Susmanın Gücü
Siyaset, her ne kadar söz ve etkili iletişim tekniklerini iyi kullanarak yapılan bir sanat olarak bilinse de son yıllarda sözden ziyade sukutun daha bir işe yaradığı görülüyor.
Örnek mi istiyorsunuz? İki CHP'li Belediye başkanı... Biri İmamoğlu, biri Mansur Yavaş.
Kılıçdaroğlu ve Akşener'e güvenmeyen bazı kesimlerin “seni cumhurbaşkanı yapacağız” gazına gelip hemen her konuda fikir ortaya koyan, ilgili ilgisiz siyasilere kafa tutan, Anadolu'yu turlayıp kendine ‘Türkiye'nin adayı' rolü ve misyonu biçen İmamoğlu, konuştukça battı, gezdikçe itibar kaybetti ve günün sonunda CHP Genel Merkezinin de sildiği bir isim oldu.
İmamoğlu'nun, İstanbul sele teslim olmuşken bile bir türlü tatilini kesip görevine dönmemesine karşılık, Ankara'da kendi halinde bir Belediye Başkanlığı yapan Mansur Yavaş, gündemden uzak ve geride kaldıkça ve her şeyden önemlisi de sustukça prim yapıyor ve siyaseten büyüyor.
Aslında belediye başkanlığında da çok başarılı işler ortaya koyamayan, yeni bir proje ile anılmayan Mansur Yavaş'ın en büyük gücü, sessizliğinde ve sukutunda.
“Söz gümüşse sukut altındır” atasözü Mansur Yavaş ile daha bir anlam kazandı ve ataların ne kadar isabet buyurduğunu ispatladı.
Gelelim yerel örneklere. İlimizde hemen her partinin il başkanı var. Ve il başkanlarımız ciddi anlamda çalışmalar yapıyorlar, halkla buluşuyorlar ve bol bol medyaya görüntü veriyorlar.
İyi Parti İl Başkanı Servet Gürgözeler, atama haberlerinden tam bir ay sonra çalışmalara başladı. Bunda sağlık sorunlarının de etkisi vardı ama gelen tüm medya program tekliflerini “ileriki bir tarihte inşallah” diyerek öteledi.
Gürgözeler, iki ay sonra parti teşkilatını kurdu ve sahaya indi. Ancak bu iniş, diğer parti il başkanlarına oranla sönük bir iniş oldu. Ve yine diğer siyasi parti il başkanlarının sıkça basına çıkmalarına rağmen, Gürgözeler bunu da çok sınırlı tuttu ve seçkinci davranarak az sayıda programa katıldı.
Diğer parti il başkanlarına göre daha ağır, vakur ve az konuşur, az görünür olduğu halde, ORC Elazığ anketine göre ilimizde oy oranı en hızla yükselen parti de İyi Parti oldu.
Meseleden çıkartılacak sonuca gelirsek. Demek ki halk artık çok konuşan, konuştukça daha çok yara alan ve güveni kaybeden siyasiler yerine, daha az konuşan, polemiğe girmeyen, her defasında seviyeli siyaset yapan kişileri daha önde tutuyor.
Bu konu ile ilgili ikinci bir örnek daha vermek isteriz ama editöryal masadan döneceğini bildiğimiz için zülf-ü yâre dokunmamak en iyisi diyelim ve işimize bakalım…