SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN ÇOCUK İSTİSMARINA KARŞI ORTAK AÇIKLAMA
Sivil toplum örgütlerinden son günlerde yaşanan çocuk istismarlarına karşı ortak bir açıklama yapıldı. Açıklamada Kudüs ziyareti dönüşünde 11 Haziran'da Tel Aviv'deki havalimanında İsrail polisi tarafından keyfi olarak gözaltına alınan Ebru Özkan hakkında da İsrail'in uyguladığı terörist tavrı kınandı.
Ab-I Hayat Vakfı - EKİDER - Elazığ İHH - Kalem Der - ÖZGÜRDER - Yeni İhyader adına bir açıklama yapan Ab-ı Hayat Vakfı Başkanı Ersin Eryılmaz açıklamasında şu ifadelere yer verdi; 'Yüce Rabbimiz buyurmaktadır ki: İman edenler arasında fuhşun yayılmasından hoşlananlar için dünyada da, hirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nur:19)
Aşağıda isimleri bulunan İslami Sivil Toplum Kuruluşları olarak, önemli bulduğumuz iki konu hakkında düşüncelerimizi kamuoyuna arz etmek istiyoruz: Birincisi, toplumumuzun gündeminde yoğun olarak yer alan çocuk kayıpları ve tacizleridir:
Son günlerde çocuk kayıpları ve tacizleri konusunda yürek parçalayıcı haberlerle sarsılıyoruz. Toplum olarak, masumlarımıza, çocuklarımıza yönelik canavarca tecavüz ve cinayet suçunu işleyenlere karşı yüreklerimizde tutuşan öfke ateşinin ancak 'idam' cezasıyla söndürebileceğini dillendiriyoruz. Evet, Hak terazisinde böyle bir suçun, tecavüz ve katliamın cezası tartışmasız idamdır!.. Ancak, bu şartlarda idam çözüm olamaz. Zira bu ve benzeri toplumsal problemlerin çözümünün, cezanın tatbikinden önce, suçu doğuran kaynağın kurutulmasından geçtiğini asla unutmamalıyız. Bataklık kurutulmadıkça, binlercesini öldürseniz de yeni sivrisinekler türemeye devam edecektir. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz 'İslam ahkmının uygulanmadığı yerde hadlerin tatbik edilmeyeceği' prensibini önümüze koymuştur.
Evet, ahlaksızlığın, vicdansızlığın en alçağı olan çocuk istismarı ve tecavüzlerinin engellenebilmesi için önce bu canavarları türeten fuhuş bataklığının kurutulması gerekir. Bu bataklık, cinselliği vurgulayan filmleri, şehveti körükleyen dizileriyle, kadını cinsel bir obje olarak kullanan reklamlarıyla, en masum çizgi filmlerde dahi subliminal mesajlarla küçücük yavruların bilinçaltına cinsellik empoze eden yayınlarıyla, en çirkin görüntülerin serbestçe sergilendiği siteleriyle, toplumu ifsat eden medya araçlarıdır. Önce denetim ve yaptırımların bunlara uygulanması gerekir.
Bizler hadlerden önce, toplum olarak İslam'ın ahlkına ve devlet olarak da İslam'ın ahkmına muhtacız. Rahmani ve şeytani güçlerin savaş alanı olan dünyada hayat boşluk kabul etmez!... Manevi duyguların yok edildiği bir ortamda toplumu kuşatacak şey dizginlenemeyen şehevi duygulardır. Bu nedenle, eğitim sistemi ve tüm eğitim araçlarının toplumu ve özellikle gençliği manevi yönden doyuracak ve ahlaki yönden olgunlaştıracak şekilde yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir.
Bu konuyla ilgili dikkat çekmek istediğimiz diğer bir husus ise, bu tip haberlerin çok yoğun olarak gündem yapılmasının, hassas bir dönemden geçen ve emperyalistlerin hedefinde bulunan ülkemiz açısından, toplumsal bir gerilim oluşturmayı amaçlayan bilinçli bir operasyon olmaktan vareste olmadığıdır. Zira bir ülkede toplumsal bir çatışmanın zeminini oluşturabilmek için toplumsal gerilimi artırmak amacıyla kadın ve çocuklara yönelik taciz ve şiddet olaylarının/haberlerinin tetiklenmesinin bazı istihbarat örgütlerinin kullandığı bir yöntem olduğu bilinmektedir. Özellikle geçen günlerde bu konuda yayılan yalan haberlerle Gaziantep'te Suriyelilere yönelik yapılan kışkırtmalar ve yaşanan saldırılar, bu konudaki endişelerimizi desteklemektedir. Bu konuda milletimizi bilinçli olmaya ve yetkilileri gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz.
Paylaşmak istediğimiz ikinci konu ise, maalesef toplumumuzun gündeminde pek yer almayan Ebru Özkan hadisesidir. 3 günlük Kudüs ziyareti dönüşünde 11 Haziran'da Tel Aviv'deki havalimanında İsrail polisi tarafından keyfi olarak gözaltına alınan Ebru Özkan kardeşimiz haksız olarak hala İsrail zindanlarında tutulmaktadır.
Keyfi olarak tutuklanan, haftalardır avukatı ile görüştürülmeyen ve ayaklarına pranga vurularak götürüldüğü askeri mahkemede 'İsrail'in güvenliği için tehdit oluşturduğu' gerekçesiyle yargılanan Özkan'a yapılan hukuksuz muamele, İsrail İşgal gücünün azgınlığının ve arsızlığının vardığı noktayı ortaya koymaktadır. Bir kadının ayaklarına pranga vuracak kadar alçalan Siyonist İsrail, bu tür azgınlıklarla Müslümanları, özellikle Türkiyeli Müslümanları işgal altındaki Kudüs ziyaretinden caydırmayı hedefliyorsa, bilsinler ki bu tür zulümler Müslümanların, özellikle Türkiyeli Müslümanların Kudüs aşkını körüklemekten ve Özgür Kudüs'te buluşma iştiyakını artırmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Dün itibariyle yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayırlara vesile olmasını temenni ederek, devletteki hantallığa son verilmesinin ilk emaresi olarak Dışişleri Bakanlığını, derhal bu hukuksuzluğa son verilmesini sağlayacak etkin adımlar atmaya ve tüm Sivil Toplum Kuruluşlarını sesini yükseltmeye davet ediyor, bir işgal gücü olan terörist israil'i lanetliyoruz'
Ab-I Hayat Vakfı - EKİDER - Elazığ İHH - Kalem Der - ÖZGÜRDER - Yeni İhyader adına bir açıklama yapan Ab-ı Hayat Vakfı Başkanı Ersin Eryılmaz açıklamasında şu ifadelere yer verdi; 'Yüce Rabbimiz buyurmaktadır ki: İman edenler arasında fuhşun yayılmasından hoşlananlar için dünyada da, hirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nur:19)
Aşağıda isimleri bulunan İslami Sivil Toplum Kuruluşları olarak, önemli bulduğumuz iki konu hakkında düşüncelerimizi kamuoyuna arz etmek istiyoruz: Birincisi, toplumumuzun gündeminde yoğun olarak yer alan çocuk kayıpları ve tacizleridir:
Son günlerde çocuk kayıpları ve tacizleri konusunda yürek parçalayıcı haberlerle sarsılıyoruz. Toplum olarak, masumlarımıza, çocuklarımıza yönelik canavarca tecavüz ve cinayet suçunu işleyenlere karşı yüreklerimizde tutuşan öfke ateşinin ancak 'idam' cezasıyla söndürebileceğini dillendiriyoruz. Evet, Hak terazisinde böyle bir suçun, tecavüz ve katliamın cezası tartışmasız idamdır!.. Ancak, bu şartlarda idam çözüm olamaz. Zira bu ve benzeri toplumsal problemlerin çözümünün, cezanın tatbikinden önce, suçu doğuran kaynağın kurutulmasından geçtiğini asla unutmamalıyız. Bataklık kurutulmadıkça, binlercesini öldürseniz de yeni sivrisinekler türemeye devam edecektir. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz 'İslam ahkmının uygulanmadığı yerde hadlerin tatbik edilmeyeceği' prensibini önümüze koymuştur.
Evet, ahlaksızlığın, vicdansızlığın en alçağı olan çocuk istismarı ve tecavüzlerinin engellenebilmesi için önce bu canavarları türeten fuhuş bataklığının kurutulması gerekir. Bu bataklık, cinselliği vurgulayan filmleri, şehveti körükleyen dizileriyle, kadını cinsel bir obje olarak kullanan reklamlarıyla, en masum çizgi filmlerde dahi subliminal mesajlarla küçücük yavruların bilinçaltına cinsellik empoze eden yayınlarıyla, en çirkin görüntülerin serbestçe sergilendiği siteleriyle, toplumu ifsat eden medya araçlarıdır. Önce denetim ve yaptırımların bunlara uygulanması gerekir.
Bizler hadlerden önce, toplum olarak İslam'ın ahlkına ve devlet olarak da İslam'ın ahkmına muhtacız. Rahmani ve şeytani güçlerin savaş alanı olan dünyada hayat boşluk kabul etmez!... Manevi duyguların yok edildiği bir ortamda toplumu kuşatacak şey dizginlenemeyen şehevi duygulardır. Bu nedenle, eğitim sistemi ve tüm eğitim araçlarının toplumu ve özellikle gençliği manevi yönden doyuracak ve ahlaki yönden olgunlaştıracak şekilde yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir.
Bu konuyla ilgili dikkat çekmek istediğimiz diğer bir husus ise, bu tip haberlerin çok yoğun olarak gündem yapılmasının, hassas bir dönemden geçen ve emperyalistlerin hedefinde bulunan ülkemiz açısından, toplumsal bir gerilim oluşturmayı amaçlayan bilinçli bir operasyon olmaktan vareste olmadığıdır. Zira bir ülkede toplumsal bir çatışmanın zeminini oluşturabilmek için toplumsal gerilimi artırmak amacıyla kadın ve çocuklara yönelik taciz ve şiddet olaylarının/haberlerinin tetiklenmesinin bazı istihbarat örgütlerinin kullandığı bir yöntem olduğu bilinmektedir. Özellikle geçen günlerde bu konuda yayılan yalan haberlerle Gaziantep'te Suriyelilere yönelik yapılan kışkırtmalar ve yaşanan saldırılar, bu konudaki endişelerimizi desteklemektedir. Bu konuda milletimizi bilinçli olmaya ve yetkilileri gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz.
Paylaşmak istediğimiz ikinci konu ise, maalesef toplumumuzun gündeminde pek yer almayan Ebru Özkan hadisesidir. 3 günlük Kudüs ziyareti dönüşünde 11 Haziran'da Tel Aviv'deki havalimanında İsrail polisi tarafından keyfi olarak gözaltına alınan Ebru Özkan kardeşimiz haksız olarak hala İsrail zindanlarında tutulmaktadır.
Keyfi olarak tutuklanan, haftalardır avukatı ile görüştürülmeyen ve ayaklarına pranga vurularak götürüldüğü askeri mahkemede 'İsrail'in güvenliği için tehdit oluşturduğu' gerekçesiyle yargılanan Özkan'a yapılan hukuksuz muamele, İsrail İşgal gücünün azgınlığının ve arsızlığının vardığı noktayı ortaya koymaktadır. Bir kadının ayaklarına pranga vuracak kadar alçalan Siyonist İsrail, bu tür azgınlıklarla Müslümanları, özellikle Türkiyeli Müslümanları işgal altındaki Kudüs ziyaretinden caydırmayı hedefliyorsa, bilsinler ki bu tür zulümler Müslümanların, özellikle Türkiyeli Müslümanların Kudüs aşkını körüklemekten ve Özgür Kudüs'te buluşma iştiyakını artırmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Dün itibariyle yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayırlara vesile olmasını temenni ederek, devletteki hantallığa son verilmesinin ilk emaresi olarak Dışişleri Bakanlığını, derhal bu hukuksuzluğa son verilmesini sağlayacak etkin adımlar atmaya ve tüm Sivil Toplum Kuruluşlarını sesini yükseltmeye davet ediyor, bir işgal gücü olan terörist israil'i lanetliyoruz'