Salon Partileri
Bugünkü Hakimiyet Gazetesinin manşetinde de ele aldığımız gibi bazı siyasi partiler bayramı fırsat ve vesile bilip halkla kucaklaşma ve ilçe, belde, köylerde değişik programlara katıldılar.
Ak Parti, MHP ve CHP bu bayramı hakkıyla değerlendiren partilerden oldular. Ancak diğer partiler, bayramı kendi binasında kendi yönetimleri ile buluşmak şeklinde değerlendirdiler. Bazı partiler salon siyaseti bile yapamayıp bayramı pas geçtiler.
Kurban bayramının farklı bir özelliği var elbet. Birçok hemşerimiz birinci ve ikinci gün kurban kesim ve dağıtım faaliyetlerinde bulunduğu için bu vecibeye halel getirecek bir planlama yapmak istemeyebilirler. Ancak siyasetin de meşru zemini halk ve halkla buluşmak olunca bayramı da pas geçmemek gerek.
Vatandaşın “seçimden seçime sizi görüyoruz” eleştirisine muhatap olmamak adına her fırsatta halk buluşmaları ve gönül ziyareti yapmanın siyasi getirisine inanan parti ve siyasi şahsiyetler, bayramda ne kadar çok insanla görüşür, tokalaşır ve selam verirse onun da bereketi elbette olur.
Demek ki, bayramı yeterince değerlendiremeyen partilerin, teşkilatları çok güçlü değil ve her şeyden önemlisi de heyecanları, istekleri ve iştiyakları yok.
Şehrin bir siyasi gerçeği olduğu kadar, sorunların çözümlerine yönelik projeler ile gündeme gelen ve eşiyle birlikte şehri köşe bucak gezip gönüllere dokunan Prof.Dr. Bilal Çoban'ın kendi imkanları ve eşiyle birlikte tek başına ortaya koyduğu çalışmayı; il, merkez ilçe, kadın ve gençlik kolları olarak ortaya koyamayan siyasi oluşumlar sanki şimdiden havlu atmış gibi bir duruş sergiliyorlar.
“Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz” ata sözünü siyasete uyarlarsak, “sahada ve halkın içinde olmayanın sandıkta yüzü gülmez” gibi bir sonuç çıkar ki bunu aşmanın yolu da sahadan ve halktan geçer.