RUS BÜYÜKELÇİ'YE SUİKAST
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov Pazartesi akşamı katıldığı bir sanat galerisi açılışında uğradığı suikast sonucu öldürüldü
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov Pazartesi akşamı katıldığı bir sanat galerisi açılışında uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Zaman ayarlı bir suikast olduğu belli. Bu suikastın perde arkasında nelerin olduğunu düşünmeliyiz.
Türkiye Rusya ilişkileri açısından kritik bir süreçteyiz. Rus uçağının düşürülmesinden sonra gerilen Türkiye-Rusya ilişkileri son dönemlerdeki yumuşamayla beraber giderek iyi bir hal almıştı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Erdoğan'a ilk desteği Putin vermişti. Rus uçağını düşüren pilotların FETÖ'den tutuklanması ile birlikte olayın iç yüzü daha net anlaşılmıştı. O dönem kopma noktasına gelen Türkiye-Rusya ilişkileri darbe girişimi sonrasında düzelmiş ve diplomatik girişimler ile eskisinden daha iyi bir hale gelmişti. Rasyonel baktığımız zaman uçağı düşüren irade ile büyükelçiyi öldüren iradenin aynı merkezden yönetildiğini daha iyi görüyoruz. Ölü olarak ele geçirilen saldırgan hala görevde olan bir polis memuru. 2014'te FETÖ kontenjanından mezun olup göreve başlamış biri. Darbe sürecinde soruşturma geçirmiş fakat somut bir delil bulunamayınca görevine devam etmiş. 2010 KPSS soruşturmasında da şüpheli. Ortaya çıkan bağlantılar katilin FETÖ'cü olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Böyle bir eylemi bireysel olarak gerçekleştirme ihtimali çok zayıf. Tekbir getirirken de sol elini havaya kaldırıyor. Hedef polis içerisinde Nusra'cı bir grup varmış gibi göstermek. Bu yüzden ezberletilmeye çalışılan Arapça cümleleri bile doğru düzgün söyleyemiyor. Kopya çekerek polis olmuş birine benziyor. Zaten böyle bir algıyı vermeye çalışıyorlardı. Polis içerisindeki cihatçı grupların olduğunu ve bunların harekete geçeceğini yayıyorlardı. Hedef algı operasyonu ile polisi itibarsılaştırmak ve devleti terör örgütlerine destek ile suçlamak. Katil uyuyan bir hücreydi bu amaçla uyandırıldı. Daha önceki yazılarımızda yazdığımız gibi FETÖ'nün uyuyan bir sürü hücresi var.
Biz biliyoruz ki FETÖ taşeron bir örgüt. CIA'in kontrolünde olan bu örgüt bu tür suikastların mesajlarını daha önce vermişti. Suriye konusunda yaşanan ateşkes ve Halep'in tahliyesi sürecinde böyle bir olayın yaşanması da manidar. Çünkü Rusya yaptığı son açıklama ile hem İran'ı hem de Suriye yönetimini tahliye konvoylarına saldırmamaları ve ateşkese riayet etmeleri konusunda uyarmıştı. Türkiye'nin özellikle bu son dönemde Batı ile ilişkilerin gerilmesi ve Suriye konusunda Rusya ile mutabakat aramaya çalışması hem ABD yönetimi hem de AB devletleri açısından endişeyle karşılanıyor. Suriye'de aktif olarak söz sahibi üç ülkeden biri de Türkiye. Diğer ülkeler ise İran ve Rusya. Mülteci sorununu bir fobi haline getiren AB ülkeleri ile Trump'ın seçilmesi ile karamsarlık havasının egemen olduğu ABD Suriye konusunda geri plandalar şu anda. CIA ise boş durmuyor. Zaten oradaki yapı bir ÜST AKIL'A bağlı. Obama veya Trump fark etmiyor. Türkiye'nin bu kadar aktif olması ve söz sahibi bir ülke konumuna gelmesi birilerini rahatsız ediyor. PKK ve FETÖ üyelerine kucak açan AB ve ABD, bu örgütlere açıktan destek veriyor.
Suriye'deki çözümün sağlanması için Türkiye, Rusya ve İran Salı günü Moskova'da bir toplantı gerçekleştirecek. Saldırı Türk-Rus ilişkilerine zarar vermeyi hedefliyor. Yapılan ilk açıklamalarda iki tarafın da saldırının ilişkileri olumsuz etkilemeyeceğini vurguladıklarını ve sağduyu mesajları verdiklerini gördük. Sanırım bu hamleleri de ters tepecek. Batı güç kaybetmeye, Türkiye güç kazanmaya devam edecek…
Türkiye Rusya ilişkileri açısından kritik bir süreçteyiz. Rus uçağının düşürülmesinden sonra gerilen Türkiye-Rusya ilişkileri son dönemlerdeki yumuşamayla beraber giderek iyi bir hal almıştı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Erdoğan'a ilk desteği Putin vermişti. Rus uçağını düşüren pilotların FETÖ'den tutuklanması ile birlikte olayın iç yüzü daha net anlaşılmıştı. O dönem kopma noktasına gelen Türkiye-Rusya ilişkileri darbe girişimi sonrasında düzelmiş ve diplomatik girişimler ile eskisinden daha iyi bir hale gelmişti. Rasyonel baktığımız zaman uçağı düşüren irade ile büyükelçiyi öldüren iradenin aynı merkezden yönetildiğini daha iyi görüyoruz. Ölü olarak ele geçirilen saldırgan hala görevde olan bir polis memuru. 2014'te FETÖ kontenjanından mezun olup göreve başlamış biri. Darbe sürecinde soruşturma geçirmiş fakat somut bir delil bulunamayınca görevine devam etmiş. 2010 KPSS soruşturmasında da şüpheli. Ortaya çıkan bağlantılar katilin FETÖ'cü olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Böyle bir eylemi bireysel olarak gerçekleştirme ihtimali çok zayıf. Tekbir getirirken de sol elini havaya kaldırıyor. Hedef polis içerisinde Nusra'cı bir grup varmış gibi göstermek. Bu yüzden ezberletilmeye çalışılan Arapça cümleleri bile doğru düzgün söyleyemiyor. Kopya çekerek polis olmuş birine benziyor. Zaten böyle bir algıyı vermeye çalışıyorlardı. Polis içerisindeki cihatçı grupların olduğunu ve bunların harekete geçeceğini yayıyorlardı. Hedef algı operasyonu ile polisi itibarsılaştırmak ve devleti terör örgütlerine destek ile suçlamak. Katil uyuyan bir hücreydi bu amaçla uyandırıldı. Daha önceki yazılarımızda yazdığımız gibi FETÖ'nün uyuyan bir sürü hücresi var.
Biz biliyoruz ki FETÖ taşeron bir örgüt. CIA'in kontrolünde olan bu örgüt bu tür suikastların mesajlarını daha önce vermişti. Suriye konusunda yaşanan ateşkes ve Halep'in tahliyesi sürecinde böyle bir olayın yaşanması da manidar. Çünkü Rusya yaptığı son açıklama ile hem İran'ı hem de Suriye yönetimini tahliye konvoylarına saldırmamaları ve ateşkese riayet etmeleri konusunda uyarmıştı. Türkiye'nin özellikle bu son dönemde Batı ile ilişkilerin gerilmesi ve Suriye konusunda Rusya ile mutabakat aramaya çalışması hem ABD yönetimi hem de AB devletleri açısından endişeyle karşılanıyor. Suriye'de aktif olarak söz sahibi üç ülkeden biri de Türkiye. Diğer ülkeler ise İran ve Rusya. Mülteci sorununu bir fobi haline getiren AB ülkeleri ile Trump'ın seçilmesi ile karamsarlık havasının egemen olduğu ABD Suriye konusunda geri plandalar şu anda. CIA ise boş durmuyor. Zaten oradaki yapı bir ÜST AKIL'A bağlı. Obama veya Trump fark etmiyor. Türkiye'nin bu kadar aktif olması ve söz sahibi bir ülke konumuna gelmesi birilerini rahatsız ediyor. PKK ve FETÖ üyelerine kucak açan AB ve ABD, bu örgütlere açıktan destek veriyor.
Suriye'deki çözümün sağlanması için Türkiye, Rusya ve İran Salı günü Moskova'da bir toplantı gerçekleştirecek. Saldırı Türk-Rus ilişkilerine zarar vermeyi hedefliyor. Yapılan ilk açıklamalarda iki tarafın da saldırının ilişkileri olumsuz etkilemeyeceğini vurguladıklarını ve sağduyu mesajları verdiklerini gördük. Sanırım bu hamleleri de ters tepecek. Batı güç kaybetmeye, Türkiye güç kazanmaya devam edecek…