Tulum Peyniri İle 2 Milyar Katkı
Önemli bir kısmı ilimiz sınırları içerisinde Şavak Aşireti mensuplarının ürettiği ancak 'Erzincan tulumu' olarak bilinen tulum peyniri, on binlerce üreticimizin geçim kaynağı olurken ilimize önemli ekonomik katkı sunuyor. Üreticiler, ilimizde üretildiği halde Erzincan'a mal olan tulum peynirinin Elazığ'ın ürünü olarak markalaştırılıp tanıtılması konusunda yetkililerden destek istiyorlar.
İlimizde üretilen ve şehre önemli ekonomik katkısı olan ürünlerden biri de tulum peyniri. Elazığ'da tulum peyniri üreticileri yıllık 10 bin ton peynir ürettiklerini bununda yaklaşık Elazığ ekonomisine katkısının 2 Milyar TL olduğunu belirttiler.
KAYISIYI MALATYA'YA, TULUM PEYNİRİNİ ERZİNCAN'A KAPTIRDIK
Kendine özgü aroması, şeker ve kalsiyum oranı, görselliği ve büyüklüğü ile kayısı sever ve tüccarların ilk tercihi Baskil kayısısı olmasına rağmen, borsasının ve tanıtımın daha çok Malatya tarafından yapılması sebebiyle Malatya'ya kaptırdığımız kayısının ardından Elazığ'ın coğrafi işaretiyle Erzincan'a kaptırdığı bir ürünü daha var. Tulum peyniri…
ÜRETİCİLERİN YAYLA VE MERA SORUNU
Hakimiyet Gazetesi olarak ilimize önemli oranda ekonomik katkı sunan tulum peyniri üreticilerine sorunlarını ve Elazığ değil de Türkiye'de Erzincan tulum peynirinin neden ön planda olduğunu sorduk. Elazığ'ın önde gelen tulum peyniri üreticileriyle yaptığımız röportajda üreticiler ürünleri pazarlarken her hangi bir sorun yaşamadıklarını dile getirirken yayla ve mera sorununa dikkat çektiler.
KÜÇÜK: “TÜCCARLAR ERZİNCANLI OLUNCA ‘ERZİNCAN TULUMU' OLARAK TANINDI
İlimizde Hak-Pey markasıyla faaliyet gösteren ve tulum peyniri üretimi yapan Bilal Küçük, peynirin genelde ilimiz sınırlarında üretilmesine rağmen tüccarları Erzincanlı olması sebebiyle ürün Erzincan ile özdeşleştiğini söyledi.
Kullandıkları yaylalara yakın olan önceleri daha çok Kemaliye'de peynir pazarı yoğunken zamanla bu pazarın Erzincan merkeze kaydığına dikkat çeken Küçük, “Buralarda satın alınan peynirler Türkiye'nin başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlerine götürülmüştür. Tüccarlar Erzincan ve Kemaliyeli olunca Erzincan peyniri olarak isimlendirilmiştir. Asıl peynir şavak peyniridir. Şavak, farklı bir kültürdür bir değerdir. Şavak denince sadece peynir üreten değil; değerlerine, kültürlerine, maneviyatına inancına sıkı sıkı bağlı olan vatanı için her türlü fedakârlıkta bulunan bir toplumdur.”
“YETKİLİLER YAYLA SORUNUMUZLA İLGİLENİYOR”
Sürü sahiplerinin yayla sorununun kısmen de olsa devam ettiğini ifade eden Küçük; “Ama eskisi gibi çok değil. Bürokratlar yayla sorunumuzu çözmek için eskiden etkin güçlerini kullanmıyorlardı. Gittikçe bize biraz daha sahip çıkan biraz daha ilgilenen kolaylaştırmaya yönelik bir sistem oluşmaya başlamış diyebiliriz. Erzurum yaylalarına gidişimizin yaklaşık 40 yıllık bir serüveni var. İlk zamanlar ilgilenilmeyip önemsenmeyen bir kitle iken üreticilerin bu memleket için çok önemli olduklarının farkına varılmış olmasından dolayı kamu kuruluşlarının yardımlarını artık esirgemediğini düşünüyorum.” dedi.
PEYNİRLER NASIL PAZARLANIYOR?
Ürettikleri peynirleri toptan olarak büyük şehirlere sattıklarını ifade eden YIL-SÜT Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Yıldırım ise konuyla ilgili şunları söyledi: “Elazığ'da 8 bin ile 10 bin ton yıllık tulum peyniri üretimi yapıyoruz. Bu da yaklaşık yıllık 2 milyar TL Elazığ ekonomisine katkı demek. Bu çok ciddi bir sayı. Sadece bunu tulum peyniri olarak bakmamak lazım. Sadece Elazığ değil Doğu Anadolu'nun büyük bir kısmı ve Güneydoğu Anadolu'da üretilen koyun sütünün bir kısmı Elazığ ekonomisi üzerinden dönüyor.”
“MERA KANUNUNDA SIKINTILAR VAR”
Mera probleminin kendileri için her zaman önemli bir sorun olduğunu İfade eden Yıldırım; “Osmanlı'da meralar tahsisliydi. 1998 yılında mera kanunu çıkınca sıkıntılar başladı. Mera sadece bizim değil aslında Türkiye'nin bir sorunudur. Avrupa'da birçok ülke gezdim. Böyle bir sorun onlarda yok. Hayvancılığı kim yapıyorsa meralar onlarındır. Bizim mera kanunlarına göre böyle olmasına rağmen bunlar yerine getirilmiyor. Türkiye'de meralar darmadağın. Meralar içinde özel mülkiyetler var. Bunların toplulaştırılması lazım. Bölge bölge 10 bin – 100 bin dönüm şeklinde toplulaştırılıp hayvancılık sektörüne tahsis edilmesi gerekiyor. Bu öylesine çözülebilecek kolay bir şey değil. Mecliste görüşülüp kanun haline getirilmesi gerekiyor. Son yıllarda devletimiz sektörün bir ihtiyaç olduğunu fark etti. O kadar araştırma yapmaya teklifler hazırlamaya gerek yok. Tek ve basit çözümü Osmanlı zamanındaki yasaları uygulasak bize yeterli gelir. Cumhuriyet döneminden öncesi bu iş daha düzenli ve sistemli yapılmış” dedi.
“PAZAR SIKINTIMIZ YOK”
Türkiye şartlarında çok ciddi bir pazar sıkıntısı yaşamadıklarını ifade eden Yıldırım, “Üreticimiz dağın başında da olsa şehir merkezinde de olsa ürünlerini değerlendiriyor. Elazığ'da, Tunceli'de bir dağın başında üretici inek sütünü değerlendiremezken koyun sütü bir litresi bile heba olmuyor. Koyun sütü yaylada diye ucuz satılmıyor. Türkiye ortalamasının üstünde bir fiyatla bölgede satılıyor.”
“ERZİNCAN VE ELAZIĞ TULUM PEYNİRLERİNDEKİ KALİTE VE FİYAT AYNI”
Büyük pazarlarda Elazığ ve Erzincan tulum peynirinin aynı olduğunu ifade eden Yıldırım; “Elazığlı üretici Erzincan'dan gidip mal alıyor. Ya da Erzincan esnafı gelip buradan alıyor. Zaten birbiri ile akrabalar. Erzincan'dakinin ya bir kardeşi burada ya da amcası oğlu buradadır. Ben İstanbul'da 50 -100 ton tulum peyniri satarken arasında bir fark olmuyor. Perakende olarak Erzincan tulum peyniri biraz daha ön plana çıkmış. Bunun en büyük sebebi bürokrasi, ticaret odası ve STK'lar orada tulum peynirine iyi sahip çıktılar. Biz Elazığ'da bunu maalesef yapamadık.”
ALBAY: “ELAZIĞ EKONOMİSİNE YILLIK 2 MİLYAR KATKI SAĞLIYORUZ
İSMAİL ALBAY (ŞAVAK-ALBAY):
İlimizde üretimi yapılan tulum peynirleri ile Elazığ ekonomisine yıllık 2 Milyar TL katkı sunduklarını ifade eden ŞAVAK-ALBAY firma sahibi İsmail Albay; “Terörün azalmasıyla birlikte kullanıma açılan yayla ve meralarımız var. Bizim yaylalardaki en büyük problemlerimizden biri yol problemidir. Yollarımız konusunda gerekli çalışmalar yapılsa hayvancılığın gelişmesine önemli bir katkı olur. Meralar arttıkça hayvancılıkta artar. Yayla ücretlerinin belirli bir seviyeye çekilmesi gerekiyor. Fiyatlar çok yüksek, ihale değerleri yüksek çıkıyor. Vatandaş ürettiğinin yarısını da oraya vermek zorunda kalıyor. Hayvancılığın gelişmesini istiyorsak bunu yapmak zorundayız. Özellikle bu işi yapanlar ile kamu görevlilerden oluşacak bir heyet ile bir komisyon oluşturabilir. Bu sorunlarımızın daha hızlı ve çözüm odaklı çözülmesine olanak sağlar.” dedi.
“HAYVANCILIK DESTEKLERİ YETERLİ DEĞİL”
Kendi sektörlerine yönelik desteklerin olduğunu ancak bunun yetersiz kaldığını ifade eden Albay, “Destek var ama yeterli değil. Damızlık hayvanda destek verilebilir. Çiftlik değil de yaylaya gittiğinde vatandaşın masrafı azalıyor. Vatandaşımız orada para kazanırsa haliyle orada imalat artar. İmalatçının da şöyle bir problemi var. Avrupa Birliği'nin hibelerinden faydalanma konusunda çok büyük eksiklik var. Bu konuda yeterince destek verilse iyi olur. Daha çok gelişir ve vatandaşlar daha çok yatırım yapmaya başlar. Bunlar olmadığı zaman vatandaş çekimser kalıyor. Verdiği emeğin karşılığını alamadığından dolayı ben bu işi niye yapayım diyor”dedi.
“SİLAH RUHSATI KONUSUN DA KOLAYLIK GÖSTERİLMELİ”
Yaylaya giden ve 750 hayvan küpesi olan vatandaşa silah ruhsatında kolaylık sağlandığını ifade eden Albay, “Ama herkesin 750 hayvanı yok ki. 150 hayvanı olanda, 200 tane olanı da bin tane hayvanı olanda yaylaya gidiyor. Biz peynir üreticileri olarak buradan malzemelerle gidiyoruz. Orada yolumuzu kesseler bir sıkıntı olsa derdimizi kimse anlatamıyoruz. Yine yaylada tabiri caizse dağın başındayız. Yırtıcı hayvanı var, insanın başına her türlü şey gelebilir. Can güvenliğimizi sağlamak istiyoruz. Sayın valimizden silah ruhsatı alırken bize kolaylık yapılması konusunda destek vermesini istiyoruz” dedi.
“GENİŞ PAZAR AĞIMIZ VAR”
Firmalarının Pazar sorunu olmadığını dile getiren Albay, “Bizim pazar sıkıntımız yok. İstediğimiz ürünü istediğimiz zaman satabiliyoruz. Geniş bir pazarımız var. Ülkenin ekonomisine ciddi bir oranda katkı sunuyoruz. Yeter ki üretim olsun.” dedi.
POLAT: “ERZİNCAN TULUM PEYNİRİ, ÇEMİŞGEZEK VE PERTEK BÖLGESİNDE ÜRETİLİYOR”
Şavak tulum peyniri Türkiye'nin en kaliteli tulum peyniri olduğunu ifade eden tulum peyniri üreticisi Haydar Polat; “Bazı tüccarlarımız Erzurum, Ağrı, Kars bölgesinden süt getirip karıştırınca kalitesi ister istemez düşüyor. Erzincan tulum peynirinin marka yapmasının sebebi, Çemişgezek, Pertek tarafından göç eden şavaklılardan oluşuyor. Bizim Çemişgezek bölgesinde yılda 300-400 ton yaş mal çıkıyor. Bu Elazığ ve Erzincan bölgesine satılıyor. Ben Erzincan'a çok mal veriyorum. 90 tona yakın bu sene mal verdim. Satışlarımız çok şükür iyi bir sıkıntımız yok. Şavak aşireti devletini, milletini seven bir toplumdur. Köyümüz Tunceli'nin en büyük köylerinden biridir. MHP il genel meclis üyesiyim. Biz teröre karşı durduk. Çok da şehit verdik. Biz yayla olarak Erzurum, Erzincan ve Sivas yaylalarını kullanıyoruz. Son 2-3 yıldır başta Tunceli valimiz olmak üzere devlet büyüklerimizin çabalarıyla Tunceli yaylaları da kullanıma açıldı. 90'lı yıllarda çok sıkıntı çekiyorduk. Araçlara yükle Erzurum'a git, oradan tekrar araçlara yükle geri dön. Yayla kiraları çok pahalıydı. Üretici olarak çok zorluk çekiyorduk ve masraflarımız çok fazlaydı. Altından kalkamıyorduk. Tunceli dağlarının açılmasıyla birlikte üreticinin bir kısmı rahatladı.”dedi.
ŞİRİN: “MERA PROBLEMİ ÇÖZÜLMELİ”
Mera kanununun en büyük problem olduğuna dikkat çeken üretici Sait Şirin; “1999 yılında çıkan mera kanunuyla biz bölgeyi terk ettik. Halen daha sürgündeyiz. Dönüş var mı var. Sağ olsun devletimiz çok büyük bir ilerleme yaptı. Çok güzel şeyler oluyor ama daha da güzelleşebilir. Meraların eski haline dönmesi lazım. Türkiye'de mera kanunu özel olarak çıkan Tunceli ve Ağrı olmak üzere iki il var. Özellikle Tunceli yaylalarında devlet meraları ile özel şahıs meralarının iç içe olmasından dolayı çok büyük sıkıntılar var.”