Takati Yeter mi?
CHP'nin önderliğinde kurulan 6'lı masa, 'Partili cumhurbaşkanı olmayacak' ilkesinde anlaşmışlardı. Yani seçilen isim parti genel başkanlığını bırakacak sadece cumhurbaşkanlığı görevini yapacaktı.
Önceleri kulağa hoş gelen bu yöntemle, 6'lı masadan ismi aday olarak çıkması halinde Kılıçdaroğlu, genel başkanlık rozetini çıkarmak zorunda kalacak.
Ancak Kılıçdaroğlu, genel başkanlık koltuğunu da kaybetmemek için çözüm arıyor.
CHP'de Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde iki formül konuşuluyormuş.
İlk formül, Kılıçdaroğlu'nun ortak aday gösterilmesinin ardından partinin, genel başkanvekili tarafından yönetilmesini öngörüyor.
Burada Kılıçdaroğlu, görevini vekaleten devredip seçim sonrası yetkileri geri alacak.
İkinci seçeneğe göre ise; Kılıçdaroğlu, kurultaya kadar partinin başında kalacak.
Kurultay da seçimlerden sonra yapılacak. Böylece seçim yenilgisinde koltuğunu kimseye vermemiş olacak.
Bilindiği üzere Kemal Kılıçdaroğlu kendi atadığı delegelerle parti içerisindeki gücü elinde tutuyor. Böylece Kılıçdaroğlu, tüm seçim hezimetlerine rağmen koltuğunu korumaya devam ediyor.
CHP bunu konuşadursun, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan gibi hem ülkeyi, hem dünya siyasetini, hem de partisini yönetme gibi bir irade, performans ve fedakârlık gösterebilir mi bunu bilmiyoruz.
Muhalefette olmanın rahatlığıyla konuşmalar yapan, yönetme konumunda olmadığı için hem zihni hem de bedeni yorgunluk yaşamayan Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde kendisinin tüm siyasi görevleri bırakması daha doğru bir davranış olur.
Kaldı ki Kılıçdaroğlu, her iki yılda bir kurultayın toplandığı ve kulis kazanlarının sürekli kaynadığı bir CHP'nin başında Cumhurbaşkanı olarak durmak istemez.