SORULAR-SORUNLAR
Ak Parti milletvekilleri ile Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları Kanal 23 televizyonuna çıkarak deprem sonrası yapılan çalışmalar ile bundan sonra yapılacak ihya ve inşa çalışmaları hakkında bilgiler verdiler.
Programda dikkat çeken en önemli husus ise milletvekillerinin vatandaşın kafasındaki sorulara cevap olabilecek açıklamalar yerine şehirde son günlerde sorun olan afet bölgesi tartışmaları konusundaki değerlendirmeleri oldu.
Milletvekilleri sorunlara odaklanırken, başkan Şerifoğulları halkın cevap beklediği sorulara karşılık gelecek açıklamalarda bulundu.
Tolga Ağar dışındaki diğer milletvekillerinin afet bölgesi üzerinde yaşanan tartışmalara cevap verme üslupları sıkıntılıydı. Öyle bir tarzla konuşuldu ki bunu telaffuz eden ya da sosyal medya hesaplarında paylaşan insanlar adeta paylandı. Yanlış bir algının üzerinden kendilerine haksızlık edildiğini, Elazığ'ın daha ilk günden zaten afet bölgesi olarak görülüp tüm imknların seferber edildiği ifade edildi.
Halkın yaşadığı acılardan kaynaklı bir beklenti ve temenninin kısa sürede halkta taban bulması ve yine milletvekillerinin kendi ifadeleriyle 95 yaşındaki nine ile 7 yaşındaki çocuğun bile gündemine girdiği gerçeği de gösteriyor ki algı yönetimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Bu tür olağanüstü durumlarda yanlış ya da sorunlu haberlerin daha hızlı yayılması ve karşılık bulması ihtimali vardır ve hep yüksektir. Onca yalan yanlış haber arasından doğruların geniş halk kitlelerine ulaştırılması da oldukça zordur.
Dikkat edilirse bu süreçte yardım dağıtım çalışmalarında binlerce güzel örnekler görülüp teşekkür dahi edilmezken, bir iki aksaklık günlerce sosyal medyada konuşuldu ve bunun üzerinden tezviratlar yapıldı.
Siyasi cenah da süreci istenildiği gibi yürütemedi ve gündemi kendi belirleyip kitleleri bu konulara çekme yerine hep gündemin arkasında kaldığı için bunları düzeltmekle zaman geçirdi. Oysa bu konu ilk defa televizyonda konuşulduğunda yetkili biri bağlanıp konunun aslını ve detaylarını anlatabilseydi durum bu aşamaya bile gelmeyecekti.
Şehrin tek gündemi eğer afet bölgesi olmuşsa ve bu konu yanlış anlaşılmışsa nerede hata yapıyoruz diye de biraz düşünmek gerek.
Siyasilerin etrafındaki isimler ve danışmanların ne yazık ki böyle bir ön alma ve olayın patlama ihtimalini görme gibi bir yetenekleri yok. Olabilecekler ve yaşanacak sıkıntıları ön görme gibi bir meziyet olmayınca yakın ekipte, al sana nur topu gibi yeni bir kriz…
Programda dikkat çeken en önemli husus ise milletvekillerinin vatandaşın kafasındaki sorulara cevap olabilecek açıklamalar yerine şehirde son günlerde sorun olan afet bölgesi tartışmaları konusundaki değerlendirmeleri oldu.
Milletvekilleri sorunlara odaklanırken, başkan Şerifoğulları halkın cevap beklediği sorulara karşılık gelecek açıklamalarda bulundu.
Tolga Ağar dışındaki diğer milletvekillerinin afet bölgesi üzerinde yaşanan tartışmalara cevap verme üslupları sıkıntılıydı. Öyle bir tarzla konuşuldu ki bunu telaffuz eden ya da sosyal medya hesaplarında paylaşan insanlar adeta paylandı. Yanlış bir algının üzerinden kendilerine haksızlık edildiğini, Elazığ'ın daha ilk günden zaten afet bölgesi olarak görülüp tüm imknların seferber edildiği ifade edildi.
Halkın yaşadığı acılardan kaynaklı bir beklenti ve temenninin kısa sürede halkta taban bulması ve yine milletvekillerinin kendi ifadeleriyle 95 yaşındaki nine ile 7 yaşındaki çocuğun bile gündemine girdiği gerçeği de gösteriyor ki algı yönetimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Bu tür olağanüstü durumlarda yanlış ya da sorunlu haberlerin daha hızlı yayılması ve karşılık bulması ihtimali vardır ve hep yüksektir. Onca yalan yanlış haber arasından doğruların geniş halk kitlelerine ulaştırılması da oldukça zordur.
Dikkat edilirse bu süreçte yardım dağıtım çalışmalarında binlerce güzel örnekler görülüp teşekkür dahi edilmezken, bir iki aksaklık günlerce sosyal medyada konuşuldu ve bunun üzerinden tezviratlar yapıldı.
Siyasi cenah da süreci istenildiği gibi yürütemedi ve gündemi kendi belirleyip kitleleri bu konulara çekme yerine hep gündemin arkasında kaldığı için bunları düzeltmekle zaman geçirdi. Oysa bu konu ilk defa televizyonda konuşulduğunda yetkili biri bağlanıp konunun aslını ve detaylarını anlatabilseydi durum bu aşamaya bile gelmeyecekti.
Şehrin tek gündemi eğer afet bölgesi olmuşsa ve bu konu yanlış anlaşılmışsa nerede hata yapıyoruz diye de biraz düşünmek gerek.
Siyasilerin etrafındaki isimler ve danışmanların ne yazık ki böyle bir ön alma ve olayın patlama ihtimalini görme gibi bir yetenekleri yok. Olabilecekler ve yaşanacak sıkıntıları ön görme gibi bir meziyet olmayınca yakın ekipte, al sana nur topu gibi yeni bir kriz…