'Tüketmediğim Ürünü, Halka Satmam'

İthal ürünlerin, yerli üretimi olumsuz etkilediği ve günden güne sayıları artan süpermarketlerin diğerlerinde olduğu gibi bakliyat satışlarını da düşürdü

TAKİP ET
İthal ürünlerin, yerli üretimi olumsuz etkilediği ve günden güne sayıları artan süpermarketlerin diğerlerinde olduğu gibi bakliyat satışlarını da düşürdüğünü söyleyen Erdoğan şunları kaydetti: “Benim kendi prensibim olarak ithal ürünlerin satışını yapmıyorum. Kendi tükettiğim, güvendiğim ürünler neyse aynısını da halka satıyorum. Kendi yerli ürünlerimiz varken ithal ürün satmayı uygun bulmuyorum. Eskiden köylü malını getirir buğday pazarında satardı. Kazandığı para ile kendi ihtiyacını alır köye giderdi. Eskiden vatandaş gelip bakliyatını ve zahiresini buradan alırdı. Ova köylerinin Elazığ ekonomisine yüzde 65'lik katkı dilimi yok olmuş durumda. Süpermarketler açıldıktan sonra insanlar paket ürünlere yönelmeye başladı. Vatandaş, doğal ürünlerin satıldığı pazarlardan, alışveriş merkezlerine yöneltilmeye başlandı.”

Bakliyatın Kullanım Alanına Göre Birçok Çeşidi Üretilmeye Başlandı

Paketli bakliyatlar, raf ömrü uzatıldığından ileride kanserojen olacak zararlı kimyasala dönüştüğünü söyleyen Erdoğan, “Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklarda son on yılda büyük bir artış yaşandı. Ömrü 6 ay olan bulguru, paketleme ile 3 yıla kadar ömrü uzatılıyor. Buda içerdiği katkı maddesiyle sağlanıyor. Teknoloji geliştikçe bakliyatta da farklı çeşitler üretilmeye başlandı. Örneğin bulgurun köftelik, pilavlık ve dolmalık olmak üzere farklı türleri var. Pilavlık bulgurun bile iri ve ufak olan boyutu var. Önceden iki çeşit mercimek vardı; kara mercimek ve kırmızı mercimek. Şimdilerde sarısı, yeşili de bulunuyor. Tüm ürünlerdeki çeşit 2- 3 katına çıktı. Unun bile 3-4 çeşidi bulunuyor. Bağırsak hastaları için glütensiz un satışı yapıyoruz.” dedi.

Halk, Doğal Pazardan Uzaklaşıyor

Süpermarketlerin, ürün çeşitliliği ve paketli satışıyla bir cazibe haline geldiğini ve vatandaşın pazarlardan uzaklaştığını söyleyen Erdoğan şunları ekledi: “Halkımızın şöyle bir düşüncesi var; ‘komşum ya da akrabam markete gidiyor, o zaman bende gideyim.' Bu düşünce, halkı doğal ürünlerin satıldığı pazarlardan, çarşılardan, dükkânlardan uzaklaştırdı. Satın alınabilecek alternatifler çoğaldıkça Buğday Pazarında satışlarında düşüş yaşanmaya başladı. Meydanda bizlerde alışveriş yapan eski müşterilerimiz ve yakın çevremiz.”

Pazarda Satılan Ürünler Hem Doğal Hem Uygun Fiyatlı

Ürünlerini kendilerinin ürettiği ve köylü üreticiden aldığına dikkat çeken Erdoğan: “Ürünlerimizi, köylüden tedarik ediyoruz. Bulgur için çiftçiye teşvikte bulunuyoruz. Çiftçi buğdayı ekiyor, haşlıyor ve bize getiriyor. Unu da aynı şekilde kendimiz değirmende yapıyoruz. Tarhana ve erişteyi de evimizde yapıyoruz. Burada satılan ürünler, markette satılanlardan daha uygun fiyata ve doğal. Satışını yaptığımız ürünler taze olarak gelir, hızlı şekilde tüketilir.

Doğal Ürün, Hem Kokusundan Hem Tadından Belli Olur

Ürünlerin tazeliği kokusundan belli olur, buğdayın haşlanma kokusuna benzer. Aynı şekilde tadından da belli olur. İthal ürünlerde ise katkı maddesi vardır ve saklama koşulları da bu nedenle daha uzundur. Fakat taze ürünler, katkısız olduğundan daha hızlı şekilde tüketilmesi ve satılması gerekir.

Bakmadan Geçme