Suçlu Gibi!
İstanbul kara teslim olmuş ve şehir adeta kilitlenmişken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul'da karın etkisini artırdığı saatlerde bir restoranda Büyükelçi Dominick Chilcott ile görüşmesi büyük tartışma yaratmıştı.
Büyükelçi ile yemek yediği anların emniyete ait MOBESE kayıtlarının paylaşılmasına tepki gösteren İmamoğlu'na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan cevap geldi. Gazetecilerin konuyu hatırlatması üzerine Bakan Soylu, "Arkadaşlar; dedikodu değil, iyiliğin zamanı" ifadesini kullandı.
İmamoğlu konuşmasının bir yerinde de “Özellikle kamera sistemleri bir kazanın, bir suçun tespiti için kullanılır” ifadesi de gösteriyor ki ortada bir suç var. Ancak bu suç adli bir suç değil görev suçu, görevi ihmal edip keyif yapma suçu.
İstanbul gibi bir şehri ve onların an itibarıyla yaşadığı sorunu yok sayıp İngiliz Büyükelçi ile balık yemek elbette suçtur ve devlet bu suçun sahibini arar.
İmamoğlu'nun, MOBESE görüntülerini kendi aleyhine delil olarak kullanıldığını söylemesi hem bir suç olduğunun ve bu suçun failinin de kendisi olduğunun itirafı hem de hem de suçluluk psikolojisiyle bunun spontane dışavurumudur.
Devlet olmak budur ve doğrusu yapılmıştır. Kaldı ki İstanbul'da yaşanan sorumsuzluk ve ilgisizliği gören devlet, bunun telafisi için üç bakanını bu şehre göndermiş ve duruma vaziyet etmiştir.
Ve yine devlet, İmamoğlu'na “sen yapamasan ve beceremesen de biz halkımızın yaşadığı sorunlara seyirci kalamayız” diyerek çalışmalarını İstanbul'a yoğunlaştırmıştır.
İmamoğlu'nun bu kadar zor ve dar zamanda İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott ile görüşmesi belki çok daha önemli bir tartışma konusu lakin gün, o gün değildir.