TRAORE ARAMIZA DÖNÜNCE SAHADA BİR FAZLAYIZ…
Bolu maçının ikinci yarısından bu yana sürekli olarak vites yükselten bir Elazığspor vardı
Bolu maçının ikinci yarısından bu yana sürekli olarak vites yükselten bir Elazığspor vardı. Sezon başında değişik alternatifler üzerinde çalışan Ogün Temizkanoğlu, Mesut Saray'ın bireysel performansının da katkısıyla sol ön problemini çözmüştü. Kısa sürede kadro istikrarını yakalamış ve oyun şablonunu oturtmuştu. Giresunspor karşılaşması, şuandaki form durumumuzu test etmesi ve mevcut seviyemizle ligin neresinde olduğumuzu göstermesi açısından önemliydi. Karşımızda son birkaç haftadır kadro istikrarını yakalayan bir takım vardı. Son haftaların formda ismi Tomic hariç ideale yakın bir 11'le çıktılar sahaya… Biz de ise durum biraz farklıydı. Hafta içi kupa maçında sakatlanan, tam form tutmuşken ve oturan takım iskeletinde kendine yer bulmuşken eksikliğini hmekten korktuğumuz Mesut'tan yoksunduk. Onun bölgesine sağ bekten Hakan Bilgiç kaydırılmıştı. Hakan'ın yerine ise Ali Fırat Okur… Kadrolar elimize gelmeden önce bazı çekincelerimiz vardı. Mesut'un olmayışı sistemsel değişikliğe mi itecekti acaba Ogün Hocayı… Mesela Çağrı, Kayalı, Traore üçlüsü bozulur muydu? Merkez alanda tam işleri yoluna koymuşken yeniden bir rotasyona mı uğrayacaktı şablonumuz… Hayır olmadı, korkumuz yersizdi. Ogün hoca yine doğru kadroyu sürmüştü sahaya… Formsuz Ümit Tütünci'nin yerine kupanın yıldızı Ömer'i de koyarak elindekinin yine en iyisini kullanmıştı. İlk 25 dakika Tom üzerinden işleyen organizasyonlarımız hücum bölgesinde çoğalamadığımızdan dolayı sonuçsuz kaldı. Volkan Okumak, Recep Aydın ve Abwo üçlüsünün ağırlıklı olarak kanatlara inerek koşturduğu topa baskıyı arttırmak gerekiyordu. Kayalı'nın bu tehlikeyi sezerek tek ön liberoda yalnız kalan Çağrı'ya yardıma gitmesi 3. bölgeye katkısını kısıtladı. Ömer ön alanda presle rakip defansın oyun kurmasını engellese de Traore ve Kayalı'dan hücum bölgesine ekstralar gelmeyince topa sahip olsak bile finali yapmakta zorluk çektik. 33. dakikada Hüsamettin'in geriye kısa pasında araya giren Tom'un sürerek yaptığı golle öne geçtik. Golden sonra panikleyen Giresun takımına karşı daha cesaretli oynamaya başladık. Bu cesaret bizi kağıt üstündeki şablonumuza geri döndürdü. Kayalı ve Traore daha öne doğru oynamaya başladılar. Çok geçmeden 41'de Traore ile uzak mesafeden jeneriklik bir gol daha bulduk. 2-0 geriye düşmenin verdiği gerginlikle Abwo direkt kırmızıdan atıldı. İlk yarının son anlarında Tom'un kaleciyi çalımlayıp direğe nişanladığı top girse 45 dakikada işi bitirecek ve devreye fişi çekerek girecektik.
***
İkinci yarıya son barutlarını kullanmak amacıyla asılarak başladı Giresun takımı… 5 dakikada iki şut denemesi geldi. Riskleri alarak oynadıkları için suni bir baskı htik. Bir eksik olmanın verdiği dezavantajla tempo yapamadıkları için 50'den sonra rölantiye geriledi maç… Kalan bölümde topun arkasına geçip kontralar aradı takımımız… Tom'la kaçırdığımız yüzde yüzlük bir pozisyon ve Murat Kalkan'ın 6 pasta değerlendiremediği şut dışında aksiyonu olmayan bir son 30 dakika izledik.
***
Oyuncularımızın bireysel performanslarına bakacak olursak…
Savunmada Mehmet Yiğit bazen gereksiz çıkışlar yapsa da oyun konsantrasyonu yüksekti yine... Erken gördüğü kartın etkisiyle vitesi biraz düşürdü ve kendini oyuna verdi. Verdikçe verimi yükseldi ve savunmanın sağlamlığı da arttı. Partneri Murat Kalkan tam bir profesyonel… Pozisyon bilgisini yine doğru kullandı. Bölgesini kusursuz kapattı. Onur Güney elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Birkaç hücum çıkışıyla koridor bulduğunda neler yapabileceğini gösterdi. Ali Fırat ilk defa 11'de başlamanın verdiği heyecanla idare etti görevini… Maç pratiği kazandıkça daha iyi olacağının sinydigererini Ümraniye maçında vermişti zaten… En güçlü tarafımız olan merkez alanda takımın çapalığına Çağrı soyundu. Tek ön liberolu sistemde çevikliği ve rakibi ısırması ile caydırıcı oldu. Kayalı ise çizginin her iki tarafını da kullanmak zorunda kaldığı bir maç oynadı. Gole kadar Çağrı'ya yardıma koştu. Golden sonra hücuma da katkı vermeye çalıştı. Enerjisi ve isteği ile takımını ön alana taşıdı. Traore, Manisa, Bolu ve Ümraniye maçlarından sonra silkelendi. Eskişehir'de iyi bir performans ortaya koymuştu. Dün gece de attığı gol ve rakip orta alan oyuncularına sürtünerek oynaması bildiğimiz Traore'yi görmemiz açısından memnuniyet vericiydi. Hakan Bilgiç joker görevini layıkıyla yerine getirdi. Hoca nerede görev verse orada oynuyor. İki sezondur hiç vasat altı iş yapmadı. Yeterli olmadığında bile mücadele etti. Yine gayretliydi ve sol tarafı oldukça zorladı. Ömer Yıldız, her geçen gün üstüne koyuyor. Geçtiğimiz sene disiplin probleminden dolayı başka takımlara gönderilmişti. Daha olgunlaşmış bir şekilde geri dönmüş. Kenan ve Ümit'in alternatifiyim der gibiydi. Henüz final vuruşlarını yapabilecek melekelere ve pozisyon okumalarına sahip olmadığını da söylemek lazım… Yazımı Wellington Tom'la bitirmek istiyorum bu defa. Geçen hafta gördüğü kırmızı karttan dolayı eleştirmiş, sadece işiyle ilgilenmesi gerektiğini söylemiştim. Hatta son satırlarımı Ogün hocanın dikkatine sunmuş, gereksiz kartlar konusunda bir dizi önlemler alınmasını ifade etmiştim. Dünkü performansıyla Tom her zaman dediğimiz gibi bu ligin üzerinde bir Tom... Etkili kanat bindirmeleri ve adam eksiltme özelliğiyle taraflı tarafsız herkesin anlaştığı konu, onun 1. sınıf bir hücum oyuncusu olduğu… Bir takımınız var ve sahada onun gibi bir silahınız var. Her eve lazım… Bedeni gibi ruhu da sahada olursa Süper Lig ayarında bir yıldız o… Dün gece resital sundu izleyenlere… Ogün hoca da son dakikada onu oyundan alarak taraftara alkışlattı.
***
Birlikte oynama alışkanlığı kazanmış oyunculardan kurulu bir ekibimiz var. Doğru oyun sistemiyle ve bu sistemin çarklarının yüksek performansıyla sürekli olarak gelişim gösteriyoruz. Haftalardır formsuz olan Traore'nin Kayalı ve Tom seviyesine çıkmasıyla hücumsal anlamda bol alternatifli bir oyun anlayışını yakalamış durumdayız. Kısıtlı kadromuzdan en yüksek verimi alabilmemiz için sakat ve cezalılarımızın olmaması, sahadaki oyuncularımızın ise mücadele güçleriyle form grafiklerini yukarı taşımaları gerekiyor. Şuan işler yolunda gidiyor. Bu kurgu, bu istek ve bu mücadeleyle her maçın içindeyiz bence. İzmir'de tutmayan şansımızın dönmesi dileğiyle…
***
İkinci yarıya son barutlarını kullanmak amacıyla asılarak başladı Giresun takımı… 5 dakikada iki şut denemesi geldi. Riskleri alarak oynadıkları için suni bir baskı htik. Bir eksik olmanın verdiği dezavantajla tempo yapamadıkları için 50'den sonra rölantiye geriledi maç… Kalan bölümde topun arkasına geçip kontralar aradı takımımız… Tom'la kaçırdığımız yüzde yüzlük bir pozisyon ve Murat Kalkan'ın 6 pasta değerlendiremediği şut dışında aksiyonu olmayan bir son 30 dakika izledik.
***
Oyuncularımızın bireysel performanslarına bakacak olursak…
Savunmada Mehmet Yiğit bazen gereksiz çıkışlar yapsa da oyun konsantrasyonu yüksekti yine... Erken gördüğü kartın etkisiyle vitesi biraz düşürdü ve kendini oyuna verdi. Verdikçe verimi yükseldi ve savunmanın sağlamlığı da arttı. Partneri Murat Kalkan tam bir profesyonel… Pozisyon bilgisini yine doğru kullandı. Bölgesini kusursuz kapattı. Onur Güney elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Birkaç hücum çıkışıyla koridor bulduğunda neler yapabileceğini gösterdi. Ali Fırat ilk defa 11'de başlamanın verdiği heyecanla idare etti görevini… Maç pratiği kazandıkça daha iyi olacağının sinydigererini Ümraniye maçında vermişti zaten… En güçlü tarafımız olan merkez alanda takımın çapalığına Çağrı soyundu. Tek ön liberolu sistemde çevikliği ve rakibi ısırması ile caydırıcı oldu. Kayalı ise çizginin her iki tarafını da kullanmak zorunda kaldığı bir maç oynadı. Gole kadar Çağrı'ya yardıma koştu. Golden sonra hücuma da katkı vermeye çalıştı. Enerjisi ve isteği ile takımını ön alana taşıdı. Traore, Manisa, Bolu ve Ümraniye maçlarından sonra silkelendi. Eskişehir'de iyi bir performans ortaya koymuştu. Dün gece de attığı gol ve rakip orta alan oyuncularına sürtünerek oynaması bildiğimiz Traore'yi görmemiz açısından memnuniyet vericiydi. Hakan Bilgiç joker görevini layıkıyla yerine getirdi. Hoca nerede görev verse orada oynuyor. İki sezondur hiç vasat altı iş yapmadı. Yeterli olmadığında bile mücadele etti. Yine gayretliydi ve sol tarafı oldukça zorladı. Ömer Yıldız, her geçen gün üstüne koyuyor. Geçtiğimiz sene disiplin probleminden dolayı başka takımlara gönderilmişti. Daha olgunlaşmış bir şekilde geri dönmüş. Kenan ve Ümit'in alternatifiyim der gibiydi. Henüz final vuruşlarını yapabilecek melekelere ve pozisyon okumalarına sahip olmadığını da söylemek lazım… Yazımı Wellington Tom'la bitirmek istiyorum bu defa. Geçen hafta gördüğü kırmızı karttan dolayı eleştirmiş, sadece işiyle ilgilenmesi gerektiğini söylemiştim. Hatta son satırlarımı Ogün hocanın dikkatine sunmuş, gereksiz kartlar konusunda bir dizi önlemler alınmasını ifade etmiştim. Dünkü performansıyla Tom her zaman dediğimiz gibi bu ligin üzerinde bir Tom... Etkili kanat bindirmeleri ve adam eksiltme özelliğiyle taraflı tarafsız herkesin anlaştığı konu, onun 1. sınıf bir hücum oyuncusu olduğu… Bir takımınız var ve sahada onun gibi bir silahınız var. Her eve lazım… Bedeni gibi ruhu da sahada olursa Süper Lig ayarında bir yıldız o… Dün gece resital sundu izleyenlere… Ogün hoca da son dakikada onu oyundan alarak taraftara alkışlattı.
***
Birlikte oynama alışkanlığı kazanmış oyunculardan kurulu bir ekibimiz var. Doğru oyun sistemiyle ve bu sistemin çarklarının yüksek performansıyla sürekli olarak gelişim gösteriyoruz. Haftalardır formsuz olan Traore'nin Kayalı ve Tom seviyesine çıkmasıyla hücumsal anlamda bol alternatifli bir oyun anlayışını yakalamış durumdayız. Kısıtlı kadromuzdan en yüksek verimi alabilmemiz için sakat ve cezalılarımızın olmaması, sahadaki oyuncularımızın ise mücadele güçleriyle form grafiklerini yukarı taşımaları gerekiyor. Şuan işler yolunda gidiyor. Bu kurgu, bu istek ve bu mücadeleyle her maçın içindeyiz bence. İzmir'de tutmayan şansımızın dönmesi dileğiyle…