Turgut: 'Yetki Verin, Elazığ'da Bir Nesli Kurtarayım'
Feyza Nur Dikici-Hasret Ata/Suat Turgut Elazığ'da doğmuş ve orada büyümüştür. Kendisini 'özgeçmiş' ifadesinde değil, 'özgelecek' kavramında tanımlaması, Suat Turgut kimdir sorusuna cevap niteliğindedir.
Elazığlı Sosyal Antropologyazar Suat Turgut, kendisini “özgeçmiş” ifadesiyle değil, “özgelecek” kavramıyla tanımlar. Gelecek nesilleri umutsuzluk çukurundan kurtarma ideali olan, hayal kurmanın önemin üzerine sohbet ettiğimiz Turgut, konuşmasına şu ifadelerle başladı:
“HAYAT, HAYALLE BAŞLAR”
“İsmin bir önemi yok aslında. Geçmişteki birikimlerin seni var etmez. Mühendis olursun ama bir şey üretmemişsen diploman seni var etmez. İnsan sonuçlarıyla vardır. İnsanlar hayalleriyle vardır. Benim hayal ve hedefim olmalı. Artık insanların yaptıkları değil, yapacakları ve yapmayı hayal ettikleri, gelecekleri önemlidir. Yaşamın geçiciliği içerisinde hayali olan bir nesil oluşturmak istiyorum. En büyük idealim budur. İnsanların önce hayallerini çalarlar. İşe yaramaz insan hayali olmayan, hayal kurmayan insandır ve daha kolay koordine edilir. Hayali olan bir insan, yaratıcı bir beyin taşır. Hayat hayalle başlar. Gördüğümüz, bildiğimiz her şey birer hayal ürünüdür. Kalem, hayal edilmeseydi şu an kullanılır olmazdı. Aynı zamanda uçak da bir hayal ürünüdür. Hayal edilmeseydi insanlık uçağı yapamazdı. Birisi gökyüzüne gitmeyi hayal etmeseydi, uzaya giden araçlar yapılamazdı. Her şey hayalle başladı. Hayal her şeydir.”
Hayal kurmak oldukça önemlidir. Çünkü insan hayalle yaşar. Hayalleri gerçeğe dönüştürme ideali bireyi hayatta tutar. Sağlıklı nesiller oluşturmanın, hayal kurmakla doğrudan ilgisi olduğunu ve buna ulaşabilmek için çabalamak zorunda olduğumuzu belirten Suat Turgut:
“SORGULAYABİLEN BİR NESİL İSTİYORUM”
“Benim idealim hayal kurabilen bir nesil oluşturmak. Böyle bir nesil oluştuğunda, öğrenilmiş korku, güçsüzlük, yapamam düşüncesi gibi kavramlar ikinci plana gider. Çünkü hayal kurabilen insanlar korkmaz ve özgüvenli olur.
Hayal kurabilmek yetmez. Sorgulayabilen bir nesil istiyorum. Çocuklarımıza birazdan anlatacağım değerleri aktarabilirsek çok daha sağlıklı bir nesille karşılaşırız. Hayal ettiniz ama onu nasıl yapacağınızı sorgulamadıysanız hayal kurmuş olmanızın bir anlamı olmaz. Otomobili hayal edip, nasıl yapacağımızı sorgulamasaydık, araştırmasaydık, harekete geçmeseydik bugün otomobil kullanıyor olamazdık. Tesla'nın 700 tane buluşu var. Bunlar ilk önce hayal edildi, araştırıldı, sorgulandı da hayata geçirilebildi.
Peygamber Efendimiz'in bir sözü var ‘Soru, öğrenmenin yarısıdır' diye. Sorusu olmayan çözüm üretemez. Dolayısıyla sorgulayan insanlar oluşturmamız lazım. Bütün nesiller zamanla sorgulama yetisini kaybediyor. Kaygı ve korkularla yaşamaya alışıyorlar. Amaçları kalmamış, soru sormayan bireyle hiçbir şey üretemezler. Kendi hayali olmayan birisi, başkalarının hayallerine hizmetçi olmaya mahkumdur. Robotlaşır, sorgulamaz, değişmez.“ dedi.
“AKIL VE BİLİM YOLUNU TAKİP ETMEK ZORUNDAYIZ”
“Hayal kurmak, sorgulamak oldukça önemlidir. Düşünme aracı olan beyin bilgiyle çalışır. Sorulara yanıt vermek için bilmek ve öğrenmek gerekir. Hayal kurup, sorgulayıp, araştırıp öğrendikten sonra üretebiliriz. Akıl ve bilim yolunu takip etmek zorundayız. Atatürk'ün şu sözü çağlara ışık tutar: “Benim manevi mirasım akıl ve bilim yoludur.” Çocuklarımız eğer akıl ve bilim yolunu ilke edinirse hurafelere tarikatlara ve birçok tehlikeye karşı dirençli olur, kandırılmaya müsait olmaz. Matematik, Fizik ve Kimya Tanrı'nın ilmidir. Düşünme biçimidir. Matematiği bilmeyen düşünemez de. Matematik ve Türkçe aslında çok yakındır. İkisi de insanın temel taşlarıdır. Dili çok iyi bilmeyen iyi düşünemez çünkü dil de düşünme aracıdır.
Düşünebilmenin aracı beyindir. Beş kelime bilen birisi asla üretemez ve çözüm odaklı olamaz. 100 bin kelime bilen biri her yerde hayatta kalabilir. Çünkü biliyordur. Sorgulayan bir beyin yapısı oluştuğunda ezber yapılmaz çıkarım yapılır ve bütün bilgiler daha kalıcı hale gelmiş olur. Dolayısıyla düşünme aracı olan beyni besleyen tek şey bilgidir. Sorgulayan bir beyin ise o bilgileri çıkarım yaparak yeni problemleri çözebilecek bir kafa yapısına sahip olunur. “
“EĞİTİMLE ÖĞRETİMİN BİRBİRİYLE ALAKASI YOKTUR”
“Atatürk… Atatürk'ün çökmüş, savaş görmüş, umutlarını yitirmiş bir nesilden hayata dört kolla sarılmış, bilinçli ve sorgulayabilen bir nesil üretilmesinde katkısı yadsınamaz.
Eğitim şu anda tıkanmış durumda çünkü düşünen, sorgulayan insan istemiyorlar. Öğrencileri, gençleri sadece bir süre gözetim altında tutuyorlar. İlk önce insan probleminin çözülmesi gerekir ve buna eğitimle başlamak zorundayız. Eğitimin anayasası nedir? Eğitimin anayasası insan davranışlarında ortaya çıkan değerlerdir. İnsanın ve insanlığın anayasası çocukluğunda yazılır. İnsanın çocukluğu anayasasının yazıldığı dönemdir. Eğitimle öğretimi çok karıştırıyoruz. İlgisi yok. 6 kere 7, 42 eder dediğimizde bunu çocuğa öğretmiş oluyoruz, eğitmiş olmuyoruz. Eğitim insan problemini çözmekle başlar. Eğitim çağı, davranışlarımızın kaynağı olan değerlerin işlendiği dönemdir. Eğitim çağı 0-12 yaş arasıdır diyebiliriz. Çocuklar 0-6 yaş arasında bir karakter kazanır. Bütün insani özellikleri o yaşlarda oluşur. “İnsan 7'sinde neyse 70'inde de odur” atasözü bir tesadüf değildir.”
Eğitimdeki aksaklıklar ve öğretmenlik mesleğinin önemiyle alakalı konuşan eğitimin bir ticarethane haline geldiğini, öğretmenlik mesleğinin verimsiz kişilerce suistimal edildiğini belirten Turgut:
“Eğitilme yaşı çok önemlidir. Çocuklara doğru yaşta ve doğru eğitimi verebilirsek bir nesli kurtarabiliriz. İddia ediyorum! Bana yetki verilsin, bütün çocuklarımızı kahraman haline getirebilirim. Doğru eğitimi vermek zorundayız. Geleceğimiz her şeyden önemli. Eğitimde topyekun bir devrim yapmak zorundayız.
Öğretmenlik maaşını çok iyi yapmak zorundayız. Öyle her önüne gelen öğretmen olamasın. Her öğretmen en az bir müzik aleti çalabilmeli tarımdan anlamalı, sağlıktan anlamalı, kendisini her alanda geliştirmiş olmalıdır. Öğretmenlerin özel bir yeteneği olmak zorundadır. Öğretmen özel olursa, eğittiği öğrenciler de özel olur.”
“ÖĞRETMEN GÜNEŞ OLURSA BÜTÜN NESİL PARILDAR”
Her şeyden önce öğretmenlerden bir güneş yaratılmalı. Ardından o öğretmen gittiği her yerde parıldayan nesiller üretmeli. Atatürk, yurdumuz ve dünya çocukları için seçilmiş bir insandır. “Öğretmenler! Yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır” sözüyle geleceğimize ışık tutmuştur. Öğretmenlik yetenek işidir. Yeteneğiniz yoksa öğretemez, eğitemezsiniz. Hastalıklı bir nesil oluşmasını istemiyorsak işe koyulmak zorundayız. Özel okulların birçoğu ticaret yuvası olmuş durumda. Küçücük çocukları müşteri olarak gören sözde eğitimciler geleceğimizi karartıyor ve farkında değiller. Pırıl pırıl çocuklarımızın en güzel dönemleri mahvolmuş durumda. Aralarında muhakkak işini çok iyi yapanlar da var ancak yeterli değil. Çocuklara insani değer aşılamadan eğitim verdiğini düşünen yapılar var. Telefon markasıyla övünen bir nesil oluşturdular ve tehlikenin farkında bile değiller. Önce öğretmeni eğitmek zorundayız. Öğretmen güneş olursa, bütün nesil parıldar. “
Çocuklara ezbere bilgiler değil gerçekten kullanabileceği, hayatı boyunca ihtiyaç durumunda analitik düşünebileceği eğitimler vermek zorunda olduğumuzu ve vatan duygusunu, milli ruhu, bayrak sevgisini doğru yaşta ve doğru eğitimle aşılamak gerektiğini anlatan Suat Turgut, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“VATANIMIZI KORUMAZSAK PARÇALANIRIZ”
“Kötülüğü beslersen kötülük iyiliği beslersen iyilik güçlenir. Eğitimde de demek istediğim bu biz ne verirsek çocuklarımıza o artıp çoğalacaktır. O yüzden hep söylediğim gibi bana yetkiyi versinler ben 5 yılda terörü bitiririm, 10 yılda da dünyanın en ahlaklı ülkesini oluştururum. Dini dayatmalarla insanı terbiye edemezsin, ikiyüzlülük yapılıyor. Arapça konuşmayı din sayan bir toplum oluştu. Camilerde verilen kuran kursu eğitimlerini de onaylamıyorum orada çocuklara sadece Arapça öğretiliyor, yaratan ne söylüyor bunu öğretmiyorsa sen öğretmiş olmazsın.
Amacımız çocuk” ben bir toprak üzerinde yaşıyorum ve bu toprak hepimizin evi, vatanımızı korumazsak parçalanırız” düşüncesini aşılayarak güzel evlatlar yetiştirmek. Eserlerimin çizgi roman olmasının en büyük nedeni kişinin gördüğü kolay kolay unutmuyor olması. Çocuklar da tarih bilinci yok ama çocuklara bak ülke işgal altındayken birileri gidip canını vermiş diye düşünüp bu yaşananlar olmasıydı biz de olmazdık diye çıkarım yapsa. Vatanını bayrağını seven herkesi kardeş yapmış oluruz.”