Y E M E N
05 Mayıs 2016 tarihinde Elazığ Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezinde YEMEN Programı adı altında bütün şehitlerimizi rahmetle anmamıza vesile olan muhteşem bir program izledik
05 Mayıs 2016 tarihinde Elazığ Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezinde YEMEN Programı adı altında bütün şehitlerimizi rahmetle anmamıza vesile olan muhteşem bir program izledik.
Fırat Üniversitesi, Elazığ Belediyesi, Türkiye Muharip ve Gaziler Derneği Elazığ Şubesi, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Yardımlaşma Derneği ve tabii iki Manas Yayınevinin ortaklaşa düzenledikleri hayırlara vesile olan bu program Kayseri'mizden Destanlar Şairi kardeşim Fazıl Ahmet Bahadır'ın 'Bir Yemen Hikyesi' şiirini Fırat Üniversitesinden M. Reşat Bulut'un seslendirmesiyle başladı.
Öyleyse bizde yazımıza bu muhteşem şiirle başlayalım.
BİR YEMEN HİKYESİ
Yılların hikyesi,
Yüzünde çizgi çizgi,
Talih avuçlarında nasır,
Hasret saçlarında ak...
Kanar gönlünün yarası.
Taze, taptaze gelincik,
Solmadan elinin kınası,
Almışlar koynundan dedemi,
Ninem o zaman öğrenmiş,
Adı batası Yemen'i!
**
Dedem, yaylaların yağız delikanlısı.
Devletin namusudur, yaralı omuzunda,
Gittikçe ağırlaşan cephanesiz mavzeri…
Peşinde din kardeşin kiralanmış palası.
Acının büyüğü bu, ne ki kurşun yarası?
Önü kum, arkası kum,
Kumun içinde pusu,
Denizler kadar büyür, gözünde bir damla su.
Testiler dizilir çeşme başına
Gökteki yıldızlar kadar.
Sonra kaybolur ansızın
Dedemin içi yanar.
Gözlerinde uyku, hayalinde yr...
Bir sızı sırtının orta yerine,
Cembiye olur saplanır,
İhanetin en ucuzu
Kahpeliğin en kanlısı…
Yığılır usulca kumlar üstüne
Yaylaların yağız delikanlısı.
Bir tuhaf serinliği içerken kana kana Geçit vermez dağların karlı doruklarında.
Haramiler çöker birden başına,
Biri kapar omzundan mavzeri,
Biri yırtık potinine el koyar.
Pis bir el aralar dudaklarını,
Ağzının içinde altın diş arar.
Savrulup bedevi eteklerinden
Yarı açıkgözlerine kum dolar.
Utanır gökte yıldızlar...
**
Sıra sıra akbabalar, sırtlanlar,
Çölün cümle yırtıcısı toplanır.
Etrafında döner dokunamazlar.
Yaradan emreder meleklerine
Kumlar kıyama kalkar.
Gelin yatağının yorganı gibi,
İncitmeden sarar, örter üstünü.
Nur yağar sahraya, nur üstüne nur.
Ve kumlar dedemin mezarı olur.
**
Ninem saban peşinde,
Ninem ocak başında,
Adamlar görür düşünde,
Beyaz entarili, kara sakdigerı...
İz sürerler bir aslanın peşinde.
Yüreğinde bir hançerin sızısı,
Böler uykusunu gece yarısı.
Hayra yorar, hayra yordurur düşü.
Türkü olur dudaklarında Yemen!
Gidip dönülmeyen yerden,
Belki döner diye geri.
Kaç seher seyretmiş yıllarca,
Güneşin doğduğu yeri…
Bilmez doğuyu batıyı,
Selm yollar uçan kuşla,
Haber bekler esen yelden.
Anlamaz güneyden kuzeyden
Ne bilsin yerini Yemen'in
Yemen kuması ninemin…
Dedemin su verdiği ağaçlara yaslanır.
Dalar gider uzaklara...
Koynunda dedem var ya
Ninem Yemen'i kıskanır.
Islanır günde beş vakit yamalı seccadesi,
Ninemle biter sanma Yemen'in hikyesi...
***
Nefeslerin tutularak dinlenildiği bu şiirden sonra gelmiş geçmiş bütün şehitlerimizin aziz ve mübarek ruhlarına bir dakika saygı duruşundu bulunuldu.
Akabinde bir büyük coşkuyla İstiklal Marşımız okundu.
Açılış konuşmalarının ardından sınıf arkadaşım şehrimizin medarı iftiharı Şef Naci Sönmez'in Yemen türkülerini seslendireceği 'Faslı Bahar Türk Müziği korosu' sahnede yerini aldı.
***
YEMEN denilince yediden yetmişe herkesin aklına o muhteşem Yemen Türküsü gelir. 'Burası Huş'tur, yolu yokuştur // Giden gelmiyor acep ne iştir dizeleriyle gönül tellerimizi titreten o muhteşem türkü gelir.
**
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölü yok bu ne şivandır
Şu Yemen elleri ne yamandır
Eli yemendir, gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
**
Kışlanın ardında sıra söğütler
Zabitler oturmuş asker öğütler,
Yemene gidecek bu koç yiğitler
Eli yemendir, gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
**
Kışlanın ardında redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Eli yemendir gülü dikendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir.
**
Kışlanın ardında biri kırık testi
Askerin üstüne samyeli esti.
Gelinlik tazeler umudu kesti
Eli yemendir gülü dikendir
Giden gelmiyor acep nedendir.
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir.
***
Bu türkü söylenirde kim efkrlanmaz?
O nasıl gönüldür ki bu türküyü dinlediğinde efkrlanmasın.
O nasıl insandır ki bu türküyü dinlesin de gözleri ıslanmasın.
Bu türküde ne yok ki!..
Bu türküde hasret var, gözyaşı, ıstırap var. Bu türküde Çanakkale, bu türküde Sakarya, bu türküde Dumlupınar var.
Bu türküde Sarıkamış var.
Bu türküde sevgi var, sevda var.
Bu türkü Türk'ün alın yazısı gibidir.
Bu şiirlerin yazarı, bu türkülerin güftekrı Fazıl Ahmet'tir, Karacaoğlan'dır, şık Veysel'dir, Yunus Emre'dir. Her hanede ya bir şehidi, yda bir gazisi olan yüce Türk Milletidir.
Bunlardır türküleri türkü yapan sebepler.
Çünkü bizim kaderimiz gibi sazımızda dertlidir, sözümüzde…
Askerimizde dertlidir, sivilimizde…
Anlatılmayacak kadar nezih bir geceyi bir şiir ve bir türküyle anlatmaya çalışmak zorunda kaldık.
Umarım bizi bağışlarsınız.
Bu vatan için toprağa düşen bütün şehitlerimizin meknları cennet ruhları şad olsun. Allah onlardan razı olsun.
Fırat Üniversitesi, Elazığ Belediyesi, Türkiye Muharip ve Gaziler Derneği Elazığ Şubesi, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Yardımlaşma Derneği ve tabii iki Manas Yayınevinin ortaklaşa düzenledikleri hayırlara vesile olan bu program Kayseri'mizden Destanlar Şairi kardeşim Fazıl Ahmet Bahadır'ın 'Bir Yemen Hikyesi' şiirini Fırat Üniversitesinden M. Reşat Bulut'un seslendirmesiyle başladı.
Öyleyse bizde yazımıza bu muhteşem şiirle başlayalım.
BİR YEMEN HİKYESİ
Yılların hikyesi,
Yüzünde çizgi çizgi,
Talih avuçlarında nasır,
Hasret saçlarında ak...
Kanar gönlünün yarası.
Taze, taptaze gelincik,
Solmadan elinin kınası,
Almışlar koynundan dedemi,
Ninem o zaman öğrenmiş,
Adı batası Yemen'i!
**
Dedem, yaylaların yağız delikanlısı.
Devletin namusudur, yaralı omuzunda,
Gittikçe ağırlaşan cephanesiz mavzeri…
Peşinde din kardeşin kiralanmış palası.
Acının büyüğü bu, ne ki kurşun yarası?
Önü kum, arkası kum,
Kumun içinde pusu,
Denizler kadar büyür, gözünde bir damla su.
Testiler dizilir çeşme başına
Gökteki yıldızlar kadar.
Sonra kaybolur ansızın
Dedemin içi yanar.
Gözlerinde uyku, hayalinde yr...
Bir sızı sırtının orta yerine,
Cembiye olur saplanır,
İhanetin en ucuzu
Kahpeliğin en kanlısı…
Yığılır usulca kumlar üstüne
Yaylaların yağız delikanlısı.
Bir tuhaf serinliği içerken kana kana Geçit vermez dağların karlı doruklarında.
Haramiler çöker birden başına,
Biri kapar omzundan mavzeri,
Biri yırtık potinine el koyar.
Pis bir el aralar dudaklarını,
Ağzının içinde altın diş arar.
Savrulup bedevi eteklerinden
Yarı açıkgözlerine kum dolar.
Utanır gökte yıldızlar...
**
Sıra sıra akbabalar, sırtlanlar,
Çölün cümle yırtıcısı toplanır.
Etrafında döner dokunamazlar.
Yaradan emreder meleklerine
Kumlar kıyama kalkar.
Gelin yatağının yorganı gibi,
İncitmeden sarar, örter üstünü.
Nur yağar sahraya, nur üstüne nur.
Ve kumlar dedemin mezarı olur.
**
Ninem saban peşinde,
Ninem ocak başında,
Adamlar görür düşünde,
Beyaz entarili, kara sakdigerı...
İz sürerler bir aslanın peşinde.
Yüreğinde bir hançerin sızısı,
Böler uykusunu gece yarısı.
Hayra yorar, hayra yordurur düşü.
Türkü olur dudaklarında Yemen!
Gidip dönülmeyen yerden,
Belki döner diye geri.
Kaç seher seyretmiş yıllarca,
Güneşin doğduğu yeri…
Bilmez doğuyu batıyı,
Selm yollar uçan kuşla,
Haber bekler esen yelden.
Anlamaz güneyden kuzeyden
Ne bilsin yerini Yemen'in
Yemen kuması ninemin…
Dedemin su verdiği ağaçlara yaslanır.
Dalar gider uzaklara...
Koynunda dedem var ya
Ninem Yemen'i kıskanır.
Islanır günde beş vakit yamalı seccadesi,
Ninemle biter sanma Yemen'in hikyesi...
***
Nefeslerin tutularak dinlenildiği bu şiirden sonra gelmiş geçmiş bütün şehitlerimizin aziz ve mübarek ruhlarına bir dakika saygı duruşundu bulunuldu.
Akabinde bir büyük coşkuyla İstiklal Marşımız okundu.
Açılış konuşmalarının ardından sınıf arkadaşım şehrimizin medarı iftiharı Şef Naci Sönmez'in Yemen türkülerini seslendireceği 'Faslı Bahar Türk Müziği korosu' sahnede yerini aldı.
***
YEMEN denilince yediden yetmişe herkesin aklına o muhteşem Yemen Türküsü gelir. 'Burası Huş'tur, yolu yokuştur // Giden gelmiyor acep ne iştir dizeleriyle gönül tellerimizi titreten o muhteşem türkü gelir.
**
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölü yok bu ne şivandır
Şu Yemen elleri ne yamandır
Eli yemendir, gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
**
Kışlanın ardında sıra söğütler
Zabitler oturmuş asker öğütler,
Yemene gidecek bu koç yiğitler
Eli yemendir, gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
**
Kışlanın ardında redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Eli yemendir gülü dikendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir.
**
Kışlanın ardında biri kırık testi
Askerin üstüne samyeli esti.
Gelinlik tazeler umudu kesti
Eli yemendir gülü dikendir
Giden gelmiyor acep nedendir.
Burası Huş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir.
***
Bu türkü söylenirde kim efkrlanmaz?
O nasıl gönüldür ki bu türküyü dinlediğinde efkrlanmasın.
O nasıl insandır ki bu türküyü dinlesin de gözleri ıslanmasın.
Bu türküde ne yok ki!..
Bu türküde hasret var, gözyaşı, ıstırap var. Bu türküde Çanakkale, bu türküde Sakarya, bu türküde Dumlupınar var.
Bu türküde Sarıkamış var.
Bu türküde sevgi var, sevda var.
Bu türkü Türk'ün alın yazısı gibidir.
Bu şiirlerin yazarı, bu türkülerin güftekrı Fazıl Ahmet'tir, Karacaoğlan'dır, şık Veysel'dir, Yunus Emre'dir. Her hanede ya bir şehidi, yda bir gazisi olan yüce Türk Milletidir.
Bunlardır türküleri türkü yapan sebepler.
Çünkü bizim kaderimiz gibi sazımızda dertlidir, sözümüzde…
Askerimizde dertlidir, sivilimizde…
Anlatılmayacak kadar nezih bir geceyi bir şiir ve bir türküyle anlatmaya çalışmak zorunda kaldık.
Umarım bizi bağışlarsınız.
Bu vatan için toprağa düşen bütün şehitlerimizin meknları cennet ruhları şad olsun. Allah onlardan razı olsun.