TEMSİLİ DÜŞMAN
Dönem filmlerinin ve özellikle 80 dönemini anlatan dramatik filmlerin aksine mizahi bir üslupla yazılmış izlenesi film Beynelmilel'i internetten yeniden izledim.
Sadece yönetmen olarak değil, siyasetçi olarak da Türkiye'nin en renkli simalarından biri olarak tanınan Sırrı Süreyya Önder'in geniş kitlelerle buluştuğu muhteşem filmi Beynelmilel 1982 yılında geçen komik olayları konu edinen bir film.
Adıyaman ilinin bir kasabasında yaşayan halk, 12 Eylül yönetiminin insanlara olan baskısına alışmaya çalışmaktadır. Askeri yönetime ayak uydurmaya çalışan kasaba halkı ve bir müzik grubu üzerinden dönemin trajikomik olaylarına uzanıyor.
Kasabanın komutanı düğün derneklerde mahalli müzik çalarak geçimini kazanmaya çalışan tüm insanları topluyor ve sadece askeri marş söyleyecek bir orkestra dönüşmeleri emrini veriyor.
Emri alan alttaki komutanlar, kurulacak yeni orkestranın üyeleri için kostüm gerekli olduğunu ifade ediyorlar.
Bu sorunu da yine başka bir alt komutan çözüyor. Efendim diyor 'depoda garip garip kıyafetler var, üniformaya benziyor ama pek de kullanılmıyor'. Üst komutan 'ne üniforması, nasıl üniforma diyor' alt komutan utana sıkıla 'temsili düşman' efendim diyor.
Ve orkestraya temsili düşman kıyafeti giydiriliyor ve sanatlarını bu kıyafetlerle icra etmeleri sağlanıyor.
Mesaj belli, gittiği yer ve muhatap belli. Bugünlerde aktif milletvekili olmasa da geçmişte HDP sıralarında siyaset yapan ve ülkedeki müesses nizamın halkın müziğine, örfüne, kıyafetine, inançlarına farklı bakan ve onları 'temsili düşman' gözüyle gören bir anlayış var o vakitler.
Ancak bu anlayış 2002 yılından itibaren farklı bir yöne evrildi.
Etnik farklılıkların zenginlik olarak gören, dil, din, yaşam tarzı ve tüm örflere saygı duyan ve bu özelliklerin korunması adına adımlar atan bir dönem başladı.
Geçmişin reddiyeci ve yok sayıcı anlayışı yerine, 'sizi ve gerçekliğinizi kabul ediyoruz' diyen bir anlayış hkim oldu.
Bununla da kalmayıp demokratik açılım adıyla bir adım daha atıldı.
Yıllardan beri huzur görmeyen bölge halkı bu adımdan çok umutlandı ve mutlu oldu. Ancak gel gör ki bu adımın kardeşlik, dayanışma ve ülke kalkınmasının en önemli basamağı olacağını gören güçler bunun bozulması için her türlü projeyi hayata geçirdiler.
İşin ilginç yanı ise Müzisyen baba Abuzer ve üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam üzerinden bize ülkenin yakın geçmişinde yaşanan dramları mizahi bir dille hatırlatan ve buna isyan eden HDP ve diğer çevrelerin, bu anlayışı yıkmak için hayata geçirilen demokratik açılım projesini sabote etmeleri ve buna göz yummalarıydı.
Beynelmilel filmi ve Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerin bu tavrı da gösteriyor ki bu çevreler yapılan yanlışlıkları kaldırma yönünde irade ortaya koyan samimi tarafa destek vermek yerine acılar üzerinden sanat yapmaya, besteler yapıp özgün müzik adıyla insanların duygularını istismar edip ceplerini doldurmaya alışmışlar.
Onların derdi ne bölge halkı, ne kardeşlik ne özgürlük ne de yaşama hakkıdır. Onlar film çevirip şarkı söylemekle onurlu bir duruş sergilediklerini zannederek kendilerini avuturlar. Oysa her biri, üst aklın yazdığı senaryodaki figüran olduklarının farkına varamayacak kadar akılsız ve izansız insanlardı ve hala aynı yerde durmaya devam ediyorlar.
Sadece yönetmen olarak değil, siyasetçi olarak da Türkiye'nin en renkli simalarından biri olarak tanınan Sırrı Süreyya Önder'in geniş kitlelerle buluştuğu muhteşem filmi Beynelmilel 1982 yılında geçen komik olayları konu edinen bir film.
Adıyaman ilinin bir kasabasında yaşayan halk, 12 Eylül yönetiminin insanlara olan baskısına alışmaya çalışmaktadır. Askeri yönetime ayak uydurmaya çalışan kasaba halkı ve bir müzik grubu üzerinden dönemin trajikomik olaylarına uzanıyor.
Kasabanın komutanı düğün derneklerde mahalli müzik çalarak geçimini kazanmaya çalışan tüm insanları topluyor ve sadece askeri marş söyleyecek bir orkestra dönüşmeleri emrini veriyor.
Emri alan alttaki komutanlar, kurulacak yeni orkestranın üyeleri için kostüm gerekli olduğunu ifade ediyorlar.
Bu sorunu da yine başka bir alt komutan çözüyor. Efendim diyor 'depoda garip garip kıyafetler var, üniformaya benziyor ama pek de kullanılmıyor'. Üst komutan 'ne üniforması, nasıl üniforma diyor' alt komutan utana sıkıla 'temsili düşman' efendim diyor.
Ve orkestraya temsili düşman kıyafeti giydiriliyor ve sanatlarını bu kıyafetlerle icra etmeleri sağlanıyor.
Mesaj belli, gittiği yer ve muhatap belli. Bugünlerde aktif milletvekili olmasa da geçmişte HDP sıralarında siyaset yapan ve ülkedeki müesses nizamın halkın müziğine, örfüne, kıyafetine, inançlarına farklı bakan ve onları 'temsili düşman' gözüyle gören bir anlayış var o vakitler.
Ancak bu anlayış 2002 yılından itibaren farklı bir yöne evrildi.
Etnik farklılıkların zenginlik olarak gören, dil, din, yaşam tarzı ve tüm örflere saygı duyan ve bu özelliklerin korunması adına adımlar atan bir dönem başladı.
Geçmişin reddiyeci ve yok sayıcı anlayışı yerine, 'sizi ve gerçekliğinizi kabul ediyoruz' diyen bir anlayış hkim oldu.
Bununla da kalmayıp demokratik açılım adıyla bir adım daha atıldı.
Yıllardan beri huzur görmeyen bölge halkı bu adımdan çok umutlandı ve mutlu oldu. Ancak gel gör ki bu adımın kardeşlik, dayanışma ve ülke kalkınmasının en önemli basamağı olacağını gören güçler bunun bozulması için her türlü projeyi hayata geçirdiler.
İşin ilginç yanı ise Müzisyen baba Abuzer ve üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam üzerinden bize ülkenin yakın geçmişinde yaşanan dramları mizahi bir dille hatırlatan ve buna isyan eden HDP ve diğer çevrelerin, bu anlayışı yıkmak için hayata geçirilen demokratik açılım projesini sabote etmeleri ve buna göz yummalarıydı.
Beynelmilel filmi ve Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerin bu tavrı da gösteriyor ki bu çevreler yapılan yanlışlıkları kaldırma yönünde irade ortaya koyan samimi tarafa destek vermek yerine acılar üzerinden sanat yapmaya, besteler yapıp özgün müzik adıyla insanların duygularını istismar edip ceplerini doldurmaya alışmışlar.
Onların derdi ne bölge halkı, ne kardeşlik ne özgürlük ne de yaşama hakkıdır. Onlar film çevirip şarkı söylemekle onurlu bir duruş sergilediklerini zannederek kendilerini avuturlar. Oysa her biri, üst aklın yazdığı senaryodaki figüran olduklarının farkına varamayacak kadar akılsız ve izansız insanlardı ve hala aynı yerde durmaya devam ediyorlar.