TRAFO
Çim kalitesi ve drenaj sistemi sayesinde su birikintilerine sebep olmayan yapısıyla ülkemizin sayılı iyi zeminlerinden birine sahip olduğunu hep söyleyegeldiğimiz, bunun dışında da
Çim kalitesi ve drenaj sistemi sayesinde su birikintilerine sebep olmayan yapısıyla ülkemizin sayılı iyi zeminlerinden birine sahip olduğunu hep söyleyegeldiğimiz, bunun dışında da elle tutulur hiçbir tarafı kalmayan ve diğer illere yapılan stadyumlarla karşılaştırıldığında adeta bir 'gecekondu ' görünümünde kalan Elazığ Atatürk Stadyumunun Altınordu maçı öncesi kar ve buzla kaplı zeminini gördüğümüzde hayretimizi ve sitemimizi saklayamadık doğrusu. Yenilenen çim zeminiyle birlikte ısıtma sisteminin de yapıldığını bildiğimiz ama bu tür hava koşullarında çalıştığını da bir türlü göremediğimiz sistemin bağlı olduğu trafonun birkaç yıldır arızalı olduğu duyumunu da maç öncesi aldık. Maç sonrası ise kulüp müdürlüğü tarafından yapılan açıklamayla öğrendik ki yeni yönetim, arızayı gidermek için yeni bir trafo almış ve monte etmiş, ama daha önceki ihmdigerer sonucunda başka teknik arızaların da oluşması nedeniyle ısıtma sistemi çalıştırılamamış.
Tabiki bu olumsuzluklar ve ihmali olanlar ayrı bir tartışma konusu olarak gündemde kalacak ve yorumlar yapılacaktır. Bu konuya şimdilik nokta koyup maçın değerlendirmesine gelelim.
Sahanın neredeyse yarısının buzla ve karlı kaplı olduğu bir zeminde ve olumsuz çevre ve hava koşullarının olduğu bir ortamda saat 16:00 gibi bir saatte maçı oynatmak, TFF'nin bu işi ne kadar doğru (!) bir planlamayla yaptığının da bir göstergesi. En başta sporcu sağlığını dikkate almayan bu futbol aklını kınıyorum.
Maç, gerek tribün cezaları gerekse soğuk hava nedeniyle seyircimizin büyük kısmının stadyumda olmadığı, gelenlerin de karla kaplı beton zemin üzerinde güç şartlarda maçı seyretmek zorunda kaldığı bir ortamda başladı.
Elazığspor, geçen hafta Gaziantep deplasmanında aldığı 3-0 'lık sükseli galibiyetin moraliyle başladı maça. Murat Kayalı'nın rahatsızlığı, Çağrı Ortakaya'nın da cezalı olduğu bir ortamda iki dirençli oyuncusundan yoksun kalan Elazığspor'un sahada nasıl oynayacağı ve sistemin nasıl kurulacağı merak konusuydu. Özellikle 4-1-4-1 şeklindeki dizilişle uzun zamandır belli bir oyun kalitesi ve skor üretkenliği yakalayan Elazığspor, bu hafta da bu dizilişle mi oynayacaktı diye sorduk kendi kendimize. Maç başladığında gördük ki Bayram Bektaş hoca, ön liberonun başarılı ismi Çağrı Ortakaya'nın görevini Gilles Binya'ya vererek aynı sistemle yani 4-1 -4 -1 dizilişini tercih etmiş. Bu diziliş hele böyle kaygan ve sert bir zeminde belli riskler taşısa da Bayram Bektaş hocanın biraz zorunluluktan biraz da rakibin durumuna göre bu sistemi devam ettirdiğini düşünüyoruz. Hoca, zaten ayağa iyi pas yapma gibi bir özelliği olan takımın 11'ine Mesut Saray' ı da monte ederek topun olabildiğince bizde kalmasını sağlayıp, Tom Wellington ve Berk Yıldız gibi iki hızlı kanat oyuncusuyla da pozisyonlar bulmayı hedeflemiş.
Dakikalar ilerledikçe buzlu zemine rağmen olabildiğince iyi pas yapan, ayakta kalan ve rakibi kendi ceza alanımıza yaklaştırmayan bir Elazığspor gördük.
Geçen seneki başarı çizgisini bu yıl yakalayamayan ve hayli istikrarsız sonuçlar alan Altınordu takımı topu genelde kendi sahasında karşılamaya çalıştı ve bu zeminde top yapmaktan ziyade gol yememeye ve uzun toplarla tehlikeyi kendi kalesinden uzak tutmaya çalıştı. Bunda başarılı olamayınca da dönen toplar genelde Elazığspor'da kaldı ve orta saha elemanlarımız olumsuz zemine rağmen iyi paslarla rakip kale önüne zaman zaman etkili bir şekilde geldiler. 15. Dakikada Tom Wellington'un Gilles Binya'nın nefis pasında sıfıra doğu inerken yaptığı etkili pası Lamjed Cheoudi değerlendiremeyince daha maçın başında 1-0 öne geçme fırsatını kaçırmış olduk.
Yine 24.dakikada Hamidou Traore'nin rakip ceza alanı içinde sağdan yaptığı arka direk ortasını üst direğe nişanlayan Berk Yıldız, yüzde yüzlük ikinci gol fırsatını da harcamış oldu.
Bütün bu gol pozisyonları, Elazığspor'un tüm olumsuzluklara rağmen yaptığı hızlı çıkışların ve iyi pas organizasyonlarının bir sonucuydu. Bu anlamda oyuncularımızın yeteneğini ve iyi niyetli çabalarını takdir etmemek mümkün değil.
Koca bir ilk yarı boyunca oyunu kendi sahasında kabul eden ve beraberliğe razı bir karakterle mücadele eden Altınordu takımının bu oyun tercihi bize pek de sıkıntı yaratmadı. Hele geçen hafta Gaziantep BB maçındaki sıkça gördüğümüz yan top zafiyetimiz ve verdiğimiz açıklar bu maçta neredeyse hiç yaşanmadı.
İkinci yarı Elazığspor kazanmak adına biraz daha risk alarak oyunu rakip sahaya yıkmak mecburiyetinde kalınca arkada verdiğimiz boşluklar ve kaygan zeminin azizliğine dayalı bazı pas hataları ve ters toplar zaman zaman kalemizde pozisyonlar oluşmasına yol açsa da rakip, bunlardan yararlanamadı. Hatta rakibin maç boyunca mutlak gol diyebileceğimiz herhangi bir gol pozisyonu oluşmadı. Aksine 65. dakikada Tom Wellington'un sağdan yaptığı etkili pası topla iyi buluşmasına rağmen değerlendiremeyen Berk Yıldız, takımın maçtaki üçüncü mutlak gol pozisyonunu da golle sonuçlandıramayınca öne geçme fırsatını kaçıran takım yine Elazığspor oldu.
Aslında bu hava ve saha şartlarında ayakta kalmayı başaran, iyi pas yapan ve üç kez yüzde yüz gol pozisyonuna giren Elazığspor'u verdiği mücadeleden dolayı kutlamak gerekir. Ancak kaçan 2 puanın çok ama çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Elazığspor, ligin ilk devresi boyunca içeride oynadığı maçlarda gereğinden fazla puan kaybederek kredisini çoktan tüketti.
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki Bayram Bektaş hocanın oyun formatı ve saha içi diziliş başarılı oldu. Ancak üzerimize gelemeyen rakip karşısında Hakan Bilgiç'i ileriye sürerek Lamjed Cheoudi'yi oyundan alabilir Hakan Bilgiç'in yerine de Ali Fırat'ı monte edebilirdi. Bana göre günün etkisizi Lamjed Cheoudi'yi oyunda tutup Mesut Saray 'ı oyundan alması doğru bir karar değildi. Üstelik Ömer Yıldız'ın oyuna alınma dakikası da çok gecikmiş bir karardı.
Netice olarak normal şartlarda kazanabileceğimiz bir maçı olağan dışı hava ve saha şartları neticesinde beraberlikle tamamladık ve aklımızda buna sebep olan bir trafo hikayesi kaldı.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın.
Tabiki bu olumsuzluklar ve ihmali olanlar ayrı bir tartışma konusu olarak gündemde kalacak ve yorumlar yapılacaktır. Bu konuya şimdilik nokta koyup maçın değerlendirmesine gelelim.
Sahanın neredeyse yarısının buzla ve karlı kaplı olduğu bir zeminde ve olumsuz çevre ve hava koşullarının olduğu bir ortamda saat 16:00 gibi bir saatte maçı oynatmak, TFF'nin bu işi ne kadar doğru (!) bir planlamayla yaptığının da bir göstergesi. En başta sporcu sağlığını dikkate almayan bu futbol aklını kınıyorum.
Maç, gerek tribün cezaları gerekse soğuk hava nedeniyle seyircimizin büyük kısmının stadyumda olmadığı, gelenlerin de karla kaplı beton zemin üzerinde güç şartlarda maçı seyretmek zorunda kaldığı bir ortamda başladı.
Elazığspor, geçen hafta Gaziantep deplasmanında aldığı 3-0 'lık sükseli galibiyetin moraliyle başladı maça. Murat Kayalı'nın rahatsızlığı, Çağrı Ortakaya'nın da cezalı olduğu bir ortamda iki dirençli oyuncusundan yoksun kalan Elazığspor'un sahada nasıl oynayacağı ve sistemin nasıl kurulacağı merak konusuydu. Özellikle 4-1-4-1 şeklindeki dizilişle uzun zamandır belli bir oyun kalitesi ve skor üretkenliği yakalayan Elazığspor, bu hafta da bu dizilişle mi oynayacaktı diye sorduk kendi kendimize. Maç başladığında gördük ki Bayram Bektaş hoca, ön liberonun başarılı ismi Çağrı Ortakaya'nın görevini Gilles Binya'ya vererek aynı sistemle yani 4-1 -4 -1 dizilişini tercih etmiş. Bu diziliş hele böyle kaygan ve sert bir zeminde belli riskler taşısa da Bayram Bektaş hocanın biraz zorunluluktan biraz da rakibin durumuna göre bu sistemi devam ettirdiğini düşünüyoruz. Hoca, zaten ayağa iyi pas yapma gibi bir özelliği olan takımın 11'ine Mesut Saray' ı da monte ederek topun olabildiğince bizde kalmasını sağlayıp, Tom Wellington ve Berk Yıldız gibi iki hızlı kanat oyuncusuyla da pozisyonlar bulmayı hedeflemiş.
Dakikalar ilerledikçe buzlu zemine rağmen olabildiğince iyi pas yapan, ayakta kalan ve rakibi kendi ceza alanımıza yaklaştırmayan bir Elazığspor gördük.
Geçen seneki başarı çizgisini bu yıl yakalayamayan ve hayli istikrarsız sonuçlar alan Altınordu takımı topu genelde kendi sahasında karşılamaya çalıştı ve bu zeminde top yapmaktan ziyade gol yememeye ve uzun toplarla tehlikeyi kendi kalesinden uzak tutmaya çalıştı. Bunda başarılı olamayınca da dönen toplar genelde Elazığspor'da kaldı ve orta saha elemanlarımız olumsuz zemine rağmen iyi paslarla rakip kale önüne zaman zaman etkili bir şekilde geldiler. 15. Dakikada Tom Wellington'un Gilles Binya'nın nefis pasında sıfıra doğu inerken yaptığı etkili pası Lamjed Cheoudi değerlendiremeyince daha maçın başında 1-0 öne geçme fırsatını kaçırmış olduk.
Yine 24.dakikada Hamidou Traore'nin rakip ceza alanı içinde sağdan yaptığı arka direk ortasını üst direğe nişanlayan Berk Yıldız, yüzde yüzlük ikinci gol fırsatını da harcamış oldu.
Bütün bu gol pozisyonları, Elazığspor'un tüm olumsuzluklara rağmen yaptığı hızlı çıkışların ve iyi pas organizasyonlarının bir sonucuydu. Bu anlamda oyuncularımızın yeteneğini ve iyi niyetli çabalarını takdir etmemek mümkün değil.
Koca bir ilk yarı boyunca oyunu kendi sahasında kabul eden ve beraberliğe razı bir karakterle mücadele eden Altınordu takımının bu oyun tercihi bize pek de sıkıntı yaratmadı. Hele geçen hafta Gaziantep BB maçındaki sıkça gördüğümüz yan top zafiyetimiz ve verdiğimiz açıklar bu maçta neredeyse hiç yaşanmadı.
İkinci yarı Elazığspor kazanmak adına biraz daha risk alarak oyunu rakip sahaya yıkmak mecburiyetinde kalınca arkada verdiğimiz boşluklar ve kaygan zeminin azizliğine dayalı bazı pas hataları ve ters toplar zaman zaman kalemizde pozisyonlar oluşmasına yol açsa da rakip, bunlardan yararlanamadı. Hatta rakibin maç boyunca mutlak gol diyebileceğimiz herhangi bir gol pozisyonu oluşmadı. Aksine 65. dakikada Tom Wellington'un sağdan yaptığı etkili pası topla iyi buluşmasına rağmen değerlendiremeyen Berk Yıldız, takımın maçtaki üçüncü mutlak gol pozisyonunu da golle sonuçlandıramayınca öne geçme fırsatını kaçıran takım yine Elazığspor oldu.
Aslında bu hava ve saha şartlarında ayakta kalmayı başaran, iyi pas yapan ve üç kez yüzde yüz gol pozisyonuna giren Elazığspor'u verdiği mücadeleden dolayı kutlamak gerekir. Ancak kaçan 2 puanın çok ama çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Elazığspor, ligin ilk devresi boyunca içeride oynadığı maçlarda gereğinden fazla puan kaybederek kredisini çoktan tüketti.
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki Bayram Bektaş hocanın oyun formatı ve saha içi diziliş başarılı oldu. Ancak üzerimize gelemeyen rakip karşısında Hakan Bilgiç'i ileriye sürerek Lamjed Cheoudi'yi oyundan alabilir Hakan Bilgiç'in yerine de Ali Fırat'ı monte edebilirdi. Bana göre günün etkisizi Lamjed Cheoudi'yi oyunda tutup Mesut Saray 'ı oyundan alması doğru bir karar değildi. Üstelik Ömer Yıldız'ın oyuna alınma dakikası da çok gecikmiş bir karardı.
Netice olarak normal şartlarda kazanabileceğimiz bir maçı olağan dışı hava ve saha şartları neticesinde beraberlikle tamamladık ve aklımızda buna sebep olan bir trafo hikayesi kaldı.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın.