ŞEFİK GÜL'ÜN ARDINDAN
İlimizin yetiştirdiği saygın ve hayırsever iş insanı Şefik Gül'ü kaybettik.
Kendisi Elazığ'da kurduğu iş hayatını Ankara'ya taşıyıp sonrasında ülkemizin her bölgesinde taahhüt işleri alıp ve Türkiye'nin kalkınması yolunda önemli projelere imza atmış ve bu prestij projelere Elazığlının mührünü vurmuş önemli bir isim.
Elazığ kamuoyunu onu daha çok merhum babası adına yaptırdığı Aziz Gül Okulu ile bilir. Bugüne kadar bu okul on binlerce mezun verdi ve ülkemizin değişik kademelerinde görev alan, ülkesine milletine bayrağına sevdalı nesiller yetiştirdi.
Şefik Gül'ü hemen herkesin tanımasına sebep olan hizmeti de Harput'ta parasını ödeyerek aldığı bir evi aslına uygun restore edip yeniden inşa ederek halkımızın hizmetine sunması oldu.
Geleneksel Harput mimarisine uygun olarak her bir köşesini ilmek ilmek dokur gibi büyük bir itina vücuda getirdiği bu yapı, şehir kültürü ve tarihi için de geleceğe bırakılan önemli bir miras olarak hala hizmete devam etmektedir.
Geleneksel Harput mimarisine göre inşa edilen Şefik Gül Kültür Evi, iç mekanlarıyla da Harput insanının, evi nasıl fonksiyonel kullandığını, her ihtiyacını yazlık ve kışlık olarak gideren bölümleriyle bugün bile herkesi hayran bırakan özellikleri takdir toplamaya devam etti.
Bu özel ve güzel yapıyı bir müze statüsü ile halkımızın beğenisine ve hizmetine sunan Şefik Gül, gelen her bir misafirin huzur bulduğu bu mekanda soluklanma çayı ve yöresel ikramda bulunulması talimatını da vermişti.
Elazığ, Şefik Gül'ü ne yazık ki kaybetti.
Şefik Gül'ün bir hayali vardı. Tıpkı Şefik Gül Kültür Evi gibi Harput'u canlandırmak, Harput'un tarihi misyonuna kavuşmasını sağlamak için Harput'a gelenlerin uzun süre zaman geçirebilecekleri geleneksel el sanatlarını inceleyebilecekleri ve alışveriş yaparak şehir ekonomisine katkı sunabilecekleri bir çarşı, kendi deyimiyle bir bedesten yapmak istiyordu.
Şefik Gül, bu niyetini ortaya koydu ve gerekli resmi müracaatları yaptı. Ancak bizim şehir olarak klasik dedikodu kültürümüz burada da kendini gösterdi ve Şefik Gül, bu özel projesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Şehre zerre katkısı olmayan fakat her dönem fitnecilik rollerini kimseye kaptırmayan o malum ve beyinsiz güruh, bedesten bahanesiyle altın aranacağı dedikodusunu çıkarınca Gül ailesi projeden vazgeçti.
Bu dedikoduya çok üzülen ve üzüldüğü için de dönemin Valisinin de olduğu bir toplantıda çok samimi bir şekilde bunu ifade eden ve 'benim Elazığ'dan kazanma gibi bir derdim yok, benim Elazığ'a vermek gibi bir derdim var' diyerek sitemini ifade etmiş ve kendi şehrine kırılmıştı.
Şehri ve hemşerileri için güzel duygular besleyen ve adımlar atan Şefik Gül'e Rabbim rahmet eylesin, makamını ali kılsın. Biz, hayır ve hasenatlarına şahidiz. Şehir de şahittir ve minnettardır.
Kendisi Elazığ'da kurduğu iş hayatını Ankara'ya taşıyıp sonrasında ülkemizin her bölgesinde taahhüt işleri alıp ve Türkiye'nin kalkınması yolunda önemli projelere imza atmış ve bu prestij projelere Elazığlının mührünü vurmuş önemli bir isim.
Elazığ kamuoyunu onu daha çok merhum babası adına yaptırdığı Aziz Gül Okulu ile bilir. Bugüne kadar bu okul on binlerce mezun verdi ve ülkemizin değişik kademelerinde görev alan, ülkesine milletine bayrağına sevdalı nesiller yetiştirdi.
Şefik Gül'ü hemen herkesin tanımasına sebep olan hizmeti de Harput'ta parasını ödeyerek aldığı bir evi aslına uygun restore edip yeniden inşa ederek halkımızın hizmetine sunması oldu.
Geleneksel Harput mimarisine uygun olarak her bir köşesini ilmek ilmek dokur gibi büyük bir itina vücuda getirdiği bu yapı, şehir kültürü ve tarihi için de geleceğe bırakılan önemli bir miras olarak hala hizmete devam etmektedir.
Geleneksel Harput mimarisine göre inşa edilen Şefik Gül Kültür Evi, iç mekanlarıyla da Harput insanının, evi nasıl fonksiyonel kullandığını, her ihtiyacını yazlık ve kışlık olarak gideren bölümleriyle bugün bile herkesi hayran bırakan özellikleri takdir toplamaya devam etti.
Bu özel ve güzel yapıyı bir müze statüsü ile halkımızın beğenisine ve hizmetine sunan Şefik Gül, gelen her bir misafirin huzur bulduğu bu mekanda soluklanma çayı ve yöresel ikramda bulunulması talimatını da vermişti.
Elazığ, Şefik Gül'ü ne yazık ki kaybetti.
Şefik Gül'ün bir hayali vardı. Tıpkı Şefik Gül Kültür Evi gibi Harput'u canlandırmak, Harput'un tarihi misyonuna kavuşmasını sağlamak için Harput'a gelenlerin uzun süre zaman geçirebilecekleri geleneksel el sanatlarını inceleyebilecekleri ve alışveriş yaparak şehir ekonomisine katkı sunabilecekleri bir çarşı, kendi deyimiyle bir bedesten yapmak istiyordu.
Şefik Gül, bu niyetini ortaya koydu ve gerekli resmi müracaatları yaptı. Ancak bizim şehir olarak klasik dedikodu kültürümüz burada da kendini gösterdi ve Şefik Gül, bu özel projesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Şehre zerre katkısı olmayan fakat her dönem fitnecilik rollerini kimseye kaptırmayan o malum ve beyinsiz güruh, bedesten bahanesiyle altın aranacağı dedikodusunu çıkarınca Gül ailesi projeden vazgeçti.
Bu dedikoduya çok üzülen ve üzüldüğü için de dönemin Valisinin de olduğu bir toplantıda çok samimi bir şekilde bunu ifade eden ve 'benim Elazığ'dan kazanma gibi bir derdim yok, benim Elazığ'a vermek gibi bir derdim var' diyerek sitemini ifade etmiş ve kendi şehrine kırılmıştı.
Şehri ve hemşerileri için güzel duygular besleyen ve adımlar atan Şefik Gül'e Rabbim rahmet eylesin, makamını ali kılsın. Biz, hayır ve hasenatlarına şahidiz. Şehir de şahittir ve minnettardır.