Ülkücülük ve MHP
Ülkücülüğün MHP kadar diğer partilerde de temsil edilmesi ve Türkeş'in mirasının yine farklı partilerde yaşatılması söylemi, son zamanlarda fiili saldırıya dönüşmüş gibi gözüküyor.
Bilindiği gibi, Alparslan Türkeş Vakfı, geçen pazar günü eski MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'i anma etkinliği düzenlemiş ancak program bazı şahıslarca basılarak yumruklanma yaşanmıştı.
Konu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye soruldu ve Bahçeli; "Ciddi olaylar yaşandı geçen günlerde. MHP olarak bunun üzerinde duruyoruz. Elde ettiğim ön bilgilerde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Bey'in elinin altında geliştiği hâkim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Artık kendisinin ardından bir ülkücü nefes vardır, her gün de takip edecektir." ifadelerini kullanmıştı.
Anmada çıkan kavgadan Mansur Yavaş'ı sorumlu tutan Bahçeli'ye Alparslan Türkeş Vakfı'ndan yanıt gecikmedi.
Saldırı için "Nahoş, insanlığa sığmayacak, ülkücü geleneğe, töreye, edep ve adaba aykırı" ifadelerini kullanan Vakıf Başkanı Yılmaz şunları kaydetti:
"Vakfımız yeni kurulmuş bir Vakıf değildir, Vakfımız 1997 yılında Seval Türkeş, Ahmet Kutalmış Türkeş ve Ayyüce Türkeş tarafından kurulmuştur. Kuruluşunda ve devamında Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin katkısı ve ilgisi olduğu yalanını ortada dolaştırılan Sayın Mansur Yavaş'ın alakası yoktur.
Merhumun 104. doğum günü anmasında da karar ve uygulama aşamasında hiçbir kimsenin dahli söz konusu değildir. Toplantının düzenlenmesi kararı, iradesi ve uygulaması 'kimsenin eli altında' gelişmiş bir hadise değildir. Karar mercii, sadece Vakıf yönetimimizdir. Toplantıdan bir gün önce sosyal medyada dolaşan mesajdaki iddiaların tamamı gerçek dışıdır. Vakfımız siyaset dışı ve siyaset üstü bir kuruluş olup, hiçbir siyasi kurum ve belediye ile organik ilişkili değildir. Bir partiye karşı olmak veya başka bir partiye/ partilere yakın olmak gibi bir tavrımız söz konusu değildir.
Yapılan çirkin saldırının yöneteni bellidir. Bütün video görüntüleri ile failler apaçık belli olan kişilerdir. Cumhuriyet savcılıklarının ve emniyet güçlerinin resen işlem yapmaması talihsizliktir. Saldırganlar polis bilgisi altında salona girmiş daha sonra da yine polisin himayesi ile salondan kaçırılıp, selametle uğurlanmışlardır. Görüntü kayıtları çok açıktır. Bugün Cumhuriyet Savcılığına gerekli şikâyette bulunacağız. Yenimahalle Demetevler Karakolu'nda saldırıda yaralanarak rapor alan kişilerin şikâyet başvuruları söz konusudur. Bu kişiler video görüntüleri sonrasında kendilerini darp eden kişiyi teşhis etmiş bulunmaktadırlar. Bu kişi elini kolunu sallayarak gezmektedir. Bütün ilgilileri, yetkilileri görevlerini hakkıyla yapmaya ve hukukun gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz."
Bu açıklamada öne çıkan üç görüş var. Birincisi Mansur Yavaş'ın ülkücülükten düşürülmesi, ikincisi, saldırıyı yapanların bilinmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmaması, üçüncüsü ise ülkücülük doktrininin konum ve duruşunun bazı kesimlerce sorgulanması ve buna karşılık birilerinin bunu bastırmaya çalışması…
Mansur Yavaş bu konuda henüz konuşmadı. Konuşacak gibi de gözükmüyor. Kaldı ki vakıf başkanı söylenmesi gerekenleri söylemiş ve Yavaş'ın olaylarla ve programla ilgili dahli ve desteği olmadığını belirtmiş.
MHP'de bu tür olaylar yeni değil. Bir yıl önce Ankara'da yapılan ve ilimizden de ülkücü duayenlerin katıldığı bir toplantının basıldığı ve toplantıya katılanların darp edildiğine dair olayın kahramanları ve ravilerinden bizzat dinlemiştik.
Görünen o ki MHP'den rahatsızlık duyan ama İyi Parti'ye de gitmek istemeyip farklı bir tutum ortaya koymaya çalışanların başına bu tür olaylar geliyor.
Ve anlaşılan o ki MHP kendi içinde ciddi anlamda fikri sorgulama, analiz ve çıkarımlar yapıyor ve hatta başkaldırıyor. Ve yine bir güç de bu tür girişimleri en azından 2023 yılına kadar bastırmak istiyor.
Fikirlerin sünger gibi olduğu ve basıldıkça sertleştiği gerçeğinden habersiz yapılan bu tür eylemlerin, MHP'de uzun bir süre daha yaşanacağı tahmin ediliyor.