Seccadeye Takılmadık
Hakimiyet'i bilen bilir. Yanlışı kim yaparsa yapsın dile getirir ama bununla kalmaz önerilerimizi de sunarız. Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilimizde katıldığı programın birçok hemşerimizin iftara yetişememesine sebep olduğu gerekçesi ile iktidara yönelik eleştirilerimiz olduğu gibi hangi görüşten olursa olsun yanlış gördüğümüzde bunu dile getirmekten çekinmeyiz. Bizim A, B, C planlarımız yoktur. Tek planımız vardır o da halkın çıkarları ve milletimizin geleceği…
Sözü nereye getireceğimizi merak ettiniz değil mi? Türkiye, şu sıralar Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzerinde namaz kılınan seccadeye ayakkabı ile basmasını konuşuyor.
İstanbul platformunun düzenlediği iftar programına katılan Kılıçdaroğlu, sonrasında CHP Düzce milletvekili aday adayı Azade Ay ile bir görüşme yapmış.
CHP Genel Başkanı'nın poz verirken seccadeye ayakkabıları ile bastığı resim belli ki karede bulunmalardan biri ya da danışmanları tarafından servis edilmiş.
Kılıçdaroğlu da “üzgünüm” diye başlayan bir mesaj atarak hatasını kabul edip özür dilemiş.
Tabi bu olay üzerine her iki taraftan da ciddi bir mesaj yağmuru başladı. Cumhur ittifakı yanlıları, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü için eskiden söylediği “bez parçası” cümlesinden hareketle kutsallara saygı göstermediğini, zaten CHP zihniyetinin bu olduğunu yazıp çizdiler.
Millet ittifakı tarafı da seccadenin kutsal bir obje olmadığından başlayıp, Erdoğan'ın da benzer hatalar yaptıklarına dair resimleri bolca paylaştılar. Sosyal medya kültürü ile beslenip ufku ve vizyonu bu kadar basit olanlara iki-üç günlük bir gündem ve malzeme çıktı.
Biz Hakimiyet olarak bu konuya çok farklı bakıyoruz. Öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu'nun hele ki bu seçim arifesinde hele ki Saadet, Deva, Gelecek gibi muhafazakar partilerle ittifak yaptığı bir süreçte siyaseten bile seccadeye bilinçli olarak basabileceğine asla imkan ve ihtimal vermiyoruz.
Bu cümlelerimiz Kemal Kılıçdaroğlu'nu savunur gibi bir hava içerebilir ama gerçeği dile getirip hakkı savunmak zorundayız.
İkincisi Kılıçdaroğlu'nun yapısı ve yaratılışı gereği İslami değerlere ve imgelere karşı bir alerjisinin olabileceğine de “helalleşme” hamlesi sonrası geldiği nokta itibarıyla asla ihtimal vermiyoruz.
Buraya kadar normal. Ancak gözden kaçan bir olay var ki o daha vahim.
Filmi başa saralım. 70'li yıllarda MSP-CHP koalisyon hükümetinde Adalet Bakanlığı yapmış İsmail Müftüoğlu, Kılıçdaroğlu'na destek amaçlı oluşturduğu “İstanbul Platformu” adına bir iftar programı düzenliyor. Bir başka not daha verelim bu programa İstanbul eski Belediye Başkanlarından Ali Müfit Gürtuna da katılmış ve Kanalİstanbul projesine olan karşıtlığı sebebiyle İmamoğlu'nu İstanbul'un kurtarıcısı olarak ilan etmişti.
Programın onur konuğu Kılıçdaroğlu iftara katılıyor ve alandan ayrılmak isterken Düzce'den aday adayı olan bir hanımefendi kendisiyle özel bir görüşme yapmak istiyor. Muhtemelen kendisini anlatacak ve listeye yazılmasını isteyecek.
Kılıçdaroğlu da bu özel görüşmenin uluorta yapılmasını ve başka aday adaylarının benzer taleplerinden kurtulmak içim özel bir oda arayışına giriyor.
İşte asıl hatalar silsilesi burada başlıyor. Koskoca cumhurbaşkanı adayının korumaları, girilen odanın üzerinde ne yazdığına bakmıyorlar, kapıyı açıp yerde ne olduğuna dikkat etmiyorlar, görüşmelerini yapıp resim çekiyorlar ve bunu paylaşıyorlar.
Bu tablodan sonra asıl söylemek istediğimiz ve ülkemiz adına ciddi bir tehdit gördüğümüz vahameti ortaya koyalım.
Siz, bu ülkeyi, ülkeyle birlikte 5 siyasi parti liderini, 2 büyükşehir belediye başkanını, el altından size destek veren HDP ve FETÖ örgütleri, Erdoğan karşısında size destek vereceğini açıkça ilan eden ABD Başkanı Biden'nin taleplerini yönetmeye hazırlanacaksınız ve kendinizi buna yetkin göreceksiniz ama girdiğiniz küçük bir odadaki halıyı ve iki seccadeyi fark etmeyeceksiniz, buna dikkat edecek bir yönetici basiretini ve ufkunu göstermeyeceksiniz.
Dahası, sizin danışmanlarınız da bu tabloyu görmeyecek ve sizi uyarmayacak. Hadi uyarmadılar diyelim, siz görmeseniz de korumalarınızın gördüğü seccade üzerine ayakkabı ile basıp çektirdiğiniz resmin yayınlanması sürecinde yanınızda hiç mi tecrübeli insan olmayacak ve sizi uyarmayacak…
İşte asıl tartışılması gereken konu bu. Yok seccadeymiş, yok inançlara hakaretmiş, yok bilerek yapmışmış. Bunlar lafı güzaf.
Mesele, Konya'ya ülke diyen, 4 metrekarelik bir odanın ne amaçla kullanıldığını ve yerdeki seccadeleri dahi görmeyen birinin, ülkeyi bekleyen tehlikeleri nasıl göreceği meselesi. Biz seccadeye değil buna ve Kılıçdaroğlu'nun ekibine takıldık.