutur!..'
*****
Elazığ'da modern Belediyecilik anlayışının temellerini atan Hurrem Müftügil, hatırlanması gereken öncelikli insanlardan biridir.
Harput doğumlu Müftügil (1898-1982), ilk, orta ve lise tahsilini Elazığ'da tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne kaydolur. Bir yıl sonra kaydını Almanya'nın Jena Üniversitesi, Felsefe Bölümü'ne aldırıp, 1922 yılında bu bölümden mezun olur…
Uzun yıllar Viyana, Varşova, Milano ve Roma gibi Avrupa'nın önemli kentlerinde görev yapan Hurrem Müftügil, babasının vefatı üzerine 1928 yılında Elazığ'a geri döner.
Onun modern belediyecilik anlayışı edinmesinde yurtdışında yaşamışlığının özellikle de şehircilik açısından örnek teşkil eden kentlerde görev yapmışlığının payı büyük olsa da aldığı felsefe eğitiminin katkısı yadsınamaz…
1937 yılında Elzığ Belediye Başkanlığına seçilen Hurrem Müftügil (1937-1939), memleketin ilk ve tek 'felsefeci' Belediye Başkanı olma özelliğini taşır… Başkanlık yaptığı iki yıllık kısa dönemde farklı bir yönetim anlayışı sergilemesi, yaşamı farklı algılaması bu yüzdendir belki de…
Onun, bir gece içinde ana caddedeki dükkn ve mağazaların 'Daraba' denen tahta kepenklerini kaldırtarak demire çevirmesi… Kapalıçarşı'yı büyütüp bugünkü haline getirmesi… Esnaflara yaptığı işlere göre önlük giydirmesi, tartı işleminde kilo olarak kullanılan taşlar yerine 'kilo sistemi' ni getirmesi, açıkta bulunan ürünleri cam kaplarda muhafaza ettirmesi vbg. Modernlik adına yapılan hizmetler görülebilir…
Şehrin ilk betonarme yapısı olma özelliğini taşıyan Belediye Binasını yaptırması ya da Elazığ'da ilk aile sinemasını hizmete vermesi de zaruretten sayılabilir… Veyahut elektriğin Elazığ'a gelişinin Hurrem Müftügil'in Belediye Başkanlığı dönemine rastlaması tesadüf sanılabilir…
Ne bileyim, belki de tüm bu yapılanlar, Müftügil'in üniversite yaşamında bilgisiyle yoğrulduğu Antik Çağ Filozofu Platon'un,
'Ya filozoflar kral olmalı ya da krdigerar filozof...' savını, doğrulamak adınadır. Kim bilir?