ROSETO
Roseto, İtalya'nın sevimli bir köyünün adıdır
Roseto, İtalya'nın sevimli bir köyünün adıdır. Dağ eteğine konumlanmış bir Ortaçağ köyünün…
Geniş meydanının çevresinde kurulu dükkanlar… Yamaca doğru tırmanan dar taş basamakların iki tarafında birbirine yakın, kırmızı kiremit çatılı, iki katlı evler… Böyle bir köy Roseto…
Rosetolu köylüler yüzyıllarca çevre tepelerdeki mermer ocaklarında çalışmışlar ya da sabahları yamaçlardan aşağı beş altı kilometre yürüyüp geceleri de bu uzun yolu geri tırmanarak aşağı vadideki taraçalı topraklarda tarım yapmışlar… Hayat zormuş onlar için… Okuma yazma bilen yokmuş, köylü son derece yoksulmuş… Köylünün ekonomik anlamda iyileşme umudu pek yokmuş… Ta ki Yeni Dünya dedikleri okyanusun ötesindeki fırsatlara ilişkin haberler Roseto'ya ulaşana dek…
İlk olarak 11 Rosetolu Amerika'ya doğru yelken açmış… 1882 yılında… Amerika'nın batısına doğru gitmeyi göze alıp, Bangor kasabasına yakın bir arduvaz (kayağan taş) ocağında iş bulmuşlar. Ertesi yıl 15 Rosetolu daha Amerika'ya gitmek için köyden ayrılmış ve bu gruptan da birkaç kişi arduvaz ocağındaki hemşerilerine katılmış. Çok geçmeden Rosetolu gruplar ardı ardına çantalarını toplayıp Yeni Dünya'nın yolunu tutmuşlar…
Eski köylerinin tüm sokaklarını terk edilmiş bir halde bırakıp gitmişler…
*****
Rosetolular zamanla Bangor'a yakın bir dağ yamacında toprak satın almaya başlamışlar. Yamacı inip çıkan dar sokaklarda birbirine yakın, arduvaz çatılı, iki katlı evler inşa etmişler… Çok geçmemiş, burayı Roseto'ya benzetmişler... Başlangıçta köyün adını New İtaly (Yeni İtalya) olarak adlandırsalar da bundan vazgeçmişler ve Roseto'ya çevirmişler köyün adını…
Köyün meydanında küçük dükkanlar, fırın, restoran ve barlar açılmış… Köylüler evlerinin arkasındaki geniş toprakları temizleyip soğan, patates, fasulye, kavun ve meyve ağaçları ekmeye başlamışlar, üzüm yetiştirip ev yapımı şarap üretmişler… Kendilerine has oluşturdukları bu dünyada sessiz sedasız yaşamlarını sürdürmeye başlamışlar…
*****
1950'li yıllar ABD'de kalp krizinin yaygın olduğu bir dönem olmuş… Özellikle de 65 yaş altındaki erkekler arasında önde gelen ölüm nedenlerinde biri sayılmış… O dönemler bu konu üzerine çok kafa yorulmuş, tıbbi araştırmalar yapılmış, etkinlikler, toplantılar…
Yine bir etkenlik sırasında konuşmacılardan birisi şöyle bir tespitte bulunmuş… 'Biliyor musunuz, 17 yıldır mesleğimi icra ediyorum. Bana her yerden hastalar geliyor. Ancak Roseto'dan gelip de 65 yaşın altında kalp hastalığına yakalanmış hiçbir hasta yok.'
Bu sözler salondakilerin dikkatini çekmiş ve bu durumu araştırmaya karar vermişler… Araştırma ekipleri oluşturulmuş, bu ekiplerce olabildiğince eskilere gidilerek, köy sakinlerinin ölüm raporları incelenmiş, aile şecereleri oluşturulmuş, tahliller, testler derken Roseto'da kalp krizinden ölen ya da kalp hastalığı belirtisi görülen hiç kimseye rastlanılmamış…
Araştırmayı biraz daha genişletmeye karar vermişler… Sosyologlardan da yardım istenmiş. Roseto'da ev ev dolaşarak 21 yaş üzeri herkesle tek tek görüşülmüş ve anket yapılmış… Sosyologların açıklaması da şöyle olmuş…
'Hiç intihar yoktu, hiç alkolizm yoktu, hiç ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı yoktu ve çok nadir suç vardı… Sosyal yardım alan hiç kimse yoktu. Sonra peptik ülserlere baktık. O da hiç kimsede yoktu. Bu insanlar yaşlılıktan ölüyordu. O kadar.'
*****
Acaba Rosetoluları Eski Dünya'dan getirip devam ettirdikleri ve onları daha sağlıklı kılan kimi beslenme alışkanlıkları mıydı?
Oysa Rosetolular yemeklerini zeytinyağı yerine domuz yağıyla pişiriyorlardı. Hamur ve tatlı türleri de oldukça fazla tüketiliyordu Rosetolularca… Beslenme alışkanlıkları analiz edildiğinde kalorilerinin yüzde 41 ini okkalı oranda yağlardan alıyorlardı… Roseto köyü insanların gündoğumunda yataktan kalkıp yoga yaptıkları ya da bisiklete atlayıp saatlerce pedal çevirdikleri bir yer de değildi. Birçoğu şişmanlıktan muzdaripti.
Bulgular diyet ve egzersizle açıklanmıyorsa, genetikle açıklanabilir miydi?
ABD'nin başka bölgelerine yerleşmiş akrabaları incelendi Rosetoluların… Aynı sağlık özelliklerini taşımıyordu bu insanlar… Günün şartlarına göre hastalıklar edinmişlerdi pek çoğu…
Yaşadıkları bölgenin etkisi olabilir miydi? Dağ eteklerinde yaşamak sağlık üzerinde olumlu bir etki mi yaratıyordu? Bu soruların cevapları da olumsuzdu. Roseto'nun birkaç kilometre ötesinde ki köylerde durum farklıydı…
Roseto'nun sırrının, diyet, egzersiz, genler ya da lokasyon olmadığı anlaşılmıştı. Ne olduğunu bilmek adına birkaç araştırmacı karar verdi. Roseto'ya yerleşti. Rosetoluların birbirini nasıl ziyaret ettiklerini, örneğin İtalyanca sohbet etmek için sokakta nasıl durduklarını ya da arka bahçelerinde birbirleri için nasıl yemek pişirdiklerini gördüler. Kaç evde üç kuşağın bir arada yaşadığını ve büyüklere karşı nasıl saygı duyduklarını nasıl hizmet ettiklerine tanık oldular… Kendi aralarındaki yardımlaşmayı, paylaşımları, eşitlikçi hayat felsefesini keşfettiler… Kendilerini modern dünyanın baskılarından soyutlayan koruyucu sosyal yapılarının farkına vardılar… Ortam huzur vericiydi… Büyüleyiciydi… Bu insanlar yaşlılıktan ölüyordu. Hepsi bu…
*****
Roseto, sevimli bir köyün adıdır. Dağ eteğine konumlanmış, huzurlu köyün…
Geniş meydanının çevresinde kurulu dükkanlar… Yamaca doğru tırmanan dar taş basamakların iki tarafında birbirine yakın, kırmızı kiremit çatılı, iki katlı evler… Böyle bir köy Roseto…
Rosetolu köylüler yüzyıllarca çevre tepelerdeki mermer ocaklarında çalışmışlar ya da sabahları yamaçlardan aşağı beş altı kilometre yürüyüp geceleri de bu uzun yolu geri tırmanarak aşağı vadideki taraçalı topraklarda tarım yapmışlar… Hayat zormuş onlar için… Okuma yazma bilen yokmuş, köylü son derece yoksulmuş… Köylünün ekonomik anlamda iyileşme umudu pek yokmuş… Ta ki Yeni Dünya dedikleri okyanusun ötesindeki fırsatlara ilişkin haberler Roseto'ya ulaşana dek…
İlk olarak 11 Rosetolu Amerika'ya doğru yelken açmış… 1882 yılında… Amerika'nın batısına doğru gitmeyi göze alıp, Bangor kasabasına yakın bir arduvaz (kayağan taş) ocağında iş bulmuşlar. Ertesi yıl 15 Rosetolu daha Amerika'ya gitmek için köyden ayrılmış ve bu gruptan da birkaç kişi arduvaz ocağındaki hemşerilerine katılmış. Çok geçmeden Rosetolu gruplar ardı ardına çantalarını toplayıp Yeni Dünya'nın yolunu tutmuşlar…
Eski köylerinin tüm sokaklarını terk edilmiş bir halde bırakıp gitmişler…
*****
Rosetolular zamanla Bangor'a yakın bir dağ yamacında toprak satın almaya başlamışlar. Yamacı inip çıkan dar sokaklarda birbirine yakın, arduvaz çatılı, iki katlı evler inşa etmişler… Çok geçmemiş, burayı Roseto'ya benzetmişler... Başlangıçta köyün adını New İtaly (Yeni İtalya) olarak adlandırsalar da bundan vazgeçmişler ve Roseto'ya çevirmişler köyün adını…
Köyün meydanında küçük dükkanlar, fırın, restoran ve barlar açılmış… Köylüler evlerinin arkasındaki geniş toprakları temizleyip soğan, patates, fasulye, kavun ve meyve ağaçları ekmeye başlamışlar, üzüm yetiştirip ev yapımı şarap üretmişler… Kendilerine has oluşturdukları bu dünyada sessiz sedasız yaşamlarını sürdürmeye başlamışlar…
*****
1950'li yıllar ABD'de kalp krizinin yaygın olduğu bir dönem olmuş… Özellikle de 65 yaş altındaki erkekler arasında önde gelen ölüm nedenlerinde biri sayılmış… O dönemler bu konu üzerine çok kafa yorulmuş, tıbbi araştırmalar yapılmış, etkinlikler, toplantılar…
Yine bir etkenlik sırasında konuşmacılardan birisi şöyle bir tespitte bulunmuş… 'Biliyor musunuz, 17 yıldır mesleğimi icra ediyorum. Bana her yerden hastalar geliyor. Ancak Roseto'dan gelip de 65 yaşın altında kalp hastalığına yakalanmış hiçbir hasta yok.'
Bu sözler salondakilerin dikkatini çekmiş ve bu durumu araştırmaya karar vermişler… Araştırma ekipleri oluşturulmuş, bu ekiplerce olabildiğince eskilere gidilerek, köy sakinlerinin ölüm raporları incelenmiş, aile şecereleri oluşturulmuş, tahliller, testler derken Roseto'da kalp krizinden ölen ya da kalp hastalığı belirtisi görülen hiç kimseye rastlanılmamış…
Araştırmayı biraz daha genişletmeye karar vermişler… Sosyologlardan da yardım istenmiş. Roseto'da ev ev dolaşarak 21 yaş üzeri herkesle tek tek görüşülmüş ve anket yapılmış… Sosyologların açıklaması da şöyle olmuş…
'Hiç intihar yoktu, hiç alkolizm yoktu, hiç ilaç ve uyuşturucu bağımlılığı yoktu ve çok nadir suç vardı… Sosyal yardım alan hiç kimse yoktu. Sonra peptik ülserlere baktık. O da hiç kimsede yoktu. Bu insanlar yaşlılıktan ölüyordu. O kadar.'
*****
Acaba Rosetoluları Eski Dünya'dan getirip devam ettirdikleri ve onları daha sağlıklı kılan kimi beslenme alışkanlıkları mıydı?
Oysa Rosetolular yemeklerini zeytinyağı yerine domuz yağıyla pişiriyorlardı. Hamur ve tatlı türleri de oldukça fazla tüketiliyordu Rosetolularca… Beslenme alışkanlıkları analiz edildiğinde kalorilerinin yüzde 41 ini okkalı oranda yağlardan alıyorlardı… Roseto köyü insanların gündoğumunda yataktan kalkıp yoga yaptıkları ya da bisiklete atlayıp saatlerce pedal çevirdikleri bir yer de değildi. Birçoğu şişmanlıktan muzdaripti.
Bulgular diyet ve egzersizle açıklanmıyorsa, genetikle açıklanabilir miydi?
ABD'nin başka bölgelerine yerleşmiş akrabaları incelendi Rosetoluların… Aynı sağlık özelliklerini taşımıyordu bu insanlar… Günün şartlarına göre hastalıklar edinmişlerdi pek çoğu…
Yaşadıkları bölgenin etkisi olabilir miydi? Dağ eteklerinde yaşamak sağlık üzerinde olumlu bir etki mi yaratıyordu? Bu soruların cevapları da olumsuzdu. Roseto'nun birkaç kilometre ötesinde ki köylerde durum farklıydı…
Roseto'nun sırrının, diyet, egzersiz, genler ya da lokasyon olmadığı anlaşılmıştı. Ne olduğunu bilmek adına birkaç araştırmacı karar verdi. Roseto'ya yerleşti. Rosetoluların birbirini nasıl ziyaret ettiklerini, örneğin İtalyanca sohbet etmek için sokakta nasıl durduklarını ya da arka bahçelerinde birbirleri için nasıl yemek pişirdiklerini gördüler. Kaç evde üç kuşağın bir arada yaşadığını ve büyüklere karşı nasıl saygı duyduklarını nasıl hizmet ettiklerine tanık oldular… Kendi aralarındaki yardımlaşmayı, paylaşımları, eşitlikçi hayat felsefesini keşfettiler… Kendilerini modern dünyanın baskılarından soyutlayan koruyucu sosyal yapılarının farkına vardılar… Ortam huzur vericiydi… Büyüleyiciydi… Bu insanlar yaşlılıktan ölüyordu. Hepsi bu…
*****
Roseto, sevimli bir köyün adıdır. Dağ eteğine konumlanmış, huzurlu köyün…