Üst Aklın Uşakları
18 Nisan 1999 tarihindeki seçimlerde İstanbul 1
18 Nisan 1999 tarihindeki seçimlerde İstanbul 1. Bölge 4. sıradan Fazilet Partisi (FP) adayı olarak parlementoya giren Merve Kavakçı duvarında 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' yazan meclis salonunda milyonların gözü önünde şiddet uygulanarak adeta linç edildi.
O gün 31 yaşında genç bir kadın olan Merve Kavakçı TBMM'de bulunmasını 'başını açma' şartına bağlayanların saldırısına maruz kalmıştı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun aday olmasında mahsur görmediği başörtülü FP adayı Merve Kavakçı milletin oyu ile vize alıp meclise girmişti. Kavakçı gibi başörtülü MHP'li aday Nesrin Ünal'da seçilmiş ve meclise girmeye hak kazanmıştı.
MHPli vekil Nesrin Ünal başörtülü olmasına rağmen şaşırtıcı bir kararla meclise başını açıp gireceğini ve başı açık yemin edeceğini kamuoyuna duyurdu. Ve öyle de yaptı. Kavakçı ise başörtüsü ile yemin etme kararı aldı.
2 Mayıs 1999
Türk Demokrasi Tarihi'nin kara günüdür.
TBMM çatısı altında milyonların gözü önünde kadına şiddetin siyasal parti liderleri, milletvekilleri ve medya desteği ile adeta göstere göstere uygulandığı gündür. Üst aklın uşaklarının bir tek kadına karşı topyekün taarruza kalktığı 3 Mayıs günü siyasal tarihimizin kara lekesidir.
O gün oturumu yöneten Ali Rıza Septioğlu 'Laik Cumhuriyete yakışmıyor' diyen DSP'lilere rağmen Kavakçı'dan yana tavır koymuştu. Bugünün CHP'lisi dünün DYP'li milletvekili Kamer Genç her zamanki gibi çirkefleşmiş şov yapmıştı.
Bugün Paralel İhanet Çetesi'nin elebaşısının öve öve bitiremediği Ecevit'in kürsüye gelip 'Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz' diye çağrı yapmasının ardından Merve Kavakçı adeta linç edildi. Ecevit'i dinleyen milletvekilleri salonu bir birine kattı. Merve Kavakçı kendi milletine yabancı üst aklın uşakları tarafından meclisten kovuldu.
Kadına karşı şiddetin en alası TBMM çatısı altında o gün Merve Kavakçı'ya uygulandı.
Bugün kadına şiddet konusunu manşetlerinden indirmeyen bir ksım medya da o gün yaşanan olayların suç ortağıdır.
Vahşi bir cinayetin faili gibi Merve Kavakçı ve onun şahsında inançlı kitle gazete manşetleri ile linç edildi.
Oluşturulan yapay hava dalga dalga yayıldı. Anadolu'nun bir çok kentinde sırf başörtüsü taktığı için hem erkekler hem de hemcinsleri tarafından kandınlar şiddete maruz kaldı.
Ve bugün;
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarihe geçen açıklama ile iade-i itibarda bulundu.
Başbakan Davutoğlu 'Bu kadına sınırını bildirin' diyen bir başbakanın bu topraklarda hükmetmesi dolayısıyla bütün kadınlardan özür diliyorum. Onun hesabına da özür diliyorum. Bir daha bu ülkede hiç bir başbakan hiç bir bayan için böylesine bir anlatım kullanmayacaktır' diyerek son noktayı koydu.
Eski Türkiye'nin iki yüzlü temsilcilerinin aksine sorumluluğu olmamasına rağmen samimi ve içten gelen bir özür...
Gözü yaşlı insanların duları kabul oldu.
Üst aklın uşaklarını kimse hayırla anmayacak lakin zalimin karşısında elif gibi dimdik duranları bu halk hep dualarla hatırlayacaktır.
O gün 31 yaşında genç bir kadın olan Merve Kavakçı TBMM'de bulunmasını 'başını açma' şartına bağlayanların saldırısına maruz kalmıştı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun aday olmasında mahsur görmediği başörtülü FP adayı Merve Kavakçı milletin oyu ile vize alıp meclise girmişti. Kavakçı gibi başörtülü MHP'li aday Nesrin Ünal'da seçilmiş ve meclise girmeye hak kazanmıştı.
MHPli vekil Nesrin Ünal başörtülü olmasına rağmen şaşırtıcı bir kararla meclise başını açıp gireceğini ve başı açık yemin edeceğini kamuoyuna duyurdu. Ve öyle de yaptı. Kavakçı ise başörtüsü ile yemin etme kararı aldı.
2 Mayıs 1999
Türk Demokrasi Tarihi'nin kara günüdür.
TBMM çatısı altında milyonların gözü önünde kadına şiddetin siyasal parti liderleri, milletvekilleri ve medya desteği ile adeta göstere göstere uygulandığı gündür. Üst aklın uşaklarının bir tek kadına karşı topyekün taarruza kalktığı 3 Mayıs günü siyasal tarihimizin kara lekesidir.
O gün oturumu yöneten Ali Rıza Septioğlu 'Laik Cumhuriyete yakışmıyor' diyen DSP'lilere rağmen Kavakçı'dan yana tavır koymuştu. Bugünün CHP'lisi dünün DYP'li milletvekili Kamer Genç her zamanki gibi çirkefleşmiş şov yapmıştı.
Bugün Paralel İhanet Çetesi'nin elebaşısının öve öve bitiremediği Ecevit'in kürsüye gelip 'Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz' diye çağrı yapmasının ardından Merve Kavakçı adeta linç edildi. Ecevit'i dinleyen milletvekilleri salonu bir birine kattı. Merve Kavakçı kendi milletine yabancı üst aklın uşakları tarafından meclisten kovuldu.
Kadına karşı şiddetin en alası TBMM çatısı altında o gün Merve Kavakçı'ya uygulandı.
Bugün kadına şiddet konusunu manşetlerinden indirmeyen bir ksım medya da o gün yaşanan olayların suç ortağıdır.
Vahşi bir cinayetin faili gibi Merve Kavakçı ve onun şahsında inançlı kitle gazete manşetleri ile linç edildi.
Oluşturulan yapay hava dalga dalga yayıldı. Anadolu'nun bir çok kentinde sırf başörtüsü taktığı için hem erkekler hem de hemcinsleri tarafından kandınlar şiddete maruz kaldı.
Ve bugün;
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarihe geçen açıklama ile iade-i itibarda bulundu.
Başbakan Davutoğlu 'Bu kadına sınırını bildirin' diyen bir başbakanın bu topraklarda hükmetmesi dolayısıyla bütün kadınlardan özür diliyorum. Onun hesabına da özür diliyorum. Bir daha bu ülkede hiç bir başbakan hiç bir bayan için böylesine bir anlatım kullanmayacaktır' diyerek son noktayı koydu.
Eski Türkiye'nin iki yüzlü temsilcilerinin aksine sorumluluğu olmamasına rağmen samimi ve içten gelen bir özür...
Gözü yaşlı insanların duları kabul oldu.
Üst aklın uşaklarını kimse hayırla anmayacak lakin zalimin karşısında elif gibi dimdik duranları bu halk hep dualarla hatırlayacaktır.