SEDEF HASTALARI İÇİN UYARILAR
BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/ Sedef hastalığı dünya nüfusunun yaklaşık yüzde üçünü etkiliyor.
Türkiye'de ise en az 700 bin kişi sedef hastalığından muzdarip.
Dermatoloji uzman doktoru Arif Fazıl EDİS, stresin sedef hastalığını tetiklediğini vurguladı. Sedef hastalığını tamamen iyileştiren bir tedavi olmasa da hastalığın kontrol altına alınabildiğini söyledi.
Dr. EDİS, deride kırmızı renkli zemin üzerinde sedefi-beyaz renkli kepeklenmelere neden olan döküntülerle kendini gösteren sedef hastalığı hakkında şu bilgileri verdi:'Özellikle diz, dirsek ve saçlı deri gibi bölgelerde görülen, zaman zaman şiddetli kaşıntılı ve tekrarlayıcı bir hastalık. Sedef hastalığını tetikleyen en önemli faktör stres ve sıkıntıdır. Onun dışında enfeksiyonlar, hatta bazen küçük bir diş çürüğü, geçirilen ağır hastalıklar, ameliyatlar, kullanılan bazı ilaçlar, deriyi zedeleyen yanık ve travmalar gibi çeşitli faktörler sedef hastalığını uygun bünyeli kişilerde tetikleyebilir.
Genelde vurdumduymaz kişilerde pek görülmez, hassas ve her şeyi kafaya takanlarda görülür. Bunun için zor olsa da stresten uzak durmaya çalışmalıyız. Hastalığın şiddetinde yazın biraz azalma olabilir, kışın deride kuruluk ve enfeksiyonlar ile artabilir. Çocuklarda sedef hastalığını özellikle enfeksiyonlar tetikler. Bu nedenle bademcik iltihabına ve diş çürüğüne dikkat edilmelidir. Sık bademcik iltihabı olan çocuklarda aylık penisilin yapılabilir.'
'SEDEF HASTALIĞININ ÇARESİ YOK ALGISIYLA TEDAVİYİ BOŞ VERMEK ÇOK YANLIŞ'
Hastalığın kesin bir tedavisi olmaması sebebiyle çoğu sedef hastasının endişeye kapıldığını belirten EDİS, şöyle konuştu: 'Toplumda genel kanı 'sedefin çaresi yok'. O zaman şeker ve tansiyon gibi hastalıkların da çaresi yok ancak ilaçlar ile kontrol altına alınabiliyor.
Hastalar bilmelidir ki alanında uzman bir dermatoloğa düzenli şekilde başvurdukları zaman onların da hastalıkları kontrol altına alınabilir. Doktorları, ilaçları yan etkileri de göz önünde bulundurarak seçip uygulayacaktır. Artık sedef hastalarının umutsuzluğa kapılmasına gerek yoktur.'
Sedef hastalığının son yıllarda üzerine en çok araştırma yapılan hastalıklardan biri olduğunun altını çizen EDİS,
'Psoriasis için yeni birçok tedavi geliştirilmiş ve geliştirmeye devam edilmektedir. Bu işin uzmanı dermatoloji uzmanları ile hastalık yüksek oranda kontrol altına alınabilmektedir. Sedef hastalığı için basamak tedavisi uygulanır. Hastalığın şiddeti, hastanın beklentisi, tırnak ve eklemlerin etkilenmesi, başka hastalıklarına göre tedavi planlanır. Sedef hastalığında sadece krem tedavisi yoktur. Hap, belli iğneler, serum, ışık tedavisi gibi seçenekler doktor kararıyla uygun hastalarda uygulanabilir.'dedi.
SEDEF DÖKÜNTÜLERİNİN GÖRÜNÜR OLMASI HASTALARI DEPRESYONA SÜRÜKLEYEBİLİR;
Sedefin, hastaların dış görünüşünü etkilemesinin psikolojik sorunlara neden olduğunu kaydeden EDİS, şöyle devam etti: 'Yapılan araştırmalarda, sedef hastalarında yaşam kalitesinin nerdeyse kanser hastaları kadar düştüğü görülüyor. Hastalık rahatlıkla görülebildiğinden hastalar toplumdan uzaklaşarak, depresyona girebiliyor ve bu da bir kısır bir döngüye neden olarak hastalığı şiddetlendiriyor. Bu nedenle hastaların büyük bir çoğunluğu psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyuyor.'
Psikolojik stres, sedef hastalığının ilk defa ortaya çıkışını tetikleyebildiği gibi stresli bir olaydan birkaç hafta ya da aylar görülebilen alevlenmeleri de tetikleyebilir.
Bakteriyel enfeksiyonlar olguların yaklaşık % 45'inde, sedef hastalığını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Farenjit en yaygın tetikleyicidir ancak diş apseleri ve cilt enfeksiyonları da tetikleyici olabilir. HIV enfeksiyonu, sedef hastalığı ağırlaştırabilir; HIV-pozitif hastalarda sedef hastalığı oldukça sık olarak tedaviye dirençlidir ve sıklıkla artrit ile birliktedir.
Sedefle yaşamayı öğrenmek;
''Sedef hastalığı diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara benzer bir ölçüde sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini etkiler. Ellerde bulunan deri lezyonları, bireylerin bazı mesleklerde çalışmasını, spor yapmasını ve evde aile bireylerinin bakımını üstlenmesini engelleyebilir''.
Hastalığa yakalanmış bireyler, görünümleri hakkında içe-kapanık hissedebilirler ve bu bireylerde halk tarafından reddedilme korkusundan ve psikoseksüel kaygılardan kaynaklanan çekingenlik ve zayıf benlik saygısı olabilir. Hastalığa yakalanmış bireylerde utanma, suçluluk, öfke, başkalarının kirli ve mikroplu olduğunu düşüneceği korkusu bulunabilir. Bu bireylerin, özellikle çalışma hayatında ayrımcılığa ve sosyal izolasyona yol açabilen 'damgalanma'nın sonucu olarak psikolojik sıkıntı çektikleri bilinmektedir. Sedef hastaları, 'damgalanma', 'ayrımcılık' ve 'halk arasında negatif tutumlara maruz kalmak' gibi sosyal bariyerler nedeniyle sağlıklı bireyler gibi tam ve etkin biçimde topluma katılmada sorunlar yaşamaktadır. Sedef hastalığı olan kişilerde depresyon ve anksiyete oranlarının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğu birçok çalışma ile belgelenmiştir.
Sedef hastalığı olan insanlar, okulda veya toplumda kabul edilmeyerek, işverenlerin hastalık nedeniyle sık sık devamsızlık yapmalarından korkması veya artan sosyal maliyet korkusu nedeniyle çalıştırmamaları veya insanların onları göreceği iş pozisyonlarında çalışmaları engellenerek dışlanmaktadırlar.
Sedef hastalığı tanısı genellikle tipik deri lezyonlarının varlığına dayanmaktadır. Özel kan testleri veya tanı yöntemleri yoktur. Nadiren, deri biyopsisi veya kazıma yöntemi diğer hastalıkları dışlamak ve tanıyı doğrulamak için gerekli olabilir.
Nasıl tedavi edelim?
Sedef hastalığını tedavisiyle ilgili çok önemli bilgiler veren EDİS ''Tedavisi hastalığın yaygınlığı ve yerleştiği bölgelere göre seçilir. Eğer vücudun %5'inden az bir alanı kaplıyorsa dışardan uygulanan ilaçlar yani kremler ile tedavi etmek mümkündür. Ancak yaygınsa veya yaygın olmamasına rağmen ellere, yerleşiyor ise şiddetli kabul edilip farklı seçenekler değerlendirilir'' dedi.
Amaç;
· Derideki hücrelerin hızlı çoğalmasını engellemek, yangıyı yani kızarıklığı azaltıp deri döküntüsünü ortadan kaldırmak.
· Derideki kabuklanmaların tedavisi ile döküntüler iz bırakmadan iyileşir, deri yumuşak ve normal hale döner.
· Döküntüler tamamen ortadan kalktıktan veya büyük ölçüde azaldıktan sonra hastalığı tetikleyen faktörler konusunda dikkatli davranarak nüks etme ihtimali kontrol altına alınmalı.
''Sedef kontrol altında tutulan bir hastalıktır''
Her hastaya uygun bir tedavi yöntemi vardır ve deri belirtisi olmaksızın veya çok az döküntü ile yaşam sürdürülebilir.
Hastalık sizi değil doktorunuz ile birlikte siz hastalığı kontrol ediniz;
Hastalık sizi değil, doktorunuz ile birlikte siz hastalığı kontrol ediniz.
*Sedef hastalığının yönetimi, sadece deri lezyonlarının tedavisi ile sınırlı olmayıp, aynı zamanda sedef hastalığına eşlik eden farklı hastalıklarla başa çıkmayı da amaçlar. Hekimlerin, erken teşhis sağlamak amacıyla sedef hastalığına eşlik eden bazı hastalıkların olabileceğinin farkında olması gerekir. Ayrıca sedef hastalığının yönetimi, eşlik eden hastalıkların hastalar üzerindeki olası etkileri de dikkate alınarak yapılmalıdır.
Şiddetli Sedef Hastalığı olan hastalar kardiyovasküler risk faktörleri açısından taranmalı, uygun danışmanlık ve tedavi almalıdır.
*Yüksek kilo başta olmak üzere, sağlıklı bir diyet ve uygun düzeyde fiziksel aktivite ile diğer risk faktörlerinin yönetimini sağlamak bakımın en önemli unsurlardır.
*Sedef hastalığının uzun süreli yönetiminde, hastalığın yaygınlığı ve hastalığın şiddeti hakkında hastanın algısının değiştirilmesinin yanı sıra, özel tedavilerin potansiyel yan etkilerini uzlaştıran bireye göre özelleştirilmiş tedavi gerekmektedir. Sedef hastalığının yönetimi için bazı girişimler, birinci basamaktan itibaren mevcut sağlık hizmetlerinin bir parçası olmalıdır.
*Mümkün olan en iyi hasta bakımı, yönlendirici hasta eğitimi, danışmanlık ve farklı tedavi seçeneklerinin ulaşılabilirliğini kapsayan bu hizmetlerin birleştirmesi gerekir. Aynı zamanda bu hizmetler ikinci ve üçüncü basamakta dermatologları ve sedef hastalığı ile birlikte var olan hastalıklarla ilgili uzmanlıkların klinik hizmetlerini kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Sedefin görülmesi yüzde 25 oranında genetik faktörlere bağlıdır..
Sedefin her iki cinste de eşit oranda göründüğünü vurgulayan EDİS,''İki cinsiyet arasındaki tek farkın, hastalığın kadınlarda daha erken ortaya çıkması olduğunu vurguladı. EDİS genetik yatkınlığın önemli bir etkisi olduğunun altını çizerek 'Sedef hastalarının birinci derece yakınlarında da yüzde 25 oranında sedefle ilgili hikayelere rastlanıyor. Ancak yine de sedef hastalığı genetiktir diyemeyiz. Tabi ki genetik faktörler var ama bir tane geni değil, çok fazla sayıda geni ilgilendiriyor. Bu nedenle gen tedavisi ile hastalığı yok etmek mümkün değil. Bu tip hastalıklara poligenetik diyoruz, yani tek bir gene bağlayamıyoruz.''